Her milletin kendi geleceği ve varlığını koruma hedefi vardır. Yahudilerin “Arz-ı Mev’ud” (Vaat Edilmiş Topraklar) olarak adlandırdıkları geniş coğrafya üzerindeki hak iddiaları, tarih boyunca güçlü bir motivasyon kaynağı olmuştur. Ancak bu iddialar, sadece teolojik bir temelden ibaret değil, aynı zamanda büyük bir stratejik amaç taşımaktadır. Aynı topraklar üzerinde Türklerin köklü bir geçmişe sahip olduğu gerçeği göz ardı edilemez. Bu nedenle Türk milletinin de bu coğrafyaya olan tarihsel ve kültürel bağlarını güçlendirmek, Türk gençlerinin kendi tarihine ve topraklarına sahip çıkarak büyümelerini sağlamak, bugün her zamankinden daha önemli hale gelmiştir.
*Türk Çocuklarının Kızıl Elma Yolculuğu*
Türk tarihine bakıldığında, “Kızıl Elma” idealinin, Türk milletinin daima ulaşmak istediği bir hedefi simgelediğini görürüz. Kızıl Elma, bir toprak parçasından çok daha fazlasıdır; Türk milletinin geleceği, büyüme ve genişleme hedefidir. Bu bağlamda Arz-ı Mev’ud olarak tanımlanan toprakların, Türk milletinin tarihsel ve kültürel varlığını taşıdığı gerçeği, genç nesillerin bu düşünceyle yetişmesini zorunlu kılmaktadır.
Türk çocukları, sadece kendi ülkeleri sınırlarını değil, atalarının iz bıraktığı her karış toprağı bilerek ve bu topraklara sahip çıkarak büyümelidirler. Bugün Yahudilerin Arz-ı Mev’ud’a olan inancı ne kadar güçlü ise, Türk gençliğinin de bu toprakların aslında kadim Türk yurdu olduğuna inanarak yetişmesi sağlanmalıdır.
*Hazreti İbrahim ve Türk Bağlantısı*
Yahudilerin “Arz-ı Mev’ud” iddiaları tarihsel bir bağlamda sorgulanabilir. Hazreti İbrahim, M.Ö. 2000’li yıllarda Anadolu topraklarında, özellikle Urfa ve Harran bölgelerinde yaşamıştır. İslam kaynaklarına göre, *Hazreti İbrahim’in eşi Kantura, Türklerin atası Oğuz Kağan’ın kızı olarak bilinir. * İnançlarımıza göre kabir suallerinedan kimin milletindensin? sorusuna neden Hazreti İbrahim’in Milletindenim diye cevap veriyoruz işte o soruda burada hayat buluyor.
Bu durum, Hazreti İbrahim’in soyundan gelen bazı nesillerin Türklerle bağlantılı olduğu iddiasını güçlendirmektedir. Dolayısıyla, *Hazreti İbrahim’in Anadolu topraklarındaki varlığı ve Kantura ile olan evliliği, Türklerin bu topraklara sahipliğinin ispatı niteliğindedir.*
*Kur’an Işığında Üstünlük Kavramı*
*Yahudilerin üstün ırk olduklarına dair inançları, Tevrat’ın orijinal hali yerine sonradan eklenen değişikliklerden kaynaklanmaktadır*. Oysa Kur’an-ı Kerim, insanları üstün kılan tek şeyin ırk ya da millet değil, takvâ yani Allah’a olan yakınlık olduğunu vurgular. Hucurât Suresi’nde geçen şu ayet, bu gerçeği net bir şekilde ortaya koyar:
“Ey insanlar! Şüphesiz biz sizi bir erkekle bir dişiden yarattık ve birbirinizi tanımanız için sizi milletlere ve kabilelere ayırdık. Allah katında en üstün olanınız, takvâ bakımından en ileri olanınızdır.”
(Hucurât Suresi, 49:13)
Bu ayet, insanları ayıran tek şeyin ırk ya da soy olmadığını, üstünlüğün sadece Allah’a olan bağlılıkta yattığını açıkça ifade etmektedir. Yahudilerin üstün bir ırk olduklarına dair inançları, dini ve tarihsel bir yanılgıdır. Türk gençleri, bu bilinçle hareket etmeli ve kendi milletlerinin tarihi ve dini mirasına sahip çıkarak yetişmelidirler.
*Vaat Edilen Topraklar: Türk Yurdunun Bir Parçası*
Arz-ı Mev’ud olarak tanımlanan Fırat ve Nil Nehirleri arasındaki bölge, tarihte pek çok medeniyete ev sahipliği yapmış bir coğrafyadır. Ancak bu toprakların Yahudiler tarafından tek başına sahiplenilmesi, tarihsel gerçeklerle örtüşmez. Türklerin bu topraklardaki varlığı, Sakalar, İskitler ve daha sonraki dönemlerde Selçuklular ile sağlam bir şekilde kök salmıştır. Bugün bu topraklarda hâlâ 100 binlerce Türk yaşamaktadır. Bu da, Türk milletinin Arz-ı Mev’ud üzerinde derin hakları olduğunu göstermektedir.
Türk gençleri, Yahudilerin bu topraklar üzerindeki hak iddialarına karşı kendi tarihlerini bilerek ve bu toprakların Türk yurdu olduğunu savunarak büyümelidirler. Türk çocukları, Kızıl Elma’nın peşinden giden bir nesil olarak, sadece bugünün değil, geçmişin ve geleceğin sorumluluğunu da taşıyarak yetişmelidirler.
*Sonsöz: Kızıl Elma’nın İzinde Bir Nesil*
Türk gençliği, Kızıl Elma ülküsünü yaşatan bir nesil olarak yetişmelidir. Yahudilerin Arz-ı Mev’ud’a olan inançları gibi, Türk gençleri de bu toprakların kadim Türk yurdu olduğuna inanarak büyümelidir. Türklerin bu coğrafyadaki tarihsel varlığı, Yahudilerin iddialarını çürüten en güçlü kanıttır. Arz-ı Mev’ud, Yahudilerin tekelinde değil, Türk milletinin de hak sahibi olduğu bir coğrafyadır. Türk çocukları, bu bilinçle yetişmeli ve gelecekte bu topraklara sahip çıkacak bir nesil olmalıdır.
*Necat KACAN*
Eğitimci Araştırmacı Yazar