Akit TV’de yayınlanan “Söz Meydanı” programında konuşan stratejist ve güvenlik analisti Gürkan KARAÇAM, hem bölgesel sıcak çatışmalara hem de küresel kuşatma stratejilerine dair yaptığı analitik öngörüler ve jeopolitik analizleriyle dikkatleri üzerine çekti. 

“İran-İsrail-ABD üçgeninde yaşanan görece savaş durumu sürdürülebilir değildir. Bu gerilim uzun soluklu olmayacak, Türkiye arabulucu güç olarak sahneye çıkacaktır,” diyen Karaçam’ın bu öngörüsünden yalnızca saatler sonra bölgedeki tansiyonun düşmesine yönelik açıklamalar gelmesi, sözlerinin yalnızca tahmin değil; stratejik bir pusula olduğunu ortaya koydu.

“Analitik öngörüm, jeopolitik gerçekliğin pusulası oldu,” diyen Karaçam, gelişmelerin satır aralarını başarıyla okuyan isimlerden biri oldu.

ABD’nin Kuşatma Planına Karşı Çok Katmanlı Türk Stratejisi

Karaçam, ABD ve İngiltere’nin Türkiye’yi çevreleme girişimini çok önceden okuyan Türkiye’nin, bu plana karşı askeri caydırıcılıktan enerji hatlarına, ekonomik dirençten psikolojik harp hazırlıklarına kadar çok boyutlu bir karşı hamle geliştirdiğini ifade etti:

“Uzun menzilli füze sistemlerinden elektronik harp kabiliyetlerine kadar kapsamlı bir askeri caydırıcılık ağı kuruldu. Aynı zamanda enerji yollarında merkez ülke olma stratejisi derinleştirildi; Türkiye artık sadece bir geçiş güzergâhı değil, enerji diplomasisinin belirleyici gücüdür. Ekonomik alanda ise kırılgan değil, dirençli bir model inşa edildi. Finansal kuşatmalara karşı akıllı refleksler geliştirilmiş durumda,” sözleriyle stratejik kapasitenin boyutlarını anlattı.

İran’ın Nüfuz Hamlelerine Karşı Sessiz Zafer

Karaçam’ın dikkat çektiği bir diğer önemli başlık ise İran’ın Güney Kafkasya, Irak ve Suriye’deki nüfuz artırma çabaları oldu. Karaçam, bu hamlelerin Kasr-ı Şirin Anlaşması’nın ruhuna aykırı olduğunu vurgulayarak Türkiye’nin buna karşı akılcı bir stratejiyle hareket ettiğini söyledi:

“İran, Türkiye’nin jeopolitik derinliğini daraltmak adına Güney Kafkasya’dan Irak ve Suriye’ye uzanan bir nüfuz kuşağı kurmak istedi. Fakat Türkiye, bu oyunu askeri hamlelerle değil; sabırla, diplomasiyle ve çok katmanlı stratejik akılla bozdu. İran’ın kurmak istediği denklem, Türkiye’nin sabırlı zekâsı karşısında çöktü. Bu sessiz zafer, sahadaki değil; zihindeki bir galibiyettir,” dedi.

Psikolojik Harp Senaryolarına Karşı Devlet Aklı Hazır

Karaçam, küresel aktörlerin askeri operasyonlardan çok zihinlere ve toplumlara yönelik psikolojik harp teknikleri kullandığını vurgulayarak Türkiye’nin bu alanda da hazırlıklı olduğunu belirtti:

“Toplumu bölmek, algı yönetimiyle devlet-millet bağını zayıflatmak artık çağdaş kuşatmanın bir parçası. Ancak Türkiye, kamuoyunu diri tutan, milli bilinci koruyan ve her türlü içeriden çökertme girişimine karşı güçlü bir psikolojik savunma hattı kurmuştur,” ifadelerini kullandı.

Türkiye, Artık Çevrelenen Değil, Çevreyi Şekillendiren Ülke

Karaçam, Türkiye’nin küresel sistemde artık savunmada değil, stratejik oyunun merkezinde yer aldığını ifade ederek şunları söyledi:

“Türkiye yalnızca tehditleri savuşturan bir aktör değil; yeni denge kuran, krizlerin yönünü değiştiren, barışa zemin hazırlayan bir güç hâline gelmiştir. Sahada olan her gelişme, masada Türk aklıyla yeniden kurgulanmaktadır. Türkiye, artık oyunun dışından izleyen değil; oyunun kurallarını belirleyen bir strateji merkezidir.”

Toplumsal Güven Artıyor: Karaçam’ın Tespitleri Yol Gösteriyor

Program sonrası sosyal medyada ve uzman çevrelerde geniş yankı uyandıran Karaçam’ın değerlendirmeleri, birçok kişi tarafından “Türkiye’nin stratejik aklının sesi”, “jeopolitik bilinç çağrısı” ve “yeni yüzyılın zihin haritası” olarak yorumlandı.