Sep 17, 2024 - 14:04Updated: Sep 17, 2024 - 14:11
015
Türkiye’de son dönemde siyaset arenasında sıkça gündeme gelen yeni anayasa tartışmaları, mevcut anayasal düzenin toplumsal ihtiyaçları karşılayıp karşılamadığı sorusunu yeniden canlandırdı. Bazı siyasi partiler, özellikle iktidara yakın çevreler, mevcut anayasanın askeri bir darbe sonrasında yazılmış olması nedeniyle günün koşullarına ve demokratik ihtiyaçlara uygun olmadığını savunuyor. Bu talepler, Anayasa’nın ilk dört maddesi ve vatandaşlıkla ilgili 66. maddesi üzerinde yapılabilecek değişiklikleri de gündeme getiriyor. Ancak, bu maddelerde yapılacak köklü değişikliklerin Türkiye’nin iç ve dış politikasına yaratacağı jeopolitik ve konjonktürel riskler göz ardı edilmemeli.
Yeni Anayasa Talebi: Siyasi Partilerin Görüşleri
Yeni anayasa talebini savunan siyasi partiler, mevcut anayasanın toplumun geniş kesimlerini temsil etmediğini ve demokrasiyi tam anlamıyla güçlendirecek bir çerçeve sunmadığını ifade ediyor. AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik, 16 Eylül 2024'te yaptığı açıklamada, anayasanın artık "yamalı bir bohçaya" dönüştüğünü ve Türkiye’nin darbe döneminden kalan bu anayasadan kurtulması gerektiğini vurguladı. Çelik, "Sivil bir anayasa artık ihtiyaç değil, zorunluluktur" diyerek, AK Parti’nin bu konuda net bir duruş sergilediğini belirtti. Ancak, anayasanın ilk dört maddesiyle ilgili bir değişiklik ya da tartışmanın söz konusu olmadığını açıkça ifade etti
Anayasanın ilk dört maddesi ile ilgili herhangi bir tartışmamız yoktur. Bu konudaki değişiklik teklifleri bizim açımızdan olumlu değildir. pic.twitter.com/6H6m3kin5h
— Ömer Çelik (@omerrcelik) September 17, 2024
AK Parti ve MHP'nin Görüşleri
AK Parti, son yıllarda Türkiye’deki yönetim sistemini başkanlık sistemi yönünde değiştirme politikalarıyla ön plana çıkmış durumda. Parti, yeni anayasanın mevcut devlet yapısını daha demokratik ve katılımcı bir hale getireceğini, vesayet odaklarını ortadan kaldıracağını savunuyor. Ayrıca, vatandaşlık tanımının daha kapsayıcı olması gerektiğini ve Türkiye’nin çok kültürlü yapısına daha uygun bir anayasa yapılması gerektiğini belirtiyorlar.
MHP ise bu sürece AK Parti ile birlikte katılırken, ülkenin üniter yapısının korunması gerektiğini vurguluyor. Özellikle bölgesel ayrışmaları tetikleyebilecek değişikliklerden kaçınılması gerektiğine dikkat çekiyor.
CHP ve HDP'nin Görüşleri
CHP, yeni anayasa taleplerine temkinli yaklaşan partilerden biri. Parti, mevcut anayasanın bazı maddelerinin gözden geçirilebileceğini ancak laiklik ve Cumhuriyet’in temel ilkelerinin korunması gerektiğini savunuyor. Özellikle ilk dört maddede yapılacak bir değişikliğin, Türkiye’nin toplumsal ve siyasal yapısını riske atabileceğini belirtiyorlar.
HDP ise daha köklü bir değişiklik talebiyle öne çıkıyor. Parti, özellikle Anayasa’nın vatandaşlık tanımı ve üniter yapıya ilişkin maddelerinde daha esnek ve çok kültürlü bir anlayış benimsenmesi gerektiğini savunuyor. Türkiye’nin etnik ve kültürel çeşitliliğini yansıtan bir anayasanın yapılması gerektiğini ifade eden HDP, mevcut yapının Kürt sorunu gibi konuların çözümünü zorlaştırdığını iddia ediyor.
Yeni Anayasa Taleplerinin Jeopolitik ve Konjonktürel Riskleri
Yeni anayasa talepleri ve bu talepler doğrultusunda yapılacak değişikliklerin, özellikle Anayasa’nın ilk dört maddesi ve 66. maddesinde gerçekleşmesi, Türkiye’nin hem iç politikası hem de uluslararası konumu üzerinde önemli riskler barındırıyor. Aşağıda, bu değişikliklerin olası riskleri analiz ettik.
Devletin Temel Yapısına Müdahale: Üniter Yapı Tehdit Altında mı?
Anayasa’nın ilk dört maddesi, Türkiye’nin devlet yapısını ve temel ilkelerini belirleyen en önemli hukuki dayanaklardan biri. Türkiye’nin Cumhuriyet olduğu, laik, demokratik ve sosyal bir hukuk devleti niteliği ile üniter yapısı bu maddelerde güvence altına alınmış durumda. Bu maddelerde yapılacak bir değişiklik, ülkenin üniter yapısına yönelik tehditlerin kapısını aralayabilir.
Özellikle üçüncü madde, Türkiye’nin “ülkesi ve milletiyle bölünmez bir bütün” olduğunu vurguluyor. Bu yapının bozulması veya gevşetilmesi, özellikle Güneydoğu’da Kürt nüfusun yoğun olduğu bölgelerde ayrılıkçı hareketlerin daha da güçlenmesine yol açabilir. PKK gibi terör örgütleri, bu tür anayasal değişiklikleri propaganda aracı olarak kullanarak, bağımsızlık taleplerini meşrulaştırabilir. Türkiye’nin toprak bütünlüğü açısından böylesi bir risk, bölgesel çatışmalarla iç içe geçen bir jeopolitik zemin yaratabilir.
Laiklik İlkesinden Sapma: Bölgesel Dengeler Nasıl Etkilenir?
Anayasa’nın ikinci maddesi, Türkiye’nin laik bir devlet olduğunu açıkça ortaya koyuyor. Ancak bu ilkenin zayıflatılması, sadece Türkiye içindeki dini gruplar arasındaki dengeleri değil, aynı zamanda bölgesel ilişkileri de sarsabilir. Türkiye, Ortadoğu gibi dini ve mezhepsel çatışmaların yoğun yaşandığı bir bölgede yer alıyor. Laikliğin zayıflatılması, Sünni-Şii ayrışmasının ülke içinde de büyümesine neden olabilir. Bu durum, İran gibi bölgesel güçlerin Türkiye’deki Şii toplulukları üzerindeki etkisini artırabilir ve ülkenin iç istikrarını tehdit eder.
Ayrıca, Türkiye’nin NATO ve Avrupa Birliği ile olan ilişkileri de bu durumdan olumsuz etkilenebilir. Batı dünyasında, laiklik ve demokrasi gibi evrensel değerler, Türkiye’nin Batı ile ilişkilerini güçlendiren başlıca unsurlar arasında yer alıyor. Laiklikten uzaklaşılması, Türkiye’nin Batı ile olan stratejik ortaklıklarını zayıflatabilir ve özellikle NATO içindeki rolünü sorgulanır hale getirebilir.
Vatandaşlık Tanımında Değişiklik: Toplumsal Barış Tehlikede
Anayasa’nın 66. maddesi, Türkiye vatandaşlığı tanımını yaparak, tüm bireyleri “Türk” kimliği altında birleştirir. Ancak bu madde üzerinde yapılacak değişiklikler, etnik kimliklerin ön plana çıkmasına neden olabilir. Türkiye’deki Kürt, Arap, Ermeni ve diğer azınlık gruplarının kimlik taleplerinin artması, toplumsal barışı zedeleyebilir.
