Daha birkaç gün öncesinde geçen hafta, Çanakkale’den bahsetmiştik.
Çanakkale ruhundan ve o ruhun halkımızın arasında nasıl bir şekilde heba edildiğinden dem vurmuştuk.
Heyhat!
Bu nasıl bir başlangıçtır ki, son birkaç günde yaşanılan ve halkımızı sıkıntıya koyan yeni bir durum daha ortaya çıkarılmak istenmektedir.
Görüyoruz ki; henüz daha yeni yeni uzun bir süredir sürüncemede kalan ve rayına oturtulmaya başlanılan, başta ekonomimiz olmak üzere birçok olumlu adımın sekteye uğratılması hedefe alınmış olsun.
Rayına girmeye çalışan bütün bu katarın tüm yükünü, vagonlarını yeniden rayından çıkararak, başta ülke içerisinde, sonrasında da ülke dışında kazanılmış olunan, yarınlarımızın teminatı olacak bütün birikimlerimizi bir anda yıkma amacı taşısın…
Ve
Bu adımı da, ülkenin en büyük muhalefet partisi konumunda olan bir siyasi parti organize etsin.
Hem de kurucusu bu ülkenin gözbebeği olan Atatürk’ün adını ve partisini ortaya atarak…
Ve ne yazıktır ki bu adımları da, bu kadim partinin mevcut genel başkanı olan ve o kadim partinin kurucusu, Atatürk’ün temsilcisi konumunda olan zatın; bahse konu belediye başkanının eşi tarafından tüm kamu önünde emir alarak yapmış olsun…
Eyvah ki ne eyvah…
Türk siyaset tarihinin geldiği bu nokta kimin canını acıtmaz ki?
Hani siz demokrasinin ve cumhuriyetin savunucusu, bu ülkede yaşayan kadim halkların temsilcisi idiniz?
Siz bu görevi tüm kamunun önünde bacak bacak üstüne atmış birisinden emir alarak mı yerine getiriyorsunuz?
Hem de kendi çocuklarımız emniyet güçlerini büyük bir öfke kusarak, hedef göstererek ve isyana teşvik ederek?
Siz haklılığınızı bu şekilde mi savunuyorsunuz?
Yazık edilmiş, adınızın geçtiği Çanakkale’ye ve dahi o zihniyete…
Bir de siz bu ülkeyi yönetmek için elinizi taşın altına koyduğunuzu ifade ediyorsunuz?
İnanın hiç ama hiç samimi değilsiniz!
Gazeteci &Yazar
Hakan Dikmen