Bu haftaki yazımız; "huriler" hayali kuran, "4 eş sahibi olma hakkı"nın Kur'an'da ayetle sabit olduğunu söyleyeyen, bu konuları sözde şaka(!)larına konu eden erkek okurlarımıza ve bütün bunlara muhatap olan, sıkça bize bu konularda soru soran kadın okurlarımıza gelsin...
Sorular farklı bir çok şekilde gelse de özeti:
*Erkeklere "huri" var da, kadınlara neden "nuri" yok!?
*Neden erkeklere 4 eş izni verilmiştir, bu kadınlara haksızlık değil midir?
*Bu iki konuda ayetler varsa, o zaman Allah (CC) erkeklere ayrımcılık mı yapmıştır?
Sırasıyla giderek öncelikle bahsi geçen Hurilere bakalım..
"HURÎ"
Tekil formuna Kur'an'da rastlanmayan bu sözcüğün, çoğul formda kullanıldığı 4 ayet vardır..
Ve Kur'an'da ilk geçtiği yerin Rahman Suresi'nin 72. ayeti olduğu söylenir..
Buyrun "Huri" kelimesinin çoğul formunda geçtiği o ayet:
Arapça: حُورٌ مَقْصُورَاتٌ فِي الْخِيَامِۚ
Türkçe Okunuşu: Hûrun maksûrâtun fî-lḣiyâm
Bu ayette geçen "Huri" anlamına gelen kelime, birinci kelime olan "Hûrun" kelimesi..
Ayetin anlamını vermeden önce Arapça grameri adına bu kelimeyi inceleyelim..
Kelimenin kökünde bulunan arapça (h-v-r) harfleri. [ "ح"(ha)--"و" (ve)--"ر" (ra) ] "havar" olup, "beyazlık" veya "sağlık" anlamındadır aslında..
Tekil olarak "havrâ" gözün beyazlığı anlamına gelir..
Bu "h-v-r" harfleri arapça grameri gereği ortadaki "v" harfi "u" sesi verir.
Ve "r" harfindeki harekeye göre "hurûn" veya "huriyn" olur..
Bu "ûn" veya "iyn" eki ile de beyazlık anlamı "iri gözlü" olarak da anlam kazanır..
Huri kelimesi Kur'an'da 4 yerde geçer demiştik..
Amacım gramer bilgisi ile sizleri sıkmak değil!
Sadece bu detaylar bilinmediği için "Huri" lere cinsiyet atfedilip "dişi" sıfatı yüklenmesinin yanlışlığını anlatabilmek..
Tüm bu detaylar içinde "DİŞİ" sıfatını bulan varsa çıksın, anlatsın...
Bir çok yazıda yazdım, yine yazayım..
Arapça grameri çok geniş bir dil!
Öyle ki; örnek verdiğimiz ayetin meâline baktığınızda: (!)
Elmalılı Hamdi Yazır'a göre meâli: "Çadırlar içerisinde gözlerini yalnız kocalarına çevirmiş hûriler vardır."
Ömer Çelik'e göre meâli:
"Onlar çadırlarda sadece eşleri için ayrılmış gözlerinin siyahı simsiyah, beyazı bembeyaz fevkalade güzel hûrilerdir!"
Diyanet Vakfı Mealine göre:
"Otağlar içinde sahiplerine tahsis edilmiş hûriler vardır."
Diyanet İşleri Mealine göre:
"Çadırlar içinde ceylan gözlüler vardır."
Ömer Nasuhi Bilmen'e göre meali:
"(Onlar) Çadırlarda ikamete müdavim hurilerdir."
Hadi çıkabilirseniz çıkın işin içinden!
Bu ayette "koca" veya "eş" veya "dişi" sıfatı yoktur!!
"Diyanet İşleri" ve "Diyanet Vakfı" dahî kendi içinde çelişmiştir!
(Bakın tekrar meâllere)
Sıkıcı olan verdiğimiz bu gramer bilgisi doğrultusunda; ayette geçtiği hali ile hurûn kelimesinin en doğru anlamı Diyanet İşleri meâlindedir diyebiliriz..
Yani:
"Çadırlar içinde ceylan gözlüler (HURÛN) vardır."
(Güzel gözlü= Mecâzen "ceylan gözlü")
Güzel gözlü olan sadece kadınlar mıdır?
Arapça gramerine nereden bakarsanız bakın "dişi-karı-koca-güzel kadın" ifadesi çıkmaz bu kelimeden!
Artık anlayalım!
"Huri"ler, cennete giden kadının ve erkeğin yakın çevresinde olan ve bir "cinsiyet atfedilmemiş" sadece gözlerinin güzelliğine vurgu yapılmış hizmetlilerdir!
Aksine, cinsiyet atfedilen hizmetliler erkektir!
Yani GILMANLAR...
Sözlük anlamı “çocuk, bıyığı yeni terlemiş genç, hizmetçi” olan gulâm kelimesinin çoğuludur.
Kur’ân-ı Kerim’in sadece bir âyetinde "gılman" tâbiri "gılmânün" ifadesi ile net bir şekilde geçmektedir!
“Etraflarında, sedeflerinde saklı inciler gibi tertemiz gılmanlar dolaşır.” (Tûr Sûresi- 52/24)
Yani "Gılmanlar" cennette hizmet edecek delikanlılardır.. (Cinsiyetleri nettir!)
Tüm bu ayrıntıları değerlendirir isek, "HURİ" lerin cinsiyeti belirtilmemişken "GILMAN"ların cinsiyeti belirtilmiştir..
Nasıl olacak şimdi??
Hadi tamam; Gılmanlar zaten erkek, Hurilerde dişi diyelim..
Ne bekliyoruz, ne anlıyoruz bu "hizmetli" sıfatlarından??
Maalesef!
Beklediğimiz üzere "NEFSÎ" veya "ŞEHEVÎ" duygularımıza hitap etmeyecekler..
Neden mi?
Onu da söyleyelim ayetlerle!
Kur'an'da Hurilerin dişilikleri ile ilgili değilde güzel gözlülüğüne vurgu yapılan(4) veya Gılmanların erkekliğine vurgu yapar nitelikte(1) ayet olmasına rağmen..!!
Kişiye kadın veya erkek ayrımı yapmaksızın, cennette nasıl birlikte olacakları 20 küsür ayette net ifade edilmiştir Rabbimiz tarafından!
Örneğin:
Zuhruf Sûresi'de;
"Ey âyetlerimize inanan ve müslüman olan kullarım!
Bugün size korku yoktur. Sizler üzülmeyeceksiniz de.
Siz ve eşleriniz sevinç ve mutluluk içinde cennete giriniz.” (68-69-70)
**"Siz ve eşleriniz"!!**
Sadece bu ayet de değil...
Ra‘d-13/23; Yâsîn 36/56; Mü’min 40/8; Zuhruf 43/70) ayetlerde aynı mihmaldedir..
Ayrıca cennet nimetlerinin kadın-erkek ayrımı olmaksızın Allah'ın (CC) rızasını kazanan tüm "Mü'min" sıfatlı kullara verileceğinin kanıtı olan diğer bir ayet:
"Allah mü'min erkeklerle mü'min kadınlara içlerinde ebedî kalacakları, zemininden ırmaklar akan cennetler, Adn bahçelerinde güzel meskenler vaad etti. Allah'ın rızası ise hepsinden daha üstündür.
İşte en büyük saadet budur." (Tevbe, 9/72)
O zaman kim, nasıl diyebilir haşâ: "Allah (CC) erkeklere ayrımcılık yapmıştır"?!
Rabbimiz belki bu tartışmalara gireceğimizi bildiğinden Kur’ân-ı Kerîm’de; cennet hayatının dünyadaki insanî duygular paralelinde kurulacağına ve aile mutluluğunun orada da süreceğine işaret ederek mü'min olan aile fertlerinin, cennette birlikte bulunacaklarını ve MÜ'MİN EŞLERİN de cennette beraber olacakları özellikle vurgulamıştır!
Peki, ez cümlede bir soru da biz soralım:
Bu cennet hayatındaki Huri hayallerinin şartı dikkatimizi çekti mi?
Mü'min kul olmak!
O zaman diyebilirz ki; biz önce "mü'min ve mü'mine" olalım da sonrasına Allah (CC) Kerîm ve kefildir!
Ahir zamanına denk geldiğimiz bu dünya hayatında her şeyimiz tammış gibi..(!)
Cenneti garantilemişiz gibi..(!)
Cennetteki "Hurileri" veya "Nurileri" tartışıyoruz!
Çok abes ile iştigal bir durum değil mi?
Ama haklısınız sosyal medyada çok dönüyor bu tür paylaşımlar..
Erkeklerde fıtratları gereği nefislerine hoş gelen bu konuyu alıp, çekip uzatıyorlar maalesef...
Ve biz kadınlarda yine "fıtrat gereği" kıskançlık ve sinir krizleri geçirebiliyoruz:)
Gerçekler ortada..
Ayrıca cenneti kazanma noktasında bir gerçek, bir şart daha var ki; eşlerin birbiri üzerindeki hakları!
Eşlerini bu "Huriler, Nuriler" ifadeleri ile kırmak, üzmek hak mıdır?
HAKTIR!
EŞ ADINA GİRİLMİŞ KUL HAKKIDIR!
Bu konuda "CÜBBE"si ile anılan, meşhur bir hoca(!) efendi var bilirsiniz..
Onun, traji komik cümleleri ile bitirelim..
Cemaatinnden bir zat, alaycı bir tavırla soruyor "Hurilerin" sayısını abartan, "CÜBBE"sini çıkarmayan hocaya:
- Hocam; cennetteki hurileri anlatıyorsunuzda, kadınlar bunu duyunca sinirleniyorlar, nasıl edelim..
Hoca cevap veriyor:
- Sakın haa!
Kadınlar şimdilik duymasın bunuu!
Ahirette zaten bu sinir ve kıskançlık damarları alınacak onların..
Alınmasaydı o damarları, cennette de başımıza bela olurlardı!!
(ARKADAN HAA HAA HAA SESLERİ İLE GÜLÜŞMELER!!)
Bulabilirsiniz videoyu, izleyin..
Kadınlara bakış açısının vehâmeti görün...
Velhasıl dostlar, bu örnekte de görebileceğimiz üzere;
Cennet ucuz değil..
Cehennem de lüzumsuz değil..
Rabbim bizi hakkıyla MÜ'MİN ve MÜ'MİNE eylesin..
Cennetini kazanan kullar olabilmeyi lutfetsin...
VESSELÂM...
DİP NOT: 4 eş mevzusu da haftaya kalsın inşallah:)