Etnik ayrışmalar, Türkiye’nin içinde bulunduğu jeopolitik konjonktürde daha büyük riskler doğurabilir. Özellikle Irak ve Suriye’deki Kürt hareketlerinin güç kazandığı bir dönemde, Türkiye’deki Kürt nüfusun ayrışmaya yönelmesi, ülkenin sınır güvenliğini tehdit edebilir. Türkiye’nin hem iç hem de dış politikasında kaosa yol açabilecek bu tür bir gelişme, ülkeyi uluslararası müdahalelere açık hale getirebilir.
Ekonomik ve Siyasal İstikrar: Değişikliklerin Bedeli Ağır Olabilir
Anayasa’nın ilk dört ve 66. maddelerinde yapılacak değişiklikler, Türkiye’nin iç siyasetinde derin bölünmelere neden olabilir. Zaten son yıllarda artan siyasal kutuplaşma, bu tür değişiklik teklifleriyle daha da keskinleşebilir. Bu durum, sadece siyasal atmosferi değil, ekonomik istikrarı da olumsuz etkileyecektir.
Yatırımcılar, anayasal düzenlemelerin köklü şekilde değiştirildiği ülkelerde genellikle daha temkinli hareket eder. Türkiye’nin iç siyasal istikrarsızlıkları, yabancı yatırımları çekmekte zorlanmasına ve ekonomik büyümenin yavaşlamasına yol açabilir. Özellikle küresel rekabetin arttığı bir dönemde, ekonomik kırılganlık Türkiye’nin dış politikadaki gücünü de zayıflatabilir.
Avrupa Birliği ve Batı ile İlişkilerde Kopuş Riski
Anayasa’nın temel ilkelerinden sapılması, Türkiye’nin Avrupa Birliği ile müzakerelerde zorlanmasına yol açabilir. Batı, Türkiye’nin laiklik, demokrasi ve insan haklarına bağlı kalmasını stratejik ortaklıklarının bir ön koşulu olarak görmektedir. Bu ilkelerden uzaklaşılması, Türkiye’yi Batı ile ekonomik ve siyasi entegrasyon sürecinden koparabilir.
Avrupa Birliği, Türkiye’yi demokrasiden uzaklaşmakla eleştirirken, anayasal değişikliklerin Batı’daki bu eleştirileri daha da yoğunlaştırması muhtemeldir. Bu da Türkiye’nin ekonomik ve siyasi olarak yalnızlaşmasına neden olabilir.
Türkiye İçin Geri Dönülmez Bir Yol
Anayasa’nın ilk dört maddesi ve 66. maddesinde yapılacak değişiklikler, sadece iç siyaseti değil, Türkiye’nin jeopolitik konumunu ve uluslararası ilişkilerini kökten etkileyebilir. Laiklik, üniter yapı ve vatandaşlık gibi temel ilkelerin korunması, Türkiye’nin istikrarı ve bölgesel gücü açısından hayati öneme sahip. Bu nedenle, anayasal düzenlemelerin uzun vadeli sonuçları dikkatlice değerlendirilmeden yapılması, Türkiye’yi geri dönülmez bir yola sokabilir.
Kaynaklar:
1. AK Parti’nin yeni anayasa açıklamaları için: Cumhurbaşkanlığı Resmi Sitesi https://www.tccb.gov.tr
2. MHP’nin üniter yapı ve yeni anayasa talepleri için: MHP Resmi Web Sitesi https://www.mhp.org.tr
3. CHP’nin anayasa ve laiklik üzerine görüşleri için: CHP Resmi Web Sitesi https://www.chp.org.tr
4. 4HDP’nin vatandaşlık ve çok kültürlülük üzerine görüşleri için: HDP Resmi Web Sitesi https://www.hdp.org.tr