Birleşmiş Milletler (BM) Genel Sekreteri Antonio Guterres himayesinde Cenevre'de gerçekleştirilen genişletilmiş formatlı gayri resmi Kıbrıs konferansı, BM’nin saygınlığına leke düşmesin diye alınan bazı -esası teşkil etmeyen- kararlarla tamamlandı.
2017 yılında Rum Lider Nikos Anastasiadis, arkasında AB’nin ve BM’nin tüm desteğini hissederek, Kıbrıs Türk müzakere heyetine, Kıbrıs Türklerini oluşturulacak “Federal Devlette” tamamen azınlık konumuna düşürecek, Merkezi yönetimde hiçbir konuda söz sahibi olamayacak, Federal Mecliste, Bakanlar Kurulunda, devlet dairelerinde, mahkemelerde, orduda ve poliste tam bir azınlık statüsüne sahip olacak konuma düşüren koşulları kabul ettirdikten sonra arkasında duran güçlerden aldığı cesaretle “Sıfır Asker, Sıfır Garanti” talebini de masaya koymaktan çekinmemişti.
Anastasiadis’in bu megalomanik talebi reddedilince de Kıbrıs adasının sahibi tavırları ile elindeki kağıtları ve gözlüğünü masaya fırlatmış, masadan kalkıp toplantı odasını terk etmiş, aynı gün uçağa binerek Güney Kıbrıs’a dönmüş, Crans Montana müzakereleri çökmüştü.
Aradan geçen 8 yılda, belli ki köprülerin altından çok sular akmış, bölgedeki siyasi, ekonomik ve askeri güç dengesi değişmiş, Güney Kıbrıs Rum Yönetiminin arkasındaki güçler de geri adım atarak, 1963 yılından beridir Kıbrıs Rumlarına verdikleri desteği geri çekmişler.
Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Antonio Guterres’in resmi olarak, iki liderin mutabık kaldığı noktaları açıklaması durumu gözler önüne seriyor. En önemlisi “BM Güvenlik Konseyi kararı içinde yer alan ve Kıbrıs Rumlarının masaya konması için haftalardır çalışma yaptıkları “iki bölgeli ve iki toplumlu Federasyon kurulması” konusunun ve müzakeresinin gündeme bile gelmemiş olması.
BM Genel Sekreteri Antonio Guterres’in yaptığı açıklamaya göre dört geçiş noktası açılması, mayınların temizlenmesi çevre ve iklim, ortak güneş enerjisi santralının ara bölgede kurulması, mezarlıkların restorasyonları gibi alanlarda iş birliği yapılacağı yönündeki mutabakat, kendilerini adanın tek hakimi sayan Rumlar için büyük bir düş kırıklığı ve yenilgi oldu.
Geçiş kapılarının açılması konusunda birkaç hafta evvel “Ya sekiz kapının hepsi açılır, ya da hiç” diyen Hristodulis’in, dört kapının açılmasını kabul etmesi büyük bir siyasi yenilgi. Ara Bölgede, Kıbrıs Türkleri ile ortaklaşa Güneşten Elektrik enerjisi üretme santralının kurulması da, Kıbrıs Türklerini hiçbir konuda ortak görmek istemeyen ve muhatap almaktan kaçınan Kıbrıs Rumları için istemedikleri yeni bir gelişme. Bunun devamı, büyük bir olasılıkla birkaç yıl içinde ortak GSM sistemi, Türkiye’den gelen suyun paylaşılması, Türkiye üzerinden AB’nin enterkonnekte sistemine bağlantı, Kıbrıs adasının FIR hattının ortak yönetilmesi gibi çalışmalar olacak.
Buna karşın Cumhurbaşkanı Tatar’ın. "Resmi görüşmelerin yeniden başlayabilmesi için egemen eşitlik ve eşit statü olmalı bu olmaksınız devam edemeyiz" açıklaması ise gelecekte nelerin yaşanacağını, Federasyon içerikli müzakerelerin yapılmayacağını ve bu kararda geri adım atılmayacağının mesajını vermekte.
Belli ki artık “iki kesimli, iki toplumlu federasyon” fikri ve dayatması terkedilmiş…
Prof. Dr. (İnş Müh), Doç. Dr. (UA İliş) Ata Atun