Fakir Yılmaz

Tarih: 23.08.2024 20:54

Bal gibi bayatlamayan yazılar..

Facebook Twitter Linked-in

Bu pazar SAAT: 15.00'da ve çarşamba günü saat: 22.00'da gazeteci ve sanatçılarla birlikte TEMPO TV ekranlarına her çıktığımda sözlü, gelip gazetelerimde yazılı anlattıklarım, yazdıklarımın hala vita teneke, salça kavanozları ile satılan markasız Ardahan balı gibi kokmayıp,  bayatlamaması 'Abi yazı hazır mı, erkenden atarsan sevinirim, bende gazeteyi hazırlayıp, basıp erkenden gideyim.. Çünkü bugün evi badana yapacağım' diye baskı yapan Baran'dan beni kurtarıyor.


Çünkü dün yani 35 yıldır yazdıklarımızın, anlattıklarımızın gerek bir araya toplamaya çalıştığım arşiv hard disklerimde ki görüntü, gazete sayfaları, onca yazı ve sanal ortam facenin anıları arşivine baktığımda adeta bugünü anlatmış olanları yazan, anlatan eski yazılarımı az boz güncelleyip, yazımı bekleyen Baran'a ve her gün çıkan gazetelerimize imdat gibi yetiştiriyor.
İşte dünkü 'Bloomberg ne yazmış..' başlıklı yazımda anlatmak istediklerimin de anlaşılmadığını ortaya koyan ve bir çok Ardahanlının da yaşadığı İstanbul Esenyurt DEM İlçe Başkanlarının göz altına alındığı haberini okuduktan ve gelen, giden telefonlara cevap verdikten sonra bin bir anıyı bana hatırlatan arşivlerimin arasında 'Gazeteciden Bayatlamayan Yazılar..' başlığı ile önüme düşen o gerçekten bayatlamayan ikisi olan ve üç yıl önce adeta bugününü anlatan, yazılan '5 Kuruş etmeyenler, 5 kuruşa seçilir..', ve 'Yalancının mumu bu kadar yanar mı?' başlıklı iki yazım daha..


Neyse uzatmayayım.. 
Çünkü Baran ve Badana bekliyor..
Alın işte '5 Kuruş etmeyenler, 5 kuruşa seçilir..' başlıklı yazım sonra da 'Yalancının mumu bu kadar yanar mı?' başlıklı o yazılarım..
5 Kuruş etmeyenler, 5 kuruşa seçilir.
Ardahan'ın vilayet olmasıyla ümitlenen ve bir süre göç etmeyip, siyasilerce vaat edilenlerin gerçekleşmesini bekleyen Ardahanlıların sorun ve sıkıntılarını çözmesi beklediklerinin başında gelenlerin siyasiler oldukları bir gerçektir.


Bu beklenti sadece yerel de değil, ülke genelinde siyaset yapanlardan da çare bekleyen Ardahanlıların her geçen gün azalan ümitlerinin yeniden yeşermesi için nasıl bir yol izleneceği sık sık tartışılır durur ..
Başta stk denen federasyonlar, dernekler Kent konseyi olmak üzere bir çok yeni girişimle yeni bir ruh canlanmasının olabileceğinin üzerinde duran Ardahanlıların bunu nasıl, kimle gerçekleştirecekleri de maalesef meçhul bir durum ..
Yıllardır bu memlekette siyaset yapan, ancak hep kendilerine taraf yontanlarla mı, yoksa gerçekten bu memleketin sorun sıkıntılarını halkla birlikte yaşayan, Ardahan'da bir evi olanlarla mı bilinmiyor..


