Eski pencereler, mimarinin zarif detayları arasında kaybolmuş birer zaman tanığıdır. Her biri, bir evin ya da mekanın ruhunu taşırken, geçmişin izlerini de bünyesinde barındırır. Ahşap çerçeveleri, renkli camları ve zamanla oluşan çatlaklarıyla, geçmişteki yaşamların birer yansımasıdır.
Bu pencereler, sadece ışığın içeri girmesine izin vermekle kalmaz; aynı zamanda dış dünya ile iç mekan arasındaki sınırı belirler. Her açılışında yeni bir manzara sunar, her kapanışında ise koruma ve mahremiyet hissi yaratır. Pencerelerin ardında neler yaşandığını bilmek, insanın merakını hep cezbetmiştir. Hangi hikayeler, hangi hayaller, hangi gözyaşları bu camların arkasında gizlidir?
Dünya genelindeki birçok kültürde pencereler, hayatın simgesi olmuştur. Osmanlı mimarisindeki ince işçilik, her biri dönemin estetik anlayışını ve sosyal yapısını yansıtır. Eski pencereler, zamanla birlikte evrim geçirirken, aynı zamanda estetik bir değer de taşır. Erzurum bölgesinde bulunan birkaç pencere fotoğraf kadrajıma sizler için aldım.
Günümüzde, bu pencereler yeniden değerlendirilmekte ve geçmişin hikayelerini anlatan sanat eserleri olarak kabul edilmektedir. Restorasyon projeleri, eski pencerelerin korunmasını sağlarken, yeni nesillere geçmişin izlerini aktarmaktadır. Sanatçılar, bu pencereleri kullanarak sergiler düzenler, fotoğraf projeleri yapar ve onların hikayelerini yeniden canlandırır.
Eski pencerelerin sunduğu nostalji, insanları geçmişe ve kaybedilen değerlere yönlendirir. Bu pencerelerin her biri, bir zaman yolculuğu imkanı sunar. Hayal gücümüzü besleyerek, geçmişe dair anılar ve duygular canlandırır. Aynı zamanda, gelecek için de bir umut ışığı olur; belki de her yeni gün, yeni bir bakış açısına kapı açar.
Tarih 3 Temmuz 1919. Anadolu’da Milli Mücadeleyi organize etmek ve kurtuluş harekâtını başlatmak için Erzurum’a gelen Mustafa Kemal Paşa’nın yaklaşık 53 gün kaldığı ve harekâtın gizli toplantılarını yaptığı evin penceresinden hayallerini kurduğu o anlara şahitlik yapan pencereleri fotoğrafladım. Sizlerle paylaşmak istedim; Cumhuriyetin temellerinin atılmasının planları bu pencereden bakarak planlandı.
Sonuç olarak, eski pencereler, sadece bir mimari unsur değil; geçmişin izlerini taşıyan, duygusal bir bağ kuran ve yaşamın akışına tanıklık eden unsurlardır. Onlar, sadece dışarıya açılan bir kapı değil, aynı zamanda içsel dünyamızla olan bağlantımızı da güçlendiren bir araçtır. Bir bardak çayınızı alın, pencerenin önünde oturun ve yağan yağmuru izleyin yağmurun sesiyle zihninizi dinlendirin. Sevgiyle kalın…