15 Temmuz Demokrasi ve Milli Birlik Günü, ülkemizin tarihindeki en acı ve en önemli olaylardan birinin hatırlanması için düzenlenen anma programları ile hafızalara kazınmıştır. Ancak, son yıllarda bu anma programlarında yaşanan skandal açıklamalar, organizasyonların ciddiyeti ve sorumluluğunu ciddi şekilde sorgulatmaktadır.

Gecen sene, 15 Temmuz anma programlarının bir rutin haline getirilmesi sürecinde, davet edilen bazı konuşmacıların skandal nitelikteki sözleri, toplumu derinden yaralamış ve şehitlerimizin aziz hatırasına yapılan bir ihanet olarak değerlendirilmektedir. Bu durum, programları organize edenlerin ciddi bir sorumsuzluk içerisinde olduklarını ve gerekli önlemleri almadıklarını açıkça ortaya koymaktadır.

Özellikle geçen sene Berlin Büyükelçiliği ve Basın Müşavirliği sorumluluğunda düzenlenen anma töreninde yaşananlar hafızalardaki tazeliğini korumaktadır. Törende, davetliler arasında yer alan Alman profesörün yaptığı skandal konuşmalar, bu sorumsuzluğun boyutlarını bir kez daha gözler önüne sermiştir. Bu skandal konuşma, anma programlarının amacını ve ciddiyetini gölgede bırakmış, toplumun büyük tepkisine neden olmuştur. Bu yıl, aynı hataların tekrarlanmaması umulmaktadır. Ancak, geçmişte yaşanan bu tür skandallar, organizasyonların ciddiyetini ve sorumluluğunu ciddi şekilde sorgulatmaktadır.

Bu skandallar, programların amacı olan birlik ve beraberlik duygusunu zedelemekte ve 15 Temmuz gecesi hayatını kaybeden kahramanların anısına büyük saygısızlık teşkil etmektedir. Organizasyon yetkililerinin, davet edilen konuşmacıların geçmişlerini ve söylemlerini dikkatlice incelememeleri, bu tip skandalların yaşanmasına zemin hazırlamaktadır. Bu sorumsuzluğun hiçbir bedelinin olmaması ise daha da vahimdir. Bu durum, şehitlerimizin hatırasına yapılan en büyük ihanet olarak değerlendirilmeli ve sorumlular geç kalınsada hesap vermeliydi.

Şehitlerimizin aziz hatırasına yapılan bu saygısızlığın bir an önce sona ermesi ve bu tür olayların tekrar yaşanmaması için, anma programlarının daha ciddi ve titiz bir şekilde organize edilmesi gerekmektedir. Konuşmacıların seçimi konusunda daha hassas davranılmalı, geçmişte yaptıkları açıklamalar ve toplumsal duyarlılıklar göz önünde bulundurulmalıdır.

Organizasyonların ciddiyetini artırmak ve şehitlerimize layık anma programları düzenlemek, tüm toplumun ve yetkililerin ortak sorumluluğudur. Bu sorumluluğu yerine getirmeyenlerin, milletimizin vicdanında mahkûm edileceğini unutmamaları gerekmektedir. Şehitlerimizin aziz hatırasına saygı, ancak ve ancak sorumluluk bilinci ile hareket ederek sağlanabilir.