10045,43%1,30
35,28% 0,17
36,71% 0,24
2979,62% 0,57
4799,36% 0,00
İktidarın Köy Kanunu’nu kılıf yaparak vatandaşın imarına çökme girişiminde ve TMMOB’un özerkliğine yönelik girişimler CHP’nin etkin muhalefeti sayesinde engellendi.
CHP Grup Başkanvekili Emir, “Bakanlığın düzenleme yetkisinin kaldırılmış olması doğrudur, isabetlidir, biz bundan dolayı da mutluyuz” derken, teklifi “zorba” kanun olarak değerlendiren CHP Genel Başkan Yardımcısı Karasu “Bu hoyrat iktidara karşı TMMOB hiçbir zaman boyun eğmedi, boyun eğmeyeceğiz” dedi.
Hakan Dikmen/https://www.tum1haber.com/
Türkiye’nin en büyük meslek örgütlerinden biri olan Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB) ve bağlı odalarının özerkliğine darbe vuracak düzenleme, CHP’nin girişimiyle engellendi. Karasu, “Bu hoyrat iktidara karşı TMMOB hiçbir zaman boyun eğmedi, boyun eğmeyeceğiz” dedi.
Adı “Köy Kanunu İle Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi” olan “torba kanun” Meclis Genel Kurulu’nda kabul edildi. Yerleşmeye, çevreye, yapılaşmaya, belediyelere dair pek çok alanda kamusal denetimin zayıflatılmasına ve yetki gasplarına ilişkin Anayasa’ya aykırı düzenlemelere yer verilen teklif, meslek odalarının da işlevsiz kılınmasının önünü açmayı hedefliyordu.
Teklif içeriğinde yer alan parselasyon düzenlemesi değişti, Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB) ve bağlı odalarının karar alma ve yetkilerine engel olacak girişim engellendi.
BOYUN EĞMEYECEĞİZ
CHP Genel Başkan Yardımcısı Ulaş Karasu, genel kurulda teklifin ikinci bölümü üzerine konuşma yaparken, teklifin anayasaya aykırılıklarına ve TMMOB ile meslek odalarının önemine dikkat çekti. 26 maddelik teklifin, 12 maddesinin Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edilmiş olmasına rağmen, yine benzer veya aynı şekilde yeniden gündeme getirildiğini belirten Karasu, “Biliyorum ki ikinci bölümde de çözemeyeceğiz çünkü sizin böyle bir niyetiniz yok. Yaptığınız iş ilk günden yanlıştı, dün de yanlıştı, bugün de yanlış” dedi.
Teklifteki mühendis ve mimarlar meslek odalarının özerkliğini yok edecek düzenlemeye dikkat çeken Karasu, şöyle devam etti.
“Onlardan görüş aldınız mı? Bırakın onlardan görüş almayı, yetmiş yıllık geçmişi, 700 bin üyesi olan TMMOB'a herhangi bir bilgilendirme dahi yapmadınız. Şimdi, TMMOB'un özerkliğine saldırıyorsunuz çünkü orada meslektaşlarım, İliç'ten Soma'ya maden facialarında, Akkuyu'dan Sinop'a nükleer tehdide karşı halkın yanında duruyorlar, Çukurova'dan Filyos'a yok edilen tarım alanlarını korumak için direniyorlar, Salda Gölü'nden Van Gölü'ne, su havzalarına, kuzey ormanlarından Kaz Dağları'na ormanlarımıza sahip çıkıyorlar. İşte, siz bunun için TMMOB'u hedef alıyorsunuz ama TMMOB susmaz, siz de susturamayacaksınız”
TORBA DEĞİL ZORBA KANUN
Teklifi “zorba” kanun olarak değerlendiren CHP’li Karasu, “Teklif zorba çünkü çok açık vatandaşın imarına çökme maddeleri var. Kabaca, 1/1.000'lik imar planı marifetiyle mülkün bir kısmını kamu hizmet alanı göstererek imarı öldürmeyi, bunun karşılığında imar hakkını koruma adına vatandaşa başka bir yer göstererek yerinden etmeyi amaçlıyorsunuz. Yani vatandaşın evine, arsasına çökmenin adı "imar aktarımı" olacak. İmar hakkı koruma kılıfıyla da vatandaş yerinden yurdundan sürgün edilecek” dedi.
EVET DERKEN ANAYASA’YI HATIRLAYIN
Anayasa Mahkemesi’nin verdiği iptal kararlarına ve son olarak İmar Barışı adı kapsamında kayıt altına alınan yapılara ilişkin olarak, yapının depreme dayanıklılığı hususu “malikin sorumluluğundadır” düzenlemesinin yüksek mahkemeden döndüğünü hatırlatan Karasu, “Yani yirmi iki yılda 11 kez imar affı çıkarıp, yapılan yapıların güvenliğini hiçe sayıp imar affını bir seçim kampanyasına dönüştürmenizin hukuka aykırılığı bir kez daha tescillendi. Kararda yapının sağlamlığı konusunda devletin yükümlülüğü olduğu vurgulanıyor; son derece önemli ve yerinde bir karar. Sadece vatandaşların yaşam hakkını güvence altına almıyor, aynı zamanda devletin deprem felaketindeki asli sorumluluğunu da vurguluyor. Riskli yapı stokuyla karşı karşıya olan ülkemizde vatandaşlarımızın güvenliğini tehlikeye atmaya yönelik bir anlayışın asla kabul edilemeyeceğini ortaya koyuyor. Onun için, açın Anayasa'yı, bir kez daha okuyun diyoruz. Buradaki düzenlemelerde de "evet" oyu verirken bir kez daha düşünün” dedi.
DEPREMİ UNUTTUNUZ
Karasu, Yapı Denetim Kanunu’nun “delik deşik” edildiğini de belirtirken, şöyle devam etti:
“Bu kanunda yapılan son değişikliğin üzerinden daha iki yıl geçmedi; şimdi ne yapıyorsunuz? 500 metrekareye kadar inşaatlarda mal sahibine istediği yapı denetim firmasıyla anlaşma hakkı tanıyorsunuz. Yani 5 katlı bir binayı, 4 adet villayı, 10 adet 1 artı 1 daireyi yapan müteahhitlere "Yapı denetim firmasıyla gidin, siz anlaşın." diyorsunuz. Deprem ülkemizin gerçeği, bu toprakların yüzde 92'si deprem tehlikesinde. Unuttunuz mu? Son depremde 53.537 vatandaşımız hayatını kaybetti, 100 binden fazla vatandaş yaralandı, sakat kaldı, yüzlerce kayıp var. 10 binlerce vatandaşımız kara kışta teneke kutularda yaşamak zorunda. Daha onlara verdiği sözleri yerine getirmediniz ama gözünüz öyle köreldi ki deprem bile umrumuzda değil. İşte onun için yeni rantların, denetimsizliğin kapısını açıyorsunuz. "Yok." diyorsanız, o zaman 2018 yılına kadar yapı denetim firmaları müteahhitler tarafından seçilirken 2019 yılındaki değişiklikleri neden yaptık? Müteahhitlerin keyfiyetini önlemek için yapı denetim firmasının elektronik dağıtım sistemiyle otomatik olarak belirlenmesini yine sizler istemediniz mi? Şimdi yine sınır getiriyorsunuz. Hiç akıllanmıyor musunuz? Bakın, siz bakmayın 500 metrekare kıstasına, 500 metrekare üzerindeki yapılarda ise otomatik sistemle 2 firma atanacak, müteahhit bunlardan biriyle anlaşacak. Yani sözün özü, denetim firmaları iş almak için rekabete girecek, kim daha ucuz ve az denetim sözü verirse ihale onun olacak. Hatırlayın, önceki Çevre Bakanı Özhaseki ne diyordu? "Müteahhitler ile yapı denetim firmaları arasında ahbap çavuş ilişkisi oluşmuş, tadı kaçmış, binaları kimse denetlemiyor." diyordu. Bunu söyleyen sizin bakanınız. Şimdi, birinci kuradan çıkan yapı denetim firması sözleşmeyi bir hafta, on gün içinde onaylamazsa mal sahibi gidip ikinci firmayla sözleşme yapacak. Şunu da belirtmek gerekir ki, 500 metrekare altındaki işler dağıtımdan çıkarılsa bile kesinlikle havuz puanına eklenmelidir. Çünkü bu sayede yapı denetim firmaları eşit koşullarda yarışmaya devam edebilirler”
YAPI DENETİMİNİ TİCARİ İLİŞKİLERE KURBAN ETMEYELİM
Teklifin bu haliyle ne yapı denetim firmalarını ne de müteahhitleri memnun edeceğini vurgulayan Karasu, yapı denetimi hakkındaki kanunun temel amacının sağlıklı ve sağlam yapıların bulunduğu, güvenli ve modern şehirlerin oluşturulması olduğunu belirtti. “Gelin, ilgili her kesimin görüşünü alarak tüm sektörü kapsayacak bir düzenlemeyi hep beraber yapalım. Yapıların denetiminin ticari ilişkilere kurban edilmesine fırsat tanımayalım” diyen Karasu, “Yapı Denetim Kanunu'nda her şeyin bir alt sınırı var. Neden firmalarda çalışan mühendislerin maaşlarına bir alt sınır koymuyoruz? Mühendisleri 25 bin liraya, 30 bin liraya asgari ücrete niçin mahkûm ediyorsunuz? Mühendis mimar örgütlerinin özerkliğiyle uğraşacağınıza meslektaşlarımızın özlük haklarıyla, ekonomik sorunlarıyla uğraşacağız. TOKİ inşaatlarını da getirin yapı denetimlere tabi tutalım, onlar da havuzdan atansınlar, en azından yapı denetim firmalarını da güçlendirelim. Müşavir firmalar aracılığıyla birilerini zengin etmekten vazgeçin. Ayrıca, OSB'lerde tabii ki firmalara teşvik verin, firmaları destekleyin ama bunu yapı denetim firmaları üzerinden gerçekleştirmeyiniz. Bir destek verecekseniz yapı denetim firmalarının ücretini Bakanlık aracılığıyla karşılayın” dedi.
BELEDİYELERİ DEĞİL HALKI CEZALANDIRIYORSUNUZ
Teklifte belediyelerin haklarına yetki gaspı olduğunu da belirten Karasu, Kentsel Dönüşüm Başkanlığının görev ve yetkisinin mahalli idarelerin özerkliğini ihlal edecek şekilde düzenlendiğini belirtti. “Bu da Anayasa'ya aykırı zaten Anayasa Mahkemesi bu yüzden iptal etti ama siz belediyelerimize iş yaptırmamak adına yanlışta ısrar ediyorsunuz. Belediyelerin hakkını gasbederek bu yetkiyi Kentsel Dönüşüm Başkanlığına vermek istiyorsunuz. Kentsel dönüşüm ve gelişim alanları ile yenileme alanlarının belirlenmesine, bu alanların ilan edilmesine yönelik süreçlere merkezî idare müdahale etsin istiyorsunuz. Yani yerelin değil, merkezin sözü olsun istiyorsunuz. Yarın bir kez daha bu madde Anayasa Mahkemesinden dönecek, aklınızca belediyelerimizi cezalandırmak istiyorsunuz. Daha geçen hafta belediyelerin kaynaklarını kısmak için kararname yayınladınız. Düne kadar miktarını bile hatırlamadığınız bu borçları CHP, belediyeleri alınca yeniden hatırladınız. Oysa bu hesabı belediyeler, başkanlar değil, halk ödüyor; siz halkı cezalandırıyorsunuz. Belediyelerin haklarını gasbederek nereye varmak istiyorsunuz? Bu yaptıklarınız milletin iradesini hiçe saymaktan başka bir şey değildir. Mahkemelerle, yargı sopasıyla, kayyumlarla, soruşturmalarla, davalarla sözünüzü geçireceğinizi zannediyorsunuz, çok yanılıyorsunuz” dedi.
