Vedat Kan

Tarih: 18.03.2025 10:01

Sahi, 18 Mart bize neyi hatırlatıyordu ki?

Facebook Twitter Linked-in

Sahi, 18 Mart bize neyi hatırlatıyordu ki?

Sadece 1. Dünya Savaşının değişik zaman ve öylesine her hangi bir yerde yaşanmış alelade bir deniz savaşını ifade eden cephesini mi, yoksa o cephede yaşanılan ve tüm dünyaya verilen mesajın içeriğini mi?

Biz o cephede kaç devlet veya ortalama olarak kaç kişiye karşı; vatanımız için siper olmuştuk ki?

Veya 

Başka bir ifadeyle; o savaşta, bizi daha doğrusu iki kuşak öncesi dedelerimizi, havada çarpışan mermilerin arasında ayakta tutan ne idi?

18 Mart bizlere neyi anlatıyordu, ne hatırlatıyordu ki? 

O gün yaşanan atmosferi bugün yaşamamamızı engelleyen ne vardı?

O gün ve daha öncesi günlerde, tarih yazanlar olduğumuz halde; bugün, tarihe not dahi düşmemizi engelleyen ne vardı? 

Hem de, görünürde; kan aynı kan, toprak aynı toprak olmasına rağmen…

O gün Yemen’den gelen, Suriye’den gelen, Filistin’den gelen ve Çanakkale’de şehit düşenlerin torunlarına bugün bizim el atamamızın, görmezden gelmemizin veya haykırışlarına kulaklarımızı kapatarak, başımızla onay vermemizin izahı ne/niçin/nasıl olabilirdi ki?

Maalesef,

Gelinen noktada; Çanakkale inancı, Çanakkale vurgusu özelliğini tamamen yitirmiştir.

Daha dün dünya devletlerine karşı elimizde olmayan imkânlarla karşı koyan ve tarih yazan biz, bugün savunma sanayimizle bahse konu dünyaya yine bir şekilde ders verirken, bize şehit olmak için gelenlerin torunlarına karşılık yaşanılan bu insanlık dramlarına karşı sessizliğimizin sebebi ne olabilir ki?

Gözümüzün önünde katledilen ve canhıraş feryatları kulaklarımızdan gitmeyen çocukların, tecavüze uğrarken arkamızı döndüğümüz ve oralıklı olmadığımız kadınların yüzüne mahkeme-i Kübra da, bir beklenilen olarak nasıl bakmayı düşünüyorsunuz ki? 

Bugün, eğer ki; İslam topraklarında kan gövdeyi götürürken, sözde müslüman olan bireylerimizin yüreklerinde bir şeylerin hesabına düşülmüşse, bilhassa şu Ramazan ayında kan dökülen yerlerde açlıktan ölenler düşünülmeden, yeme ve içme gibi lezzetlerde israf ile had aşılmışsa, kan dökülen yerlerde zalime karşı akıtılamayan kan, bir ekmek kuyruğunda akıtılmışsa, bombalanan yerlerde hissedilemeyen öfke, bir trafik akışında birbirimize karşı gösterilmişse Çanakkale anlamını yitirmiştir.

Geçmiş olsun…

Dün Çanakkale’yi geçemeyenlerin, bugün neleri geçtiğinin hesabını bir yapabilsek; gerisi zaten kolay!      

Bu arada; sahi, 18 Mart bize neyi hatırlatıyordu ki? 


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —