9724,50%-0,42
35,19% 0,30
36,73% 0,92
2968,28% 1,32
4806,92% 0,71
‘Gerçek Vaat-2’nin ayrıntılarını anlatan Muhammed Taheri, 40 yıl ambargo altında olmasına rağmen İran’ın füzeleri geliştirmeyi başardığını söyledi
İran’ın yâri resmi ajansı olan Tasnim Haber Ajansı’nın Savunma ve Güvenlik Uzmanı Muhammed Taheri Aydınlık ve Ulusal Kanal’a konuştu. İran’ın İsrail’e füze yağdırdığı Gerçek Vaat-2 operasyonunun amacını ve özelliğini aktaran Taheri İran’ın Füze teknolojisinin 40 yıl ambargo altında olmasına rağmen hızlıca geliştirildiğini belirtti.
Batıdan hiçbir destek gelmeden teknoloji konusunda kendi adımlarını attıklarını belirten Taheri, “Sadece bazı doğu ülkelerinden sınırlı yardımlar gelmişti geçmişte. Mesela Kore Demokratik Halk Cumhuriyeti gibi. Devamını, İran'ın bilim insanları yaptı ve geliştirdi. Özellikle İranlı Şehit General Tahrani Mukaddem bu konuda önemli bir rol oynadı.” ifadelerini kullandı.
Son dönemdeki üretimlerin de Mukaddem’in devamı olduğunu vurgulayan Taheri, “Bu teknolojik imkanlar da bizim caydırıcı gücümüzü gösteriyor. Biz ABD ve Batı’nın en güçlü ambargoları altında bunu yaptık. Ayrıca, hipersonik füze dünyada sadece 5 ülkede var. Bunlardan biri İran'dır. Bu çalışmalar bizi siyasi politik, askeri ve teknolojik alanda başka bir seviyeye taşıdı.” değerlendirmesinde bulundu.
Taheri, İran’ın 6 ay önce yaptığı Gerçek Vaat-1 operasyonu ile ikincisi arasında 4 farklılık bulunduğunu belirtti. İlk olarak İran’ın Gerçek Vaat-2’de beklenmedik bir saldırı yaptığını belirten İranlı uzman, “İlk operasyonda İsrailliler saldırının geleceğini bildikleri için müttefikleriyle birlikte hazırlık yapmış ve hava savunma sistemlerini ona göre aktif hale getirmişlerdi. Ancak bu kez İran tarafı beklenmedik bir saldırı düzenledi.” ifadelerini kullandı.
İkinci farklılığın da İran’ın bu operasyonda kullandığı taktik olduğunu vurguladı.
Gerçek Vaat-1’de İran’ın SİHA ve seyir füzelerini kullanarak İsrail hava savunma sisteminin dikkatini dağıttıktan sonra balistik füzeleri ateşlediğini belirten Taheri, “Gerçek Vaat-2’de ise öncekinden farklı olarak beklenmedik bir saldırı olduğu için doğrudan balistik füzeler ateşlendi.” dedi.
İranlı savunma ve güvenlik uzmanı önemli bir diğer konunun da İran Gerçek Vaat-2’de ilk kez Fettah hipersonik füzesi gibi gelişmiş füzelerin kullanıldığını söyledi.
Taheri, “Radara yakalanmayan bu füzeler ile İsrail’in hava savunma sistemleri ilk etapta hedef alındı. Ardından operasyona müsait olan ve hava savunma sistemleri aktif olmayan noktalara ikinci dalga füze saldırısı düzenlendi.” ifadelerini kullandı.
İranlı uzman Taheri, Gerçek Vaat-2 operasyonunda öncelikli hedeflerin İsrail hava üsleri olduğunu belirtti. Taheri, “Bu üsler, İsrail açısından stratejik öneme sahip olan ve düzenlediği saldırılarda yoğunlukla kullandığı hava gücü bu üslerden hareket ediyordu.” dedi.
İsrail’in, İran’a bir karşılık vermeye kalkarsa bu üslerdeki hava gücünü kullanacağını vurgulayan İranlı uzman, Nevatim ve Hatzerim üslerinin bu nedenle İran tarafından hedef alındığını belirtti. Taheri, İran’ın bu üslere yönelik saldırısındaki asıl hedefin İran’a bir karşılık vermeye kalktığında İsrail’in istediği düzeyde hava gücünü kullanamamasını sağlamak olduğunu vurguladı.
Bu operasyonda 4 model füze kullanıldığını belirten İranlı savunma ve güvenlik uzmanı, 2’si sıvı ve 2’si katı yakıtlı çalışan/ateşlenen füzeler olduğunu söyledi. Taheri, 2 bin km’lik menzile sahip Kadir füzesi ile bin 700 km’lik menzile sahip Emad füzesinin sıvı yakıtla ateşlendiğini ve İsrail’in hava savunma sistemleri karşısında manevra yeteneğine sahip olduğunu ve bu nedenle hava savunma sistemlerinden kurtulabildiklerini belirtti.
Ayrıca İran’ın iki gelişmiş füzesi olan Fettah ve Hayber Şeken füzelerinin de bu operasyonda kullanıldığını hatırlatan Taheri, “Fettah bir hipersonik füze olduğu için ses hızından 13 kat hızlı ilerliyor ve havada manevra yapabiliyor. Bu yüzden Fettah hava savunma sistemlerinin başa çıkabileceği bir füze türü değil.” ifadelerini kullandı.
Hayber Şeken füzesinin de kendisine has savaş başlığı saysinde hem hızlı ilerleyebildiğini hem de hızlı manevra yapabildiğini söyleyen Taheri, “Bu zamana kadar yapılan tatbikatlarda Hayber Şeken füzesinin de hava savunma sistemlerini atlatabildiği görülmüştü.” dedi.
Taheri, büyük bir olasılıkla İsrail’in İran’a caydırıcılıkta denge oluşturmak için bir karşılık vereceğini belirtti.
“Elbette geçmişte daha önce İsrail’in askeri alanda karşı karşıya gelmek yerine daha çok sabotaj, suikast ve terör eylemleriyle karşılık verdiğini gördük.” diyen İranlı uzman “Bilerek askeri alanda karşı karşıya doğrudan gelmekten çekiniyorlar. Bugüne kadar bu hep böyle oldu. İsrail yöneticileri bu konuda politikalarını değiştirip bir yol izlemek isterse İran’a farklı bir karşılık verebilirler.” değerlendirmesinde bulundu.
Ancak İranlı yetkililerin de açıkladığı gibi İsrail’in İran’a bir misilleme yapar ise şüphesiz İran’dan daha sert bir karşılık göreceğini hatırlatan Taheri, “İran’ın füze kapasitesi ve füze programı elde ettiği füze teknolojisi söz konusu operasyonda kullanılan füzelerden daha ileri düzeydedir. İsrail’in yeni saldırısına İran’ın vereceği karşılıkta en önemli unsur İran’ın kaç adet füze kullanacağı olacaktır.” yorumunu yaptı.
Tasnim haber ajansının çarşamba günkü haberinde, Devrim Muhafızları'nın (DMO) işgalci İsrail’e yönelik saldırıları yoğunlaştırmak için gereken yeni teknolojiler ve teçhizat üzerindeki çalışmaları tamamlamak amacıyla İsrail'in bölgedeki suç faaliyetlerine karşı çok beklenen yanıtını birkaç hafta ertelediği belirtildi.
Tasnim'in bilgi sahibi kaynaklardan aktardığına göre, yeni teknoloji ve teçhizat İsrail'le herhangi bir çatışmada DMO'ya üstünlük sağlayacak.
DMO'nun bu teknolojileri salı günü geç saatlerde İsrail'in başkenti Tel Aviv ve işgal altındaki Filistin'in diğer bölgelerindeki hedeflere yönelik füze saldırısı operasyonunda kısmen kullandığı belirtildi.
Haberde, yeni teknolojilerin, füzelerin yüzde 90'ından fazlasının hedeflerini vurduğu DMO operasyonunun başarısının ardındaki ana neden olduğu belirtildi.
Ancak kaynaklar, Devrim Muhafızları'nın bu teknolojileri henüz büyük ölçekte kullanmadığını belirterek, böyle bir senaryonun İsrail’i hazırlıksız yakalayacağını da sözlerine ekledi.
Söz konusu kaynaklar DMO’nun son birkaç hafta içinde hassas istihbarat topladığını ve İsrail'e karşı herhangi bir saldırıda daha etkili olabilecek şekilde füze sistemlerini ve diğer ekipmanlarını güncellediğini söylediler. İranlı yetkililer, İsrail rejiminin hava savunma sistemlerinin Devrim Muhafızları tarafından ateşlenen füzelerin büyük bir kısmını önlediğine dair basında çıkan haberleri ve İsrail tarafından yapılan açıklamaları reddetti. Devrim Muhafızları'nın operasyonu, İsrail'in İran'daki sabotaj faaliyetlerine ve son aylarda Filistin ve Lübnan'a yönelik saldırılarına yanıt olarak geldi.
Baykar Yönetim Kurulu Başkanı Selçuk Bayraktar, İran’ın İsrail’e düzenlediği hava operasyonunu yorumladı. Ülke TV’de konuk olduğu programda Bayraktar, İran’ın yaptığı füze saldırılarında İsrail hava savunma sisteminin tam anlamıyla bu saldırıyı angaje edemediğini söyledi.
Bayraktar, “Hava savunma silahlarının, böylesine yüksek hızda giden, sürü halinde salvolar şeklinde gelen bir taarruza karşı koyabilmesi pek mümkün değil. Bin 500 km’lik füzelerden bahsediyoruz, dünyada herhangi bir hava savunma silahının kolay kolay baş edebilmesi mümkün değil. Her bir füzeye birkaç silahla müdahale etmeniz gerekiyor. Hele ki bu İran füzelerinin manevra kabiliyetinin var olduğu söyleniyor, neredeyse imkansıza yakın oluyor angaje etmek. Dolayısıyla teknik anlamda (saldırının) başarılı olduğunu düşünüyorum.” ifadelerini kullandı.