11007,37%0,81
42,52% 0,07
49,55% -0,06
5741,55% -0,07
9281,35% 0,00
Cumhuriyeti kuran şehir! / özel-yorum-haber
Samsun, Amasya, Sivas ve Erzurum…
Milli Mücadelenin dönüm noktası olan bu şehirler; tarihi vizyon ve misyonları, tarihi sorumlulukları doğrultusunda ortak bir hafızayı yad etmek için bir araya gelmiş bulunmaktadırlar.
Yanlış hatırlamıyor isem geçen yıl da vardı bu randevu.
Saniyelik değişen gündemler yüzünden daha öncesini kıt aklım hatırlayamıyor.
Ama kesin, muhakkak ve özellikle de vardır bir şeyler.
Sonrasında Bayburt dönmesi gibi bir onlara, bir bize yani Erzurum’a veya hemen ardından bir başka şehire…
Kongreleri yad etmek için.
Hangi tarihlerde gündeme konulmuş ise kongre maddeleri yine o tarihlerde bir araya gelerek umut tazelemekten başka hiç bir şey yaptığımız yoktur aslında…
Özellikle de seçim sonralarında uzar da gider bu seremoni.
Ya da diğer adıyla umut aşılama turları.
Gerçi seçim dışındaki her işimizde de vardır bu uygulama ama yapacak bir şey yok.
Adettendir.
Bu dört şehrin dününe, bugününe ve yarınına baktığımız zaman kimler ne görür veya neyi tahlil eder bilmem ama ben kendi kıt aklımla öncelikle şunu ifade etmek isterim ki; bu dört şehir, şu anda kesinlikle ve kat’a; hak ettikleri düzeyde, olmaları gereken yerde, olmaları gereken ekonomik kalkınma seviyesinde ve olmaları gereken durumda değildirler.
Sanki dün daha mı iyi konumdaydılar ne?

Hiç uzak tarihlere dönmeye gerek yok. Bahse konu bu dört şehrin her açıdan ama her açıdan seviye olarak, orantı olarak, gelişim olarak üzerinde olan daha ileri ve kalkınmış şehirlerimize baktığınızda ne demek istediğimi anlarsınız.
1919 da devam eden umut ne ise bugün de aynı şekilde sadece vasıf değiştirmiş olarak aynen devam edebilmektedir.
En azından ben Erzurum için rahatlıkla bunları dile getirebilirim.
İşte görüntü ortada buyurun, hep beraber tahlil edelim.
1919 şartlarında Erzurum uzak şehirdi, özellikle de merkez yönetime çok ama çok uzak bir şehirdi.
Ne yazıktır ki 2025 teknoloji ve şartlarında da aynı konumda.
Yani uzak, ulaşılamayan şehir özelliği halen daha devam ediyor.
1919 şartlarında ki Erzurum merkezi yönetme sesini duyuramayan bir şehirdi.
Maalesef 2025 şartlarında da bu özelliği aynen devam etmektedir.
Yani sesimizi halen daha kimselerin duyduğuna inanmıyorum.
Sesimiz duyulmuş olsa idi sıkıntıları halen daha devam etmekte olan uluslar arası havaalanımız dün bizim nahiyemiz konumunda olan yerlerden 40 yıl sonra yapılmazdı. Sesimiz duyulmuş olsa idi bugün halen daha bir uçak biletine bir servet ödemezdik. Sesimiz duyulmuş olsa idi bu şehrin ana caddelerinde, özellikle de neredeyse Bingöl il sınırlarına konuşlandırılmış olan şehir hastanemiz ile Tortum sınırlarına konuşlandırılmış olunan Hilal Kent yerleşkemiz arasında şu an DadaşRay veya PalanRay adını taşıyan raylı sistemimiz vardı.
Devam edelim efendim sıkıntı yok!
Sesimiz duyulmuş olsa idi bu şehrin en kaliteli tarım arazilerinin üzerine betonlaşma veya GES yapılanması yapılmazdı. Ki bu şehrin bu yerlerin yapımına daha müsait o kadar arazisi mevcut iken, su rezerv sahalarının ve en kaliteli tarım arazilerinin üzerine sözüm ona bilim yuvası (!) konulmasının ardındaki maksadı halen daha mantıklı olarak çözmüş değiliz. Yani diyorum ki, sesimiz duyulmuş olsa idi; Erzurum Ovasının katlini duyurmuş olurduk. Şu an Pasin Ovasının sonu da tıpkı Erzurum Ovasına benzemek için yarış halinde ve biz halen daha bunun farkında bile değiliz.
Sesimiz duyulmuş olsa idi şehrin futbol takımının puanları göz göre göre gasp edilmezdi.
Sesimiz duyulmuş olsa idi Karadeniz’e ve Akdeniz’e daha rahat ve daha kısa zamanda iniş yollarımız çooookkk uzun yıllar öncesine açılırdı. Ne Kop diye bir derdimiz olurdu ne de diğerleri.

