9792,82%0,55
35,46% 0,00
36,61% 0,24
3077,21% 0,10
4923,91% 0,14
Üç hafta içinde ikinci kez, ifademi almak için karakoldan çağırdılar!
Daha önce, "sol" görünümlü PKK kuyrukçusu bir öğretmen sendikasının Diyarbakır şubesi, "OKULLARDA PKK'lı ÖĞRETMEN İSTEMİYORUZ!" diye kampanya açtığım için aleyhimde şikâyette bulunmuştu! Bugün de karakolda ifade verdim; çünkü Sabah'ta yazan gazeteci Hilal Kaplan ile Melih Altınok, hakkımda şikâyette bulunmuşlar!
Boğaziçi yetiştirmesi ve kocası "Pelikan" hizbinin drijanlarından olan Hilal Kaplan Hanım, "Açılım" döneminde "Apo"yu allayıp pullayanlardan ve bayrağımıza düşmanlık ettiği herkesçe bilinen bir gazeteci. Kendisini, aynı gazetede makûl yazılar yazan gazeteci Salih Tuna'ya havale etmiştim; vahim yanlışından dönmesi için yardımcı olsun, diye.
Sevgili Melih Altınok da eskiden ÖDP eğilimindeydi; tâ "Radikal", "Birgün" ve "Taraf" gazetelerinden beri takip ettiğimiz, eleştirdiğimiz; hattâ Ecevit konusunda bir ara dostça uyardığımız ve hâlen "Sabah"taki yazılarını ve TV'deki programlarını da izlediğimiz bir gazetecidir. En son Venezuela Devlet Başkanı ve Türkiye'nin dostu Sayın Maduro'ya, sanki ABD sözcüsü gibi saldırdığında kendisine karşı çıkmıştım.
Melih Altınok vd. bazı gazeteciler yüzünden, seçimleri kazanan Sayın Maduro'nun Türkiye tarafından tebrik edilmesi, bir hafta geciktirildi!
Ayrıca bu iki gazeteci, maalesef, emperyalizmin ırkçı-şoven Ermeni "soykırım" iftirasını da savunmuş; Türkiye'ye büyük haksızlık etmişlerdi!
Aleyhimde şikâyette bulunan dernek ve kişilerin, demokratik bir şekilde, hiçbir hakarette bulunmadan yaptığım eleştiriler için bana teşekkür etmeleri gerekirdi. Bir "sol görünümlü öğretmen sendikasının şubesi ile "yandaş" bilinen gazeteciler Hilal Kaplan ile Melih Altınok'un benden, kamuoyu önünde özür dilemelerini bekliyorum. Aksi takdirde kendilerini "demokratik fikir ve eleştiri özgürlüğüne düşmanlık etmekle" suçlayacağımı belirtmek isterim.
"Sosyal medya paylaşımları"ndan dolayı, bazı paragöz avukatlar da sanırım tazminat yoluyla insanları sindirmek için, tabir caizse, insanlara "hukuk sopası" sallıyorlar! Bazı dostlarım da bunun gibi soruşturmalarla karşılaştılar.
Avukatlık ücretinin 100 bin liraya yaklaştığı günümüzde -şimdilik- avukat tutmadan, bu tür haksızlıklara karşı yılmadan kararlılıkla mücadele edeceğimi; 50 yıllık bir eğitimci, ülkesini düşünen bir aydın, '68 gençlik hareketinin öncülerinden bir kanaat önderi ve sorumluluk duyan bir vatandaş olarak ilan ediyorum. Baltayı taşa vurdunuz!
Baroları, aydınları ve basın yayından dostlarımızı bu konuda uyarıyorum:
Lütfen, demokratik eleştiri ve fikir özgürlüğünün, "hukuk sopası" sallanarak bastırılmasına asla izin vermeyelim!
Sayın Adalet Bakanına da çağrıda bulunuyorum:
Lütfen, insanların uyduruk gerekçelerle "şüpheli" diye karakollara çağrılıp ifade alınmasına karşı çıkınız!
Hukukçuları ve ilgilileri uyarıyorum:
Lütfen, "ifadesine başvurulan kişi" densin; "şüpheli", hakaret içeren bir ifadedir! Sudan bahanelerle "şüpheli" denerek insanların itibarıyla oynanamaz!
Hakkımda haksız yere ve uydurma gerekçelerle şikâyette bulunan demokrasi karşıtlarını şiddetle kınıyorum.
Fethi Murat Doğan
E. Öğretim Görevlisi
İstanbul, 15 Ocak 2025