Bir ağacın kökleriyle toprağa tutunması, nehrin dağlardan denize yolculuğu, gezegenlerin yörüngelerindeki dans… Tüm bunlar, tesadüflerin değil, derin bir bilgeliğin izleridir. İnsanlık tarihi boyunca dinlerin *“Allah”* dediği şey, belki de bu evrensel zekânın ta kendisidir. Çünkü doğa, kusursuz bir dengeyle işleyen bir sistemdir ve bu sistemin arkasında, her zerresine sinmiş bir yaratıcılık vardır.
*Doğanın Zekâsı: Her Varlık Bir Âlemdir*
Karıncalar, yuvalarını inşa ederken mimari hesaplar yapar. Arılar, altıgen peteklerini en az malzemeyle en fazla alanı kaplayacak şekilde örer. Göçmen kuşlar, manyetik alanları okuyarak binlerce kilometre yol kateder. Peki bu canlılar "zekâ"yı insandan mı öğrendi? Hayır. Zekâ, insana özgü bir yetenek değil, *evrenin dokusuna işlenmiş bir özelliktir*. Tıpkı yerçekimi yasaları gibi, zekâ da doğanın temel bir bileşenidir.
*Kutsal Metinler ve Evrensel Yasalar: Aynı Hakikatin Farklı Dilleri*
Kur’an’da geçen "Göğü yükseltti ve dengeyi koydu" (Rahman Suresi, 7-8) ayetiyle, modern fiziğin termodinamik yasaları aynı gerçeğe işaret eder: *Evren, bir düzen içinde var olur.* Budizm’deki "Dharma" (evrensel yasa) kavramı da benzer şekilde, her şeyin birbiriyle bağlantılı olduğunu anlatır. Bu bağlamda, *Allah’ın yaratıcılığı*, doğanın kendi içindeki bu yasalarla ete kemiğe bürünür.
*Kuantumdan Galaksilere: Her Ölçekte Bir İrade*
Kuantum fiziği, atom altı parçacıkların bile "seçimler" yaptığını gösteriyor. Elektronlar, gözlemlendiklerinde davranış değiştirir. Galaksiler, kara deliklerin çekimine rağmen dağılmadan döner. Bu, cansız maddenin bile pasif olmadığını kanıtlıyor. Filozofların dediği gibi: "Allah’ın sanatı, doğanın ta kendisidir." Yani evren, bir makineden çok, canlı bir organizmadır ve her hücresinde yaratıcı bir irade vardır.
*İnsan: Evrenin Kendini Anlama Aracı*
İnsan, evrenin bilgeliğini çözmek için yaratılmış bir araç olabilir mi? Bilim insanları, DNA’mızda saklı genetik şifrelerden, beynimizin nöron ağlarına kadar her detayda karmaşık bir tasarım olduğunu söylüyor. Ancak bu tasarım, insanüstü bir mühendisliğe işaret ediyor. Örneğin, insan gözü, 10 milyon renk tonunu ayırt edebilir. Peki bu yetenek, "tesadüfen" mi oluştu? Yoksa *Allah’ın hikmeti*, kendini insan aracılığıyla mı ifade ediyor?
*Sonsöz: Sırları Çözmek İçin Bakışımızı Değiştirmek*
Evren, bir kitap gibidir: Her sayfası, her cümlesi, anlam katmanlarıyla doludur. Bu kitabı okumak için ne sadece bilime ne de sadece inanca ihtiyacımız var. İkisinin sentezi, bize gerçeğin kapılarını açabilir. Mevlânâ’nın dediği gibi: "Dün dünde kaldı cancağızım, bugün yeni şeyler söylemek lazım." Belki de yeni şeyler, evrenin dilini anlamakta saklıdır.
"Doğa, Allah’ın yazdığı bir şiirdir. Biz ise o şiirin henüz çözülmemiş mısralarıyız."
N. KACAN
*Necat KACAN*
Eğitimci, Araştırmacı, Yazar