Azalarının ne iş yaptıkları bilinmeyen Muhtarından, meclis üyelerinin adının anmadığı başkanına, vekilinden bakanına her seçilenin verdiği vaatlerinin, söyledikleri sözlerinin 100 yıldır halen yerine gelmediği, traktörlerinin devrildiği yayla yollarında düşünen, bir bardak su içmek için yıllarca sağlıksız raporu bulunan çeşmelerin başında bekleyen, her yağmurda damlayan toprak evlerde oturan insanların sorunlarının çözümüne söz verip, göbek büyütenlerin artık tanınıp, çekip gitmesi için ne yapılır'ı düşünmek gerekmez mi?
Çünkü 5 kuruş etmedikleriyle suçlananların art arda, 'O kez olmadı, bu kez söz' diyerek seçildikleri memlekette Ardahan değil mi?!.
5 kuruş etmeyip, 5 kuruşluk çakmak, saat hediyeleri ile seçilenlerin verdikleri sözlerin ne kadar yerine geldiğini şöyle bir dönüp Ardahan'a bakmakla görüleceğini bilmem kaç kez yazdık, ama her ne hikmetse başta seçmene olmak üzere seçimden sonra unutulduklarından yakınan vatandaşa anlatamadık, anlatamıyoruz ..
Bu nedenle seçmenin beş kuruş etmediklerini belirtip, suçladıkları siyasileri şöyle bir gözden geçirip değerlendirmesi ve en önemlisi 5 kuruşa oyunu satmaması gerektiğini de söylemek, anlatmak, yazmak gerekmez mi?..
Yani ,Kısacası 'Unutulduk, seçimden seçime geliyorlar, yandık, battık' demektense öncelikle bu sorunun cevabı için bir soruda kendimize sorup, sorgulamalıyız sanırım..

Yalancının mumu bu kadar yanar mı?
Sigara yasağı başladığı için anlatılması suç olur mu bilinmez ama cezası neyse ben ödeyip, bir zamanlar moda olan ve halende süren hikayeyi yeniden anlatacağım.
Çünkü amacımızın sigara reklamı yapmak değil, yazımızın içeriğinin anlaşılması için sigaralı hikayeyi anlatmak şart..
Bilmem hatırlayanlar var mı, eskiden siyasiler köyleri gezerken seçmenin kendilerinden çözümünü ekledikleri sorunlarını anlattıkları siyasilerin, 'Tabı tabi, hemen çözüyorum. Şimdi başbakanı arayıp sizin köyün su ve yol sorununu hemen çözüyorum. Oğlunu olmazsa da kızını işe aldırıyorum' deyip, o zamanın ünlü dört köşeli birinci sigarasının beyaz kutusunun üzerine aldığı notları ..


Kirli şapkasıyla, nasırlı elleriyle, yırtılmış panolunun, paltosunun yamalarıyla ümit bağlayıp, oy verdiği siyasetçilerin sözde kendilerini dinlediğini ve söylediklerini not alan zavallı seçmen de oyunu verir, umutla bir beş yıl boyunca hep beklerdi ..
Ama bilmezdi ki birinci sigarası bittiğinde kutusunun daha köyden çıkmadan çöpe atıldığını..
Evet bu anlattıklarımız  'Havaalanımı vardı, üniversiteyi biz kurduk, sümer, seka fabrikalarını bile biz kurduk diyenler gibi' 1960 ila 70'lerin siyasi hikayelerinin başında gelenlerden sadece biriydi ..


Peki bugün ne değişti derseniz onu da hemen anlata yayım ..
Çünkü birinci sigarası artık yok, o dört köşeli beyaz kutusu da.. Ve deflet tarafından yapılan onca fabrikada..
Şimdikiler ise beyaz gömleklerinin sol cebinde taşıdıkları logolu karton kağıtlara kendilerine söylenenleri not ederler, hem de doktorların yazısından beter bir karalama ile.. 
Birde nedense her konuşmalarını normal değil whatsapp üzerinde yapanların kullandığı ama özelliklerini bilmedikleri pahalı cep telefonlarına atılan onca mesaja bakılıp, bakılmadığını saklayanlar..


'Evet, not ettim kızını işe alıyorum, oğlunun tayinini yaptırıyorum, köyün yolunu ve suyunu çöz-dürüyorum, yetmez birde köye Sınır Ticaret Merkezi kurduruyorum..'
Evet bu hikayelerin anlatıldığı sırada bir türlü sönmeyen mumların bol olduğu Türkiye siyasi hayatının değişmezleri ve de gerçekleridir..
Büyük törenler, bakanın kurdele kesmesiyle açılan ama kısa süre sonra kapatılan Ardahan Çağrı Merkezi gibi 'Hayırlı olsun, yaptık' deyip, hiç bir şey yapmayanların yaktığı mum hikayesi..


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —