9972,03%-1,13
35,33% 0,00
36,61% 0,10
3008,58% -0,07
4887,29% 0,00
DIŞİŞLERİ BAKANI HAKAN FİDAN'IN KKTC ZİYARETİ
SABAHATTİN İSMAİL
Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, bir Dışişleri heyetiyle birlikte 8-9 Ocak tarihinde KKTC'ye çok önemli bir ziyaret yapacak.
Tahminim, önümüzdeki günlerde CB Ersin Tatar ile Rum yönetimi başkanı Hristodulidis arasında, yeni geçiş kapıları açılması konusunda yapılacak ikili görüşme ile Mart ayında yapılacak gayrı resmi 5+1 konferansında izlenecek strateji ele alınacak
2021 KONFERANSINDA NE OLMUŞTU?
Anımsanacağı gibi, gayrı resmi ilk 5+1 konferansı, 26-27 Nisan 2021'de Cenevre’de yapılmıştı.
Türk tarafı bu konferansta, "EGEMEN EŞİTLİĞİMİZİN VE EŞİT ULUSLARARASI STATÜMÜZÜN BM GÜVENLİK KONSEYİ TARAFINDAN TEYİDİ VE İKİ DEVLETLİ ÇÖZÜMÜN TEMEL OLARAK KABULÜ HALİNDE RESMİ ÇÖZÜM MÜZAKERELERİNİN BAŞLAYABİLECEĞİNİ" 6 maddelik bir öneri paketi şeklinde, BM ve Rum tarafına bildirmişti.
Bu, aslında adı konmadan, KKTC'nin tanınmasını talep etmekti...
Nitekim CB Erdoğan, 2022, 2023, 2024 yıllarında BM Genel Kurulu'nda yaptığı konuşmalarda İLK KEZ tüm Dünya'ya "KKTC'Yİ TANIYIN" çağrısı yapmış ve
" TANINMA OLMAZSA GÖRÜŞMELER BAŞLAMAZ" demişti.
ESNEME Mİ OLACAK?
Dışişleri Bakanı Hakan Fidan'ın yarın başlayacak KKTC temaslarında, bu milli politikada esneme olup olmayacağı merak ediliyor.
Rum/Yunan ikilisi ve destekçileri ABD/AB, FEDERASYON görüşmelerinin 2017'de Crans Montana'da kaldığı yerden başlamasını istiyor.
Bilindiği gibi 2017'de görüşmelerin kaldığı yer, Rumlara toprak tavizi verilmesi ve Türk askerinin adadan çekilmesi başlıkları idi.
Rum/Yunan ikilisi, Akıncı tarafından verilen ve KKTC topraklarının yüzde 36'dan yüzde 29.2'ye düşürülmesini öngören taviz haritasını yetersiz bulmuş ve Güzelyurt'un da tavize eklenerek bize kalacak toprağın yüzde 28.2'ye düşürülmesini talep etmişti.
Devamla Garanti Anlaşmasının iptalini ve tüm Türk askerlerinin anlaşma imzalanır imzalanmaz adadan çekilmesini talep etmekteydiler .
Türk tarafı ise, belli bir takvim sonucu adada kalacak 650 Türk askerinin de çekilmesinin ve garantörlüğün iptalinin 12 yıl sonra ele alınmasını önermişti
Rum-Yunan ikilisi bunu reddetmiş ve Türk askerlerinin "ANLAŞMA İMZALANDIKTAN SONRA HEMEN ÇEKİLMESİNİ, GARANTÖRLÜĞÜN HEMEN İPTALİNİ VE HEMEN SIFIR GARANTİ, SIFIR ASKER" olmasını talep etmişti.
Yani Türk askerinin çekilmesinin ve garantörlüğün iptali konusunun ZAMANLAMASI üzerinde bir anlaşmazlık vardı.
Diğer tüm konularda yani, KKTC'yi ve egemenliği ortadan kaldıran ve Rum ağırlıklı BİRLEŞİK FEDERAL KIBRIS'TA İKİ EYALET kurulmasını öngören esaslar zaten müzakere sürecinde kabul edilmişti.
Neticede Türk askerinin HEMEN tümüyle çekilmesi ve Garanti Anlaşmasının HEMEN iptali kabul edilmediği, yani anlaşma imzalandığı andan itibaren SIFIR ASKER, SIFIR GARANTİ olması reddedildiği için, Rum tarafı masayı terk ederek adaya dönmüştü.
TÜRKİYE SIKIŞTIRILIYOR
Türk tarafı buna tepki olarak 4 yıl sonra 2021'de, İKİ DEVLETLİ ÇÖZÜM politikasını benimsedi.
Bu, aslında liderimiz Denktaş’ın, bizlerin, onu destekleyen ulusal güçlerin yarım asırdır savunduğu bir politikaydı.
Esasen KKTC de, 15 Kasım 1983'de, iki egemen devlete dayalı bir çözümü gerçekleştirmek için ilan edilmişti.
Bu milli politika 2021'den beri kararlılıkla savunuluyor
Rum/Yunan ikilisi ve destekçileri ABD-AB, bu talebimizi reddederek görüşmelerin 2017'de Crans Montana'da kaldığı yerden başlaması için Türkiye ve KKTC'ye, her türlü baskı, tehdit, şantaj ve vaatte bulunuyor.
KKTC'NİN TANINMASI şartımız kabul edilmeden görüşmelere oturmamız isteniyor.
Türkiye içinde bulunduğu ekonomik zorluklar nedeniyle sıkıştırılıyor
Türkiye'nin hala devam eden olmayacak AB ÜYELİĞİ HAYALİ, bu amaçla bir baskı ve vaat aracı olarak kullanılıyor
Görüşmelerin başlaması halinde Rum-Yunan ikilisinin, Türkiye-AB üyelik müzakerelerine koydukları engellemeyi kaldıracakları vaadi veriliyor.
Bunun ise Türkiye'ye taze para akışını canlandıracağı söyleniyor
Rum-Yunan ikilisi ayrıca, görüşmeler başlarsa, Türkiye'nin talebi olan gümrük birliğinin güncellenmesini ve Türk vatandaşlarına vize kolaylığı sağlanmasını veto etmeyeceklerini açıklıyor.
Özetle AB çıpasını kullanarak Kıbrıs'ı, Doğu Akdeniz'i, enerji kaynaklarını, Ege'yi ,adalarımızı istiyorlar
GERİ ADIM ATILMAMALI
Türkiye, hiçbir sözünü tutmayan iki yüzlü, sahtekar AB'ın sahte vaatlerine kanarak milli davalarımızdan asla taviz vermemeli.
Hiçbir ekonomik vaat, Kıbrıs'tan, Doğu Akdeniz'den, hakkımız olan enerji kaynaklarımızdan, Ege'den, Adalarımızdan vaz geçmemizi gerektirmez.
O nedenle 2021'de tüm Dünya'ya ilan edilen İKİ DEVLETLİ ÇÖZÜM politikasından asla geri adım atılmamalı. KKTC tanınmadan, ambargo ve izolasyonlar kalkmadan RESMİ VEYA GAYRI RESMİ görüşmeler başlamamalı
"AMA RESMİ GÖRÜŞME DEĞİL, GAYRI RESMİ GÖRÜŞME OLACAK" aldatmacası ile şartlarımız paspas yapılmamalı, KKTC TANINMADAN görüşmelere oturulmamalı.
Ekonomik sıkıntılar mazaretiyle veya 9 ay sonra yapılacak KKTC CB'lığı seçimlerinde, federasyoncu soldan da oy alma hayaliyle, 2021'de ilan edilen şartlarımızdan geri atılıp masaya oturulmamalı.
Dilerim, " Top çeviriyoruz, endişeye gerek yok" denerek, ABD/AB/İngiltere güdümünde, Annan Planı sürecine benzer yeni bir teslimiyetçi sürecin önü açılmaz.
Dışişleri Bakanı Hakan Fidan'ın yarın başlayacak KKTC temaslarını bu düşüncelerle yakından izleyeceğiz