HANGİ TARİKAT HANGİ VAKIF?
Çevre Ajansıyla ilgili de yine Anayasa'ya aykırı maddeler olduğunu belirten Karasu, “ Çevre Ajansına şirketlere ortak olma hakkı tanıyorsunuz. Bu şirketler kimlerdir? Hangi şirkete ortak olacak Çevre Ajansı? Hangi tarikatın, hangi vakfın şirketiyle ortaklaştırmaya çalışıyorsunuz Çevre Ajansını? Bundan da bir an önce vazgeçmeniz gerekiyor. Özellikle bu şirketlerin denetlenememesi, bu şirketlerin hesap verir olmaması, ajansın denetimden kaçırılması da zaten Anayasa'ya aykırı. Siz denetim istemiyorsunuz, etkin denetimden sürekli kaçıyorsunuz; öyle olmasaydı, Arap sermayesi için bu düzenlemenin içine RES'leri, GES'leri yapı denetiminden kaçıran maddeyi koymazdınız” diye konuştu.
MUTLUYUZ
Genel Kurul’da teklif görüşmeleri sona ermeden önce, parselasyon ve TMMOB özerkliğine müdahale maddeler için yeniden görüşme önergesi verildi. Maddeler için verilen önergeler ile imar hakkı aktarımına konu parsellerin aynı il sınırları içerisinde olmasına ilişkin düzenleme yapılarak şehircilik ve planlama esasları doğrultusunda uygulamalar yapılması sağlandı ve TMMOB’a yönelik müdahalenin önü kapatıldı. CHP Genel Başkan Yardımcısı Karasu, “Bu hoyrat iktidara karşı TMMOB hiçbir zaman boyun eğmedi, boyun eğmeyeceğiz” dedi.
CHP Grup Başkanvekili Murat Emir de bu konuda “Bizim başından beri bu kanun teklifine, özellikle 5'inci ve 9'uncu maddelere şiddetle itirazımız vardı. Bir kere daha kayıtlara geçirmek isterim ki özellikle emsal artışlarının şehirler arasında yapılabilecek olması Hakkâri'den İstanbul'a, Şanlıurfa Viranşehir'den Bodrum'a taşınabilecek olması kentlerimiz açısından son derece tehlikeli sonuçlar yaratacağı gibi, aynı zamanda, kentleşme sorunlarımızı artıracak ve bir rant transferi, servet transferine yol açabilecek bir gerçeklikti. Nihayet bu konuda bir düzeltme yapılmış olmasından son derece mutlu olduğumuzu ifade etmek isterim. Diğer ikinci, bizim şiddetle karşı çıktığımız madde 9'uncu madde. 9'uncu maddede 2011 Anayasa Mahkemesi kararının hilafına, o karara rağmen ve Anayasa 7'ye göre yasama yetkisinin ancak Türkiye Büyük Millet Meclisinde olduğu ve devredilemezliği ilkesine rağmen bir yasa maddesiyle Bakanlığa mimarlık ve mühendislik meslek örgütlerinin mevzuatını yapma ve denetleme yetkisini veriyordunuz. Bu, hukuk devletine başından sonuna kadar aykırı ama aynı zamanda demokrasimizin temeli olan meslek örgütlerinin de tamamen Bakanlığın denetimine, Bakanlığın yönetimine girmesi nedeniyle de anlamından sapacağı sonuçlar doğurabilecekti. Dolayısıyla, burada da yine aynı şekilde bir düzenleme yapılarak bir tekririmüzakere sonucunda yeni bir düzenlemeyle Bakanlığın düzenleme yetkisinin kaldırılmış olması da doğrudur, isabetlidir, biz bundan dolayı da mutluyuz” dedi.