Gökalp Şentürk

Tarih: 25.07.2024 13:41

ATATÜRK’ÜN ÖLÜMÜNDEN HEMEN SONRA UNUTTURULAN; BALIKESİR HUTBESİ

Facebook Twitter Linked-in

HANGİ BİRİNİ YAZALIM.
Gazi Mustafa Kemal Atatürk, 
Anadolu'yu karış karış gezerek 
halk ile temas kurduğu günlerden, yanında eşi Lâtife Hanım ve Kâzım Karabekir Paşa ile birlikte İzmir'den Balıkesir'e geçti. 
Burada  bulunan ZAĞNOS PAŞA Camii'nde tertip edilen bir mevlit programına katıldı.
Okunan Kur'an ve mevlidin ardından, cemaatle birlikte kılınan öğle namazını müteakip Atatürk, minbere çıktı ve tarihe "Balıkesir Hutbesi" olarak geçen şu konuşmasında;
-Allah’ın birliğinden, şanının yüceliğinden,
-İslam dininin SON, buna bağlı olarak da kusursuz MÜKEMMEL bir din olduğundan bahsetmiştir.
       -*BALIKESİR HUTBESİ-
“Ey millet, Allah birdir! Şanı büyüktür. Allah'ın selâmı, âtıfeti, hayrı üzerinize olsun. 
Peygamberimiz Muhammed Mustafa (sav) efendimiz hazretleri Cenâb-ı Hak tarafından insanlara hakâyık ve akâid-i kat'iyyeyi (kesin inançları) telkin etmek için me'mûr olmuştur (görevlendirilmiştir), mersûl olmuştur (gönderilmiştir).
Peygamberimiz Efendimiz hazretlerinin delâlet-i peygamberânesiyle tesis etmiş olan dînimizin kanûn-i aslîsi cümlenizce mâlumdur ki Kur'an-ı Azîmüşşânın ihtivâ ettiği nusûhtur (öğütlerdir). 
Bu nusûha istinâden tesis etmiş olan dinimiz 1300 kadar seneden beri âlem-i beşere feyz-i rûhânî vermiş son dindir ve dîn-i ekmeldir(mükemmel). 
Çünkü tabiata, akla, mantığa tamamen muvâfık, mutâbık ahkâmı ihtivâ eder.
Filhakîka böyle olması ve en son din olabilmesi için bu mezâyâyı âliyeyi (yüksek meziyetleri) câmî bulunması (içine alması) icap eder. 
Çünkü aksi takdirde kavânîn-i ilâhiye (ilâhî kanunlar) beyninde tezat olması lâzımdır. Zira bilcümle kavânîn-i dîniyeyi yapan ve kuran Allah Azîmüşşân'dır.
Biliyorsunuz Cenab-ı Peygamber bütün mesâi-i zâtiyesinde (şahsî çalışmalarında) iki hâneye mâlik bulunuyordu. Birisi kendi evi, diğeri Allah'ın evi idi. Millet işlerini ekseriyâ Allah'ın evinde, camide eshâb-ı kirâm ile istişâre ederek yapardı. Biz bu dakikada Allah'ın evinde bulunuyoruz.
Allah'ın huzurunda, Peygamberimiz aleyhissalâtü vesselâm efendimizin ehl-i imân ile beraber ictimâ ettiği dâr-ı kudsîde bulunuyoruz. Böyle bir sevaba beni muzahhir eden (kavuşturan) Balıkesir'in dindar, çok kıymettâr ve kahraman insanlarının huzûrudur. Bundan dolayı çok memnunum. 
Çünkü Cenâb-ı Hakk'a karşı en kıymetli bir vazife ifâ ettiğimizden nâşî (dolayı) en büyük sevaba nail olacağım.
Ey Balıkesir halkı!
Camiler yalnız birbirimizin yüzüne bakmaksızın yatıp kalkmak için değildir. Camiler bilhassa din ve dünya için neler yapmak mecburiyetinde olduğumuzu düşünmek, meşveret etmek (fikir alışverişinde bulunmak) içindir. 
Her şey ancak meşveretle iyi tarîka (yola) sevk edilir.
Biliyorsunuz ki Cenâb-ı Peygamber ekseriya rufekâ-i mesâîsiyle (çalışma arkadaşlarıyla) meşveret eder, dünya umûrunda (işlerinde) kendinden kuvvetli, daha zekî arkadaşları olduğunu teslim buyururlardı.
Binâenaleyh, sizin de kendi işlerinizde her birerlerinizin dimağları (beyinleri) mutlaka ayrı ayrı hâli faaliyette (çalışma hâlinde) bulunmalıdır.
Bugün burada memleketimizin mâmûriyeti için, bütün bunların istinâd ettiği (dayandığı) istiklâli tâmmemiz (tam bağımsızlığımız) bilâ kayd-ı şart (kayıtsız şartsız) hâkimiyetimiz (egemenliğimiz) için neler düşündüğümüzü açıkça söyleyelim, hasbihâl edelim (konuşup dertleşelim).
Ben size yalnız kendi düşündüklerimi söylemek değil, sizin düşündüklerinizi bilmek istiyorum. 
Esasen âmâl-i milliye (millî emeller), irâde-i milliye (millî irâdeler), temâyulât-ı milliye (millî meyiller) demek, halkın içerisinden şu veya bu bir kaç kişinin emelleri değil; bütün bir milletin muhassalası (hülâsâsı, özü) demektir. 
Bu muhassalanın fevkine (üstüne) çıkmak ve tahtında(altında) kalmak mutlaka yanlıştır.
Hakîki yolu bulabilmek için halkın efkârı hissiyâtını (fikrî duygularını) daima bilmek lâzımdır. Buna binâen sizden çok rica edeceğim; bana ne sormak istiyorsanız sorunuz, dinleyeceğim. 
Cenâb-ı Hakka tekrar hamd ve senâ ederek burasını terk ve sizi dinlemek üzere aşağıya iniyorum."
7-Şubat-1923
BALIKESİR (Zağnos Paşa Camii)
                **-/-**
Eveetttt Canlar…Hadi gelin “seminer” havasına girelim…Şimdi söz sırası 
Ali Hoca’da;
Çanakkale Zaferinden sonra tarihi liselerde yapılan yoklamalarda 
şehitlerin ismi okunduğunda;
-ŞEHİT.! 
-CENNET-İ ÂLÂ’DA!!
diye öğrenciler haykırırlardı.
Zamanla bu hareket Atatürk’ün vefatından sonra unutturuldu!
*Aynı… İngilizleri perişan ettiğimiz 
KUT’ÜL AMERE Savaşı gibi. 
*Aynı…Kağıt paralardan Atatürk ve Bozkurt fotoğraflarının İnönü dönemin de kaldırılması gibi.
*Aynı… Balıkesir Hutbesinin unutulması gibi. 
Hangi birini yazalım…Unutulanları yazarsak “BURDAN BİZİM KÖYE 
YOL OLUR”
Şehit kanlarıyla sulanmış bu mübarek Anadolu topraklarında Türk düşmanlığı ve Türkiye Cumhuriyeti Devletinin KURUCU DÜŞMANLIĞINA İZİN VERİLMEMELİ.
Geçmişe sövmenin, töremizi, gelenek ve göreneklerimizi silip atmanın geçer akçe sayıldığı tahrik ve tahrip yüklü hazin dönemlere şahit olduk.
Yeri geldi dümeni kırık köhne tekne gibi, yeri geldi yatağına ve karışacağı ummana küsmüş ırmaklar gibi olduk.
Bizi tarihimizden koparmak istediler, çünkü tekerrür etmesinden korkuyorlardı.
Bizi ecdadımıza hasım etmek istediler, çünkü Türk milletinin sinesinden yeni kahramanların çıkmasından ödleri patlıyordu.
Yakın Tarihe ilgi duyan bir tarih öğretmeni olarak deriz ki;
Atatürk'ü sevmeyenler kimlerdir?
1. Onun mağlup ettiği İngiliz, Fransız, İtalyan ve Yunan’dır.
2. Sözde Türkiye Ermenistanı, Pontus Cumhuriyeti ve Türkiye Kürdistanı hülyasına kapılanların torunlarıdır.
3. Kisvesi ne olursa olsun “Cumhuriyet” tercihinden rahatsız olanlardır…Vesselam.
Siz bakmayın Solun sahte ATATÜRK'CÜLÜK naralarına! 
Azılı Atatürk düşmanıdır onlar! 
Çünkü Gazi Paşa onların ABD mandacılık hayallerini yıkan KAHRAMANDIR…
Bir asırdır…ABD’de de iktidarda ister Cumhuriyetçiler olsun, ister Demokratlar olsun ABD’nin Başkan Wilson’dan beri Türkiye politikası;
-Türkiye’nin kalbinden Gazi M.Kemal Atatürk’ün İstiklal Savaşı’nda yaktığı Kuva-i Milliye ve yerli/milli düşüncelerin silinmesini istemektedirler.!
Deriz ki…
Kim ki Gazi Paşa’ya saldırıyorsa, kimin Gazi Paşa’ya kötü sözü dokunmuşsa:
-Ya soy kütüğünde bir karanlık 
nokta,
-Ya da mazisinde yüzünü kara çıkaracak bir mahcubiyeti vardır. 
Herkes bilsin ki, Gazi Mustafa Kemal Atatürk bizim ve milletimizin kırmızı çizgisidir. 
-İlk Cumhurbaşkanımız ve Milli Mücadelenin yol başçısıdır.
-İman ve insaf sahibi herkes ona hürmetle mükelleftir.
Gazi Mustafa Kemal Atatürk’e tahammülsüzlük, Türkiye Cumhuriyeti’ne tahammülsüzlüktür.
Bugün varsak, bugün hayattaysak, bunun şeref payesi Türk tarih silsilesinde müstesna bir yeri olan Aziz Atatürk’ündür.
İdeolojik doğmalarla, ilkel bir taassupla, keskin önyargılarla Atatürk düşmanlığı yapmak, millete değil hıyanete hizmettir.
Ülkücü Türk Gençliği, Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün en büyük eserini her zaman yaşatacak, nesilden nesile taşıyacaktır.
Gençlere, Türk balalarına bunları anlatmak gerekir…Yeni nesil, pırıl 
pırıl...Asıl sıkıntı yeni nesle atalarını 
unutturan yetişkinlerde.!
Yeni nesili şuurlu yetiştirmek için devletimizin banisi Gazi M.Kemal ATATÜRK ne de güzel yol gösteriyor;
“Yetişecek çocuklarımıza ve gençlerimize, görecekleri tahsilin hududu ne olursa olsun, en evvel, her şeyden evvel Türkiye’nin istikbâline, kendi benliğine, millî an’anelerine düşman olan bütün unsurlarla mücadele etmek lüzumu öğretilmelidir.” 
-İmanlı, bayrak, vatan ve millet sevgisiyle bezenmiş, 
-Taassuptan uzaklaşmış, tahriklere yüzünü dönmüş, 
-Küçüğünü büyüğünü bilen, 
-Milli seciyesiyle gururlanan, 
-Hadiselerin akışına “milli ve yerli” bakabilen Türk Gençliği irfan sancağımız, istiklal zırhımızdır.
Yazılarımın tamamına yakını gençlere yöneliktir. Çünkü sağlam gençler yetiştirmek, !Y! bozulmuş yetişkinleri düzeltmekten kolaydır.
Atatürk’ü;
-Ne “DİNSİZ” gösterme amacı taşıyan paylaşımlar,
-Ne de “DİNİ BÜTÜN” gösterme gayretleri aslında manasız.
Atatürk bir devlet adamı ve asker olarak bu ülkeye verdiği hizmetler tartışılmalı ki zaten o konuda da kimsenin diyecek sözü olamaz diye düşünüyorum.
Sultan Abdülhamit Han konusuna da Milliyetçi-Ülkücü yaklaşımım;
-Ne "hiç toprak kaybetmedi" ifratına düşeriz,
-Ne de Ermeni'nin lafı olan "kızıl sultan" iftirasını ederiz. 
Memleketin bekâsı için çile çekmiş her Türk'e olduğu gibi ona da (Atsız Hoca’nın ifadesiyle "Gök Sultan"a) sadece dua ederiz.
Dualı ve şühedalı bu kutlu Anadolu topraklarına ihanet edenlerin, ecdata dil uzatanların sonu ne acı ve ne rezilcedir!
Allah bize bunları tek tek seyr-i alem yapacak.! Bizde ibretle izleyeceğiz sonlarını.
Zilletli bir yükselişin bilinen akibeti sadece düşüş değil, ani ve acıklı bir çakılmadır. Vatana ihanet edenler buna müstahaktır.
Vefatının 85. yılında…Milli Mücadelemizin Başkomutanı, Devletimizin banisi Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK’ü, saygıyla anıyor, Cenab-ı Hakk'tan rahmet diliyorum.
Bu toprakları kan ve canları ile bize VATAN olarak emanet eden başta Gazi Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere, O'nunla birlikte İstiklal Harbine katılan tüm kahramanlarımızı, şehit ve gazilerimizi rahmet, minnet ve hürmetle anıyoruz.
En büyük eserim dediği Cumhuriyetimizin 100. yılında, emanetini daha yükseklere taşımak için azimle ve kararlılıkla çalışmaya “yerli ve milli”nesiller yetiştirmeye  devam edeceğiz.
“NE MUTLU TÜRK’ÜM DİYENE”


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —