Bugün, 3 Aralık 2024 Salı
  • BIST 100

    9863,27%1,88
  • DOLAR

    34,75% 0,10
  • EURO

    36,55% 0,19
  • GRAM ALTIN

    2949,42% 0,21
  • Ç. ALTIN

    4823,13% 0,42

Hizbullah'ın ekosistemini yok etmek

Lübnan demografi mühendisliğiyle değişiyor

DÜNYA 11.11.2024 09:11:00 0
 Hizbullah

Demografik yapının siyasi olduğu Lübnan'da 1,2 milyondan fazla insanın yer değiştirmesi, etkileri uzun sürmeyecek bir olaydır. Daha önceki deneyimler, İsrail’in 1970'li yılların başlarında saldırılarına başlamasından bu yana devam eden yerinden edilme ve göç dalgalarının Lübnan'ın istikrarsızlaşmasına ve ardından iç savaşın patlak vermesine katkıda bulunduğunu ve bunun sonuçlarının iç savaşın sona ermesinden sonra yeniden inşa projesini engellediğine işaret ediyor.

İsrail'in geçtiğimiz eylül ayının ortalarında binlerce Hizbullah üyesinin çağrı cihazlarını patlatarak ilk darbeyi indirdiği mevcut savaşın başlamasından bu yana Hizbullah'ın kontrolündeki bölgelerde yaşayan çok sayıda insan buraları terk etmeye ve Lübnan içinde ve dışında başka sığınaklar aramaya başladı. Hizbullah'ın 8 Ekim 2023 tarihinde Gazze Şeridi'yle dayanışma amacıyla başlattığı ‘destek savaşı’ ve bölgeyi bir dizi dramatik değişime sürükleyen Hamas Hareketi’nin düzenlediği Aksa Tufanı Operasyonu'nun ardından güney Lübnan'ın dış köylerindeki kasabalarını terk eden yaklaşık 100 bin kişiye katıldılar.

Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği'nin (UNHCR) verilerine göre 15 Ekim'de 1,2 milyona ulaşan yerinden edilmiş insan sayısı giderek artıyor. Bu sayıya on yılı aşkın bir süredir Lübnan'da yaşayan yaklaşık 1 milyon Suriyeli mülteci ve aynı şekilde Filistinli mültecilerin de eklenmesi durumu daha da trajik hale getiriyor.

Lübnan’ın küçük bir yüzölçümüne sahip olması, kalabalık nüfusu ve kaynakların kıtlığı nedeniyle yaşanan demografik değişimlere, mezhepsel gerilimlerin tırmanması ve bunların silahlı çatışmalara dönüşme riski eşlik ediyor. Beş yıldır kamusal ve özel yaşamın tüm yönlerini etkileyen tam bir ekonomik çöküş yaşayan bir ülkenin, son mülteci dalgası büyüklüğünde yeni bir felaketle başa çıkması hiç kolay değil.

Bir yılı aşkın süredir artan mültecilere, daha önce ülkelerindeki savaştan kaçıp Lübnan’a sığınan Suriyeliler ve 1948 yılında İsrail tarafından topraklarından sürülen Filistinliler de dahil.

Çok sayıda Lübnanlının farklı mezheplerin çoğunlukta olduğu bölgelere yerleştirilmesinin, yerinden edilenler arasında geniş bir desteğe sahip olan Hizbullah'ın geçmiş yıllarda körüklediği kin ve nefret göz önüne alındığında bunun kolay bir iş olmadığı vurgulanmalı. Hizbullah ile İsrail arasında 2006 yılında yaşanan savaştan sonra tırmanan olayların detaylarına girmeden, Hizbullah'ın kontrolünün genişlemesinden ve etkisinden etkilendiklerini düşünen mezheplerin en katı isimleri, bir önceki savaşta olduğu gibi yeniden yerlerinden edilmeