Siyaset sahnesi, iddialı cümlelerle, kocaman sözlerle dolup taşmaya başladı. Kimisi "konforlu hayatımı bıraktım, siyasete döndüm" diyerek millete yeni bir hikâye anlatma peşinde, kimisi ise geçmişte söylediklerini unutarak yeni bir sayfa açmanın rahatlığını yaşıyor. Ancak, bu cümlelerin altı gerçekten dolu mu, yoksa sadece bir edebiyat mı?
Hiç unutmam, Sinan Oğan’ın ikinci turda kimi destekleyeceği tartışılırken biz genel merkezde toplandık. Karar netleşmeden önce, Oğan’a gidip istişare edeceğimiz, verdiği sözleri hatırlatacağımız konuşuldu. O süreçte, siyasete bulaşmamış (!), ancak saygınlığıyla tanınan bir ağabey de bizimleydi. Genel merkeze geldiğinde söyledikleri hâlâ aklımda:
"Cumhur İttifakı’nı desteklesin, pazarlıkla bakanlık alalım. Zaten derin devlet Tayyip Bey’le anlaştı, o kazanacak. Kazanacak tarafta olalım." yani Erdoğan'ı destekleme konusunda ısrarcı oldu. Gerçi şimdi Zafer partili oldu fikri değişmiş demek ki :) (yada Zafer partisi MHP nin yerini alacağız derken Cumhur ittifakında ki yerini kast etmiş bilemiyorum.)
Bu sözler herkesi şaşırtmıştı. Mehmet Taşkıran’ın, “Biz defalarca derin devlet denilen yapının planlarını bozduk, bunu siz de biliyorsunuz” çıkışı karşısında bu ağabey, “Evet, bozdunuz,” demişti. “Yine bozarız,” dediğimizde ise sessiz kalmıştı. Ama süreç içinde gördük ki, Sinan Oğan siyasi intiharı seçti ve Cumhur İttifakı’na yöneldi. O gün kendisine Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “eleman” ifadesiyle hitap ettiğini duyduğumuzda şaşırmadık. Bu konuşmalar öyle devlet sırrı değil Turan Hareketi partisi genel başkanı Varol Esen ve Genel başkan vekili Mehmet Taşkıran şahittir.
Bugün bu ağabeyin Zafer Partisi’ne “seferberlik göreviyle” katıldığını ve geçmişte yaptığı siyasi yolculukları unutturarak yeni bir hikâye yazmaya çalıştığını görüyoruz. Bir gün MHP, bir gün İYİ Parti, sonra Türkiye İttifakı, şimdi Zafer Partisi... Ama her defasında “konforu bırakıp” siyasete döndüğünü iddia ediyor. Belki yine cumhur ittifakıyla bir pazarlık imkânı doğarsa farklı düşünebilir, bilmiyorum.
Bakın, kim nerede siyaset yapıyor, kime destek veriyor, bu beni pek ilgilendirmez. Ancak milletin aklıyla dalga geçildiğinde, bu beni rahatsız eder. Kendi yazdığı hikâyeye inanması, başkalarının da bu hikâyeyi yutmasını beklemesi trajikomik bir durumdur.
Benim talebim, amaç güç devşirmek, bir yerde bir makam kapmaksa, Türk milliyetçileri ve Atatürkçüleri kendilerine basamak yapmaktan vazgeçsin, gitsin Ak partide, MHP de hatta BBP de siyaset yapsınlar. Biz Türkler saf ve duygusal milletiz gülen yüze tatlı söze çabuk kanarız. Artık bizi kandırmaktan vazgeçsinler.