Bunun içinde kendi içinde oluşabilecek karışıklığın mükafatını kendi sınırlarının çok uzağında Paramiliter güçleriyle yapıp; rakiplerine karşı paramiter güçlerini silahlı güç olarak kullanıp; tehdit olarak pazarlıyor ve  pazarlık konusunda kullanıyor.

İran'ın;
Yıllardır milli stratejisi bu olduğundan, halkına harcayacağı paraları bunlara harcayıp halkını ekonomik açıdan zor duruma sokması ve halkından tepkiler alması, ambargolara maruz kalıp, ekonomik ve en gerekli ihtiyaçlarda bile sıkıntılara girmesi öncelik sıralamasında arkalarda kalıyor.

Bunu yaparkende, her diktatör, baskıcı rejim için, kendi iç sorunlarının gündemden uzaklaşması için, halkını kendi etrafında birleştirmek amaçlı düşman icat etmek zorunda!

Bunu yaparken de daha sağlam olsun diye de; oluşturduğu düşmanlığı dini, mezhebi nedenlere de harmanlamak zorunda hissediyor.
Bunu yıllarca danışıklı olsa da ABD ve İsrail’e, paramiliter güçler ve medyasıyla diğer devletlere;
Şimdilerde ise;
Azerbaycan ve Türkiye’ye havlaması da bu yüzden!

Lübnan’da Hizbullah’ın çok zayıflaması;
İran’ın, paramiter güçlerle yaptığı  savunma hattının sınırlarını Suriye’ye kadar çekti. 
Yıllardır uyguladığı parçalanmama gereği oluşturduğu stratejisi gereği; savunmasının sınırların içine yansıması tehlikesine karşı bunu büyük bir tehdit olarak algılıyor.

Bu sebeplerden dolayı da;
savunma hattını daha geriye hatta hatta kendi sınırları içine çekmemek için, Suriye’de tutma mecburiyeti olduğundan Suriye’den son ana kadar vazgeçmez.

Gelelim ABD’ye;
Türkiye’nin güçlenmesini engellemek, bölgeyi kontrol etmek amaçlı; gerekse Tek İsrail’in yetemediği İsrail'e yardımcı olması amaçlı, ikinci İsrail gerekiyor.
Bunun için de;
Yıllarca PKK’yı beklemiş; ismini değiştirerek yeni ismiyle PKK’yı, PYD yapmış, militanları yetiştirmiş, yüz binlerce tir silah vermiş, bunu yaparken de milyarlarca dolar ve yıllar harcamış ABD, bezleme militanlarından vazgeçmez.

İsrail;
Şu dipnotu düşelim, İsrail'in nüfusu bu bölgeye hakim olamayacak kadar az.
Bu yuzden de nüfus sayısı fazla kan kokusuna bulaştırılmış az bir kemiğe kuyruk sallayacak satılık köpeklere ihtiyacı var.

Bu yüzden de;
Evanjelizm, Ortodoks Yahudiliğin dini temellerine de dayandırdığı küçülmemek için büyümek gerekir stratejisiyle; bu stratejiye hizmet eden PKK-PYD’den vazgeçmez.

Türkiye;
Yazılarımı takip edenler bilir;
Hamas'ın İsrail’e sözde saldırısının olduğundan beri, amaç Türkiye’nin güneyinde teröristan devleti kurulmak isteniyor, esas amaç bu diye yazıyorum.

Gene yazmış olayım!

Türkiye bu oyunu ta baştan okuyup önlemlerini çok önceden aldı.
Aynı şeyleri yazıp kelime kalabalıklığı yapmayıp; Suriye’deki gelişmeler hepimizin malumu deyip;

Bundan sonra ne olacak kısmına geçeyim.

ABD Başkanı seçilen Trump göreve başladığından; şu anki vekalet eden başkan Biden, geleceğe yönelik önemli stratejik kararlar alıp uygulamaya geçmek istemediğinden esas alınacak kararları ve uygulamaları Trump'a bırakıyor.

Bence, ABD’de, özellikle de İran için Trump döneminde uygulanacak planlar ve İran'ın boynunu planlı. sistematik yavaş yavaş yavaş boynunu sıkacak kısa ip, Trump’ın masasına konmak için hazır!
O yüzden de;
Esas gelişmeleri Trump'ın göreve başlamasından sonra göreceğiz.

Burada bir saptama yapmak istiyorum:

Artık, İran'ı çok daha zor günler bekliyor diye düşünüyor;
Ayrıca da;
Suriye’yi bir bütün devlet olarak tekrardan oluşturmayı çok zor olduğunu; kendi içinde parçalı yapılar kurulacağı öngörümü de ekliyorum.

ABD, Suriye içerisinde Türkiye uzak ta olsa PYD’ye Özerk bir toprak parçası oluşturmak için elinden geleni yapacaktır.

Son söz:
Son katıldığım tv konuşmasında da soyledim:
Ortadoğu’daki, Türkiye ve Türklerinde olduğu bu savaş bir iki senelik bir savaş değil; en az kendi büyüklüğünde savaşlar doğurma potansiyeli olan bir savaş.

Ben gene de;
2024 yılında bir çoğumuzun 2025 için barış dilediği gibi; 2025’in ilk gününde de 2025’te Dünya’ya barış getirmesi dileğimi sunarak;

Sağlık, huzur dileklerimi de ekleyip, saygılarımı da sunup yazıma son vereyim!

Hasan BARIN Alioğlu 
Tarihçi, gazeteci, yazar!