Biz sadece mırıldandık, birleri sesimizi sanki de duyar gibi olduğu zamanlarda da, sözde bizden olanlar “yok bir şey efendim” diye geçiştirerek sözüm ona kendilerince marifet yaptılar.
Velhasıl—ı kelam 1919 da sesi duyulmayan şehir Erzurum, 2025 te de aynı özelliğini devam ettirerek, umut bu ya “Cumhuriyeti Kuran Şehir” unvanı aldığını lanse ettirmektedir.
Allah’tan bu özelliğimiz de var yani… Maazallah o da olmasaydı kim bilir hangi durumda olurduk? Mesela bir Kayseri’nin veya bir Antep’in veya ne bileyim bir Konya’nın durumuna da düşebilirdik değil mi?
Allah’a şükür bizi böylesine uçuran maneviyat ehli kanat önderlerimiz (!), işleri başından aşkın ve halkın dertleriyle çaresizlik içerisinde derman aramaya düşmüş sayısı dahi belli olmayan STK larımız ve başındaki isimleri dahi bilinmeyen, isimsiz kahramanlarımız varken, ne bileyim hemen yanı başımızdaki bir Trabzon gibi veya Van gibi ne düğü belli olmayan lobicilik adı altında faaliyet sıkıntılarına da düşebilirdik değil mi?
İşte tüm bunları gördüğüm zaman bazen “keşke” Cumhuriyeti kuran şehir falan olmasaydık demek geliyor içimden. Baksanıza şu sıcaklarda Ticaret Odamızın başındaki isimsiz kahramanımız, odanın hemen altında bulunan manevi ve milli marketin serin raf aralarında alış veriş yapacağı yerde, bizim sıkıntılarımızla uğraşıyor. Özellikle de göreve geldiği andan itibaren dur/durak bilmeden bizim için uğraş verdiğinden hakkını yememek lazım değil mi?
Ha bu arada sonuç bildirgesini yayınlamadınız sayın başkanlarımız...
Hani şu Cumhuriyeti kuran şehir Erzurum’da bulunmaktan büyük bir onur duyuyordunuz ya, sahi sonra ne oldu onu anlayamadık!
Özellikle kızım sana diyorum, gelinim sen anla mahiyetinde..
Kaç fabrika kurdunuz, kurdurdunuz?
Kaç işçi istihdam ettiniz veya ettirdiniz?
Kaç işletmeye can suyu oldunuz, hayat verdiniz?
Hangi kalıcı çalışmalarda adınızı ve adımınızı konuşturdunuz?
Daha ilk göreve geldiğiniz zaman aldığınız ilk kararla afakî oranlarda artırdığınız ve o nispette devam ettiğiniz aidatlarınızdan dolayı ne tür adımlar attınız? O ödenmekte sıkıntı çekilen aidatlarla satın aldığınızın duyumuna ulaştığımız 20 bin liralık dolma kaleminizle kaç imzanın mucizevî dönüşünü bu halka yaşattınız, bilmeyelim mi?
Cumhuriyeti kuran şehirmiş!
Ad bizim ama cumhuriyetin nimetleri başka şehirlerde pay ediliyor, bunu niye söylemiyorsunuz!

Ve son olarak
Şehrin gururu olan işletmelere sahip çıkacağınız yerde, şehrin ekonomisini al/satçılıkla merkezden verilen kâr oranlarıyla değil, üretim bandı içerisinde ayakta tutmaya çalışanların alın ter emeğine hangi oranda sahip çıktığınızı sorabilir miyiz?
Bu şehirde siz göreve geldiğinizden bu yana kaç işletme iflas etti, konkordato ilan etti veya kapanışını istedi, işsiz kalan insanlarımızın sayısından, göç eden insanlarımızın sayısından, haberiniz var mı?
Ve en önemlisi de siz bu tüm yaşanılan gidişatın neresindeydiniz de göremedik sizi. Sizin dışınızdaki tüm STK larımızın başındaki adı ve sayısı belli dahi olmayanlarımızı…
Oysaki hemen her fotoğraf karesinde pozunuz var ama siz şehirde yoksunuz…
Cumhuriyeti kuran şehirmiş.
Peh!
Gel de inanma…