Türkiye’nin son yıllarda yaşadığı siyasi ve toplumsal kırılmalar, milletimizin birliği ve devletimizin bekası açısından hayati bir noktaya ulaştı. Oslo görüşmeleri ve Dolmabahçe mutabakatıyla açılan sürecin, bugün "yeni anayasa" adı altında eyalet sistemine geçişin önünü açmak için bir zemin hazırladığı açıkça görülüyor. Bu girişimler, Türk milletinin bin yıllık devlet geleneğini yok saymakla kalmıyor; aynı zamanda Atatürk’ün bize emanet ettiği Türkiye Cumhuriyeti’ni bölme çabalarının açık bir uzantısı olarak karşımıza çıkıyor.
Eyalet sistemi, bir milleti coğrafi ve siyasi olarak bölmeyi amaçlayan, dış güçlerin desteğiyle kotarılan bir projedir. Bu sistemle, güçlü bir merkezi otorite yerine parçalı bir yönetim modeli dayatılmakta; her bölgenin ayrı bir yönetim biçimiyle kontrol edilmesi hedeflenmektedir. Bunun sonu, Türkiye’nin bir mozaik gibi dağılmasına ve küresel güçlerin güdümüne açık hale gelmesine çıkar. Türk milletini bu noktaya getirmek isteyenler, "demokratikleşme" ve "özgürlük" kisvesi altında milli birliğimizi parçalamayı hedefliyor. Ancak tarih, Türk milletinin böyle oyunlara asla boyun eğmeyeceğini defalarca göstermiştir.
Atatürk, Türk gençliğine hitabında bu günleri işaret ederek, "Birinci vazifen, Türk istiklâl ve cumhuriyetini ilelebet muhafaza ve müdafaa etmektir," demiştir. Bu, sadece bir söz değildir; bir davettir, bir mücadele çağrısıdır. Bugün, Türk gençliği olarak üzerimize düşen görev, bu ülkenin bölünmesine karşı durmak ve cumhuriyetin temel değerlerine sahip çıkmaktır.
Unutmayalım, 100 yıl önce emperyalizmin işgaline direnen bu millet, bugün aynı güçlerin masa başında yazdığı senaryolara teslim olmayacaktır. Türkiye’nin eyaletlere bölünmesi, yalnızca bir yönetim değişikliği değildir; bu, milletimizi birbirine düşürmenin, kardeşi kardeşe kırdırmanın ilk adımıdır.
Türk gençliği, görev seni bekliyor.
Bu milletin geleceği senin elinde. Sadece sokakta değil; kaleminde, fikrinde, eğiliminde, tercihlerinde bu sorumluluğu taşımalısın. "Demokrasi" adı altında sunulan ihanet projelerine karşı uyanık olmalı ve bu ülkeyi, atalarımızın kanıyla aldığı toprakları, çocuklarımızın onurla yaşayacağı bir vatan olarak korumalısın.
Türk milleti, tarihi boyunca hiçbir tehdit karşısında geri adım atmamış bir millettir. Bugün de o cesareti göstermeli, milli birlik ve beraberliğimize kastedenlere karşı tek vücut olmalıyız. Çünkü bu topraklar üzerinde oynanan oyunlar ne kadar büyük olursa olsun, bu milletin iradesi, feraseti ve mücadelesi o oyunları bozmaya yeterlidir.
Eyalet sistemine geçişe ve milletin birliğine kasteden her adıma karşı, birlikte ve güçlü durarak bu hain planları bertaraf edeceğiz. Çünkü bu vatan, yalnızca bizim değil; gelecek nesillerin emanetidir. Atatürk’ün bize işaret ettiği o çağ işte bu çağdır, Türk istiklâl ve cumhuriyetini ilelebet muhafaza ve müdafaa etmek boynumuzun borcudur.
Kadir Uğur Yılmaz