Yeniden başkan olup olmayacağı merakla takip edilen Trump’ın attığı bir X tweet ile o günden bugüne gün geçtikçe daha da alt üst olan olaylar, yetmezmiş gibi yaya olarak ülkemize kadar geleceği, pardon saldıracağı söylenen İsrail'in 50 bin insanı ve kentleri, hatta ülkeleri çöl topraklarına gömdüğü durum devam ediyor. Sınır komşumuz İran’a kadar Ortadoğu’ya attığı bombalarla, patlattığı cep telefonları ve telsizlerle ekonomiyi yıllardır toparlamaya çalışanların son icraatı, ekonomi bakanının yaptığı basın açıklamalarıyla sürüyor.
Evet, art arda açılan ve heyecanla beklenen yeni ekonomik paketlerde çıkan sonuçlar, tüketicinin tükettiği mallara %10’luk bir indirimin yapılması ve doğalgaza 3 ay zam olmayacağı oldu. Yani dün 70 TL olan bir mal, Trump’ın attığı X tweet ile 330 TL olduğu ülkemizde hem benim gibi emekli olanların maaşını 10 binlerden tutmakla hem de %10’luk bir indirimle ekonomiyi kurtaracağımızı düşünüyoruz.
Tabii bunu yaparken bir taraftan akaryakıta zam yapar, diğer taraftan "İki arabanız, 3 daireniz var; birini satın, deprem için açtığımız ibanlara para atın, yastık altındaki dolar ve altınları da bize verin.." diye vatandaşa emir verip, diğer taraftan ekonomiyi kurtarma toplantılarına katılan iş adamlarının yüzünü de güldürmek için çok uğraşıyoruz. Çünkü bu toplantılara gelen iş adamlarının hiç birisinin bu paketlere çok da inanmadığı gibi, o paketlerde çıkan yükün büyük bölümünün kendilerine yüklendiğinden yakınan yüz ifadelerini saklayamıyorlar..
Evet, şu son günlerde hatta aylarda dostu Soylu gibi saha da pek de adı geçmeyen Ardahanlı Korkmaz Karaca’nın bir zamanlar ekonomi danışmanı olduğu Erdoğan bir taraftan dostum Putin'in doğum günü kutlarken, diğer yandan Putin'den Ukrayna'yı isteyen Avrupa'dan ve yurtdışında, bakanları ise ülkemizde bir X tweet ile alt üst olan ekonomiyi toparlamaya çalışırken bizleri de göreve çağırıyordu. “Ekonomiyi hep birlikte kurtaracağız” diyerek çıktığımız bu yolda, bu bizim olan ancak şu an cebimizde olmayan paraların kim tarafından, nasıl ve nereye götürüldüğünü sormakta yasaktı.
Soranların iyi niyeti olmadığı, hatta ülkeyi batırmak için dış güçlerle iş birliği yapmakla suçlanan bizlerin yapacağı tek şey, artık kimsenin yaklaşamadığı dolarları pardon TL'leri yeniden bulmak, bulduklarımızda ayakkabı kutularına, pardon hazineye doldurmak gerektiğini anlamaktı. Ama bir türlü ekonomiyi kurtaramayan, fakat yeni masraflar açan toplantılarda sonuç vermiyor.
Ha unutmadan, Sedat Peker ve adamlarının emriyle harekete geçtiği ileri sürülen denetimcilerin 'domuz eti yediriyor' dediği şu sıcak konuyu da es geçmeden, iş yerlerini kapatması halinde başta kadın çalışanları olmak üzere onca kasap, aşçı, garson ve bulaşıkçının da işsizler ordusuna katılacağı alenen görünen tanımadığım, reklam almadığım iş insanı Köfteci Yusuf'un başına gelenlerin her an sizin de, bizim de başımıza da gelebileceği beklenen bir ülkede, iş insanından işçisine kadar herkesin adaleti aradığı ama bulamayarak başvurduğu mafya yüzünden "Yusuf, Yusuf" dediği de diğer bir gerçek…