Yücel Alpay Demir

Tarih: 02.09.2024 13:01

AYRI DÜŞEN ÜÇ ARKADAŞ!

Facebook Twitter Linked-in

Özellikle uzun dönem askerlik yapanlar bilir, askerliğin erkeklerin olgunlaşma süreci üzerinde ki olumlu etkilerini,

Acemi birliğinde şaşkın ördek yavrusu gibi olan 20 yaşında ki bir gencin alt devreleri geldikçe her 3 ayda bir yaşadığı değişimi, gelişimi, olgunlaşmayı,

Ve özellikle askerliğin bitimine son 3 ay kala üzerlerine sinen tecrübeli, olgun, oturaklı emrine yüzlerce asker verilse komuta edebileceği asaleti!

Bugün asker arkadaşlarımın hemen hemen hepsiyle iletişimim var, Askerden sonra hangi şehre gitsem ya da hangi şehirde bir tanıdık lazım olsa aklıma ilk önce o şehirdeki asker arkadaşlarım gelir, ya arar hal hatır sorar ya da ziyaret ederim. 

Gidememişsem bile sosyal medyadan telefonla bayramda seyranda iletişim kurmuş birbirimize bulunduğumuz şehirle ilgili işimiz düşmüşse muhakkak yardım etmişizdir.

Bir nevi akrabalık gibi, birlikte bot bağlamış, sürünmüş, içtima yapmış, bulaşık yıkamış, nöbet tutmuş, aynı koğuşlarda horultuları birbirine karışarak uyumuş ve ya uykusuz kalmışsın.

Birbirinin açığını kapatmış, hiç kabahatin yokken arkadaşın için ceza almışsın, tüm bunların üstüne pek çok yaşamsal zorluğu birlikte paylaşmışsın.

Dile kolay 550 gün terhis gününün takvimlere sığmadığı zamanları birlikte yaşamışsın.

Hesaba katmadığın bir bağ oluşmuş, Vanlısı, karslısı, Muğlalısı, Ardahanlısı, mardinlisi, Rizelisi, Artvinlisi, Trabzonlusu, Giresunlusu, Sivaslısı, tokatlısı, tekirdağlısı velhasıl kelam 81 ilden 81 farklı etnik kimlikten, mezhepten, farklı kültürden insan birbirini tanımış yakınlaşmış kaynaşmış.

Asker eğlencelerinde horon da tepmiş halay çekmiş, ve daha neler neler.

Borç vermiş, borç almış, yemek de yemiş dayak da yemiş, gülmüş, eğlenmiş, hüzünlenmiş, annesine babasına sevdiğine memleketine duyduğu hasreti paylaşmış, birlikte ağlamış, belki ufak tefek suçlardan birlikte nezarette kalmış, falan falan…

Kader birlikteliği yapmış,

Unutulur mu? Unutulmaz elbet ve bu duyguları sadece uzun dönem askerlik yapanlar bilir!

Eskiden Askerlik yapmayana adam denmediği gibi, kız da verilmezmiş!

Zorlandığın zaman, burası ana kucağı değil, Asker ocağı denirdi.

Bir rahatsızlığından ve ya özel durumundan dolayı askerlik yapmayan söylemez, Askerlik konusu açılınca ne diyeceğini bilemezmiş!

Çok duydum askerlik yapabilmek için özel diyetler ameliyatlar sonucu kilo verip Askerliğe elverişli raporu alabilmek adına büyük çaba harcayanları!

Özellikle evlilik öncesi, sabrı, mücadeleyi sorun çözmeyi, tahammül etmeyi adam olmayı ve daha pek çok şeyi öğreten çok önemli bir nimet idi uzun dönem askerlik,

Ve bugün maalesef oğullarımızın önemli bir kısmı ya birkaç hafta yapıyor ya da en uzunu 6 ay, yapmayan da her fırsatta uyanıklığı ile iftihar ediyor, göğsünü gere gere gitmeme gerekçelerini anlatıyor!

Yazık! 

Ondan sonra, vay efendim boşanmalar arttı, gençler disiplinsiz, gençler tahammülsüz, gençler çabuk depresyona giriyor, gençler saygısız, gençler tembel, gençler çözüm odaklı değil, gençler şöyle gençler böyle!

Demek ki ney miş Askerlik ve Asker arkadaşlığı Vatani görevden de öte bir şeymiş!

Her şeyde profesyonelleştik ya, Profesyonel Askerlikte de aman geri kalmayalım!!!

***

Değinmek istediğim 2. önemli arkadaşlık da hastane arkadaşlığı!

Eskiden 5-10 kişi koğuş sisteminde aynı odalarda beraber kalınır, günün belli saatleri haricinde fazla ziyaretçi alınmadığı için başından hasta olan kıçından hasta olana, karnından hasta olan ayağından hasta olana, gözünden hasta olan dizinden hasta olana yardım eder, birbirine ilaç verir su verir kolonyasını pisküvetini paylaşır artık hastalığın süresine göre 5 gün 10 gün 15 gün birlikte kader birliği yapılır bir hastanın refakatçisi ziyaretçisi her hasta ile ilgilenir telefonlar adresler alınır taburcu olduktan sonra da herkes birbirinin halini hatırını sorar bir hukuk bir bağ olurdu!

Şimdi artık odalar tek kişilik, özel odalarda hastane arkadaşlığı diye de bir şey mümkün mü!

Değil elbet!

***

Mahrum kaldığımız arkadaşlıklardan biri, belki de en önemlilerinden biri de okul arkadaşlığı!

Siyah önlük beyaz yakalıklı yıllarda okuyanlar daha iyi anlayacaktır.

Özel okulların olmadığı, eğitimde fırsat eşitliğinin nispeten olduğu yıllar!

Annesi ve ya babası cezaevinde olan bir ailenin çocuğu “oğlu-kızı” ile hakimin, kaymakamın,  valinin, öğretmenin, köylünün, işsizin, tüccarın, bakkalın, fabrikatörün, hademenin elektrikçinin, marangozun oğlu ve kızı birlikte okur arkadaş olurdu.

Evet, zengin her zaman zengindi. Önlüğünün siyahı, yakalığının beyazı ile kendini belli ederdi ama en azından okul sıralarında fındıkçının oğluyla hal müdürünün kızı birlikte oturur birbirlerinin aile yapısı sosyal kültürel durumları hakkında fikir sahibi olur, kültür alışverişi olur, ne bileyim bunların hepsi hayat tecrübesi olur o çocukların kişisel gelişimine geleceklerine dair hedefler koymaları açısından faydalı olurdu.

Mezun olduktan sonra karşılaşılınca selamlaşmalar birbirlerine yardım etmeler iş bulmalar, birbirlerinin çocuklarına burs vermeler falan filan hiç bir şey olmasa bile o arkadaşlığın önemli bir sonucu olurdu.

Şimdi ya popüler okul,  proje okulları,  özel okullar derken aynı sitede oturan aynı mahallede yan yana evlerde oturan aynı yaşlardaki akran çocuklar bile farklı okullarda okudukları biri servisle birisi babasının anasının arabasıyla gidip geldiği için yolda birbirini görse tanımayacak halde ki farklı gelir ve aile yapısı okul arkadaşlığından nispeten mahrum çocuklar!

                Ben çocukluğumdan 500'e yakın arkadaş sayabiliyorum o da abartmamak için 500! Eminim 40 yaş üstü pek çok kişi için bu 500 sayısı az değildir, çocuklarımız üç samimi candan Arkadaş sayabilir mi zor!

Aynı koğuşta askerlik yapma, hastanede aynı odada yatma aynı okulda okuma nerede arkadaşlık yapacak bu çocuklar!

Hayatı, tam anlamıyla nerede öğrenecek?

Ben üzülüyorum siz de üzülün diye yazdım.

Pazartesi günümüz de mübarek olsun inşallah.


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —