Tarih: 22.07.2024 22:50

BAŞLANGIÇLAR VE BİTİŞLER: HELALLEŞMEK!

Facebook Twitter Linked-in

Her başlangıç aslında beraberinde bir ayrılığı tasavvur eder. Ayrılık doğumdan ölüme her an insanoğluyla beraberdir. Doğarken göbek bağının kesilmesi âdemoğlu için ilk ayrılıktır. Emzirilen çocuğun sütten kesilmesi, biraz daha büyüdükçe okula başlaması, daha da ileride iş yahut yüksek okul için şehir değişmesi, evlenmesi ve nihayetinde ise ölümün ayağa kadar gelmesi.. Örnekler çoğaltılsa da nihai son kaçınılmazdır. Ayrılık yalnızca ölümle meydan gelmiyor; kırgınlıklar ve küslükler de ayrılığa sebebiyet verir. Ve belki de helalleşme/hesaplaşma ölüm sonrasına yani ahirete kalıyor. Burada asıl sorun ise ölümün ve daha geniş anlamıyla ayrılığın hüküm sürdüğü yaşamda helalleşmenin nereye konulacağıdır.

Haklar günümüz hukuk literatüründen bağımsız olarak iki tanedir. Allah Hakkı ve Kul Hakkı. Allah’a karşı olan haklar noktasında konulan kurallar ve çerçeve bellidir. Haram olarak nitelendirilen şeylerin yapılmaması gerekmektedir. Ancak kul hakkı bambaşkadır. Birinin malını çalmak ne kadar haksa emeğini, zamanını çalmak da o kadar kul hakkıdır. İftira atmak, yalan söylemek, aldatmak, ihanet etmek, kalp kırmak.. Bunların hepsi soyut olan ve içinde somut ögeler içeren haklardır. Bilmeden yaptım demek sorumluktan kurtarmaz insanı.. yasal olarak haklı pozisyona bürünmek de gerçek sorumluğu ortadan kaldırmaz. Alev Alatlı ( rahmet olsun ) bir konuşmasında şöyle izah etmişti mevzuyu: “Aslolan hakkın helal edilmesi olmalıdır. Aslolan helalleşmek olmalıdır. Helalleşmek mahkemede dava kazanmaktan daha üstün olmalıdır. Çünkü her yasal hak helal değildir ve olamaz.” 

İnsanın olduğu her yerde hak, hakkın olduğu her yerde ihlal var. Güçlünün haklı olduğu değil haklının güçlü olduğu yerde ise ihlal olmayacaktır. Adalet bunun için gereklidir. Ancak ihlale meyilli olan ve nefis taşıyan insanın adaleti ne kadar adalettir bu da ayrı bir muammadır. Önemli olan da olması gerekene ulaşmak değil olanı, olması gerekene yaklaştırabilmektir. Bu ise ahlaktan, etikten ve vicdandan geçen bir yoldur. Ahlaklı olan insan ne Allah Hakkına ne de kul hakkına meyletmez. Bu şekliyle de Allah’ın adaleti insanlar üzerinde tezahür eder. 

Bazı vedalar helalleşmeyi gerektirir. Zira veda etmek başkadır, elveda demek başkadır. Birinde geri dönüş yoktur, diğeri ise dönüşü arzu ederek ayrılmayı ve samimice sarılarak helalleşmeyi ifade eder. Boğazda kör bir düğüm bırakmaz, vicdanda rahatsızlık uyandırmaz. Her şeyi sineye çeker insan lakin olmasını istemediği birine benzetilmeyi kaldıramaz. Benzetilmek hafif olur, onunla aynısın kelimeleri kulağında çınlar uzunca bir zaman, belki de daima. Hangi insan şeytana benzetilmekten haz duyar? Arkasına dahi dönüp bakmaktan imtina eden, açtığı yaraları görmezden gelen biri ne veda edebilmiştir ne de layıkıyla elveda diyebilmiştir. Bir kulun hakkına girdiğini fark etmeksizin kendi dünyasına kapanmıştır. Kendisi haklı, kendisi iyi ve dahi kendisi mağdurdur o kişinin. Kimse iğneyi kendine batırmaz çünkü layık değildir yaptığı hatayı görüp düzeltmeye. Silinmez ve kaybolmaz bir iz bırakılmıştır geçmişteki tüm güzelliklerin yanı sıra. 

İnsanın iç dünyasının dışa yansıması dil ile olur. Bazen içinden gelmese bile dil ile rıza gösterdiği olur insanın ya da tam tersi durumlar yaşanır. Dil ile helalleşmek de böyledir. Ağızdan helal edilir haklar belki ama gönül razı olmaz. Gönülden helal edilse de haklar bazen de dile gelmez sözler.. Kim ne düşünürse düşünsün, ne konuşursa konuşsun.. Sessizliğin verdiği feryadı ne düşünebilirler ne de konuşabilirler. Gönülden incinmiş olmak dile gelmez ama kalp her ritminde ahını Hakk’a havale eder. Ancak kemalat değildir bu. Zira incinse de incitmeyen insan kâmildir. Alvarlı Muhammed Lütfi Efendi’nin şiiri ve hakka yönelişi de bu şekildedir.

“Âşık der inci tenden,

İncinme incitenden

Kemalde noksan imiş 

İncinen incitenden...” 

Kamil insan ne kadar üzülse de hakkını gönülden helal edebilen insandır. İşi cami avlusuna bırakmadan nefsi kırabilmektir, razı olup rıza gösterebilmektir helalleşmek... Huzura erip Allah’ın rızasını kazanmak için koşmaktır helalleşmek..

Ali Haydar Karabıyık 

 




Orjinal Habere Git
— HABER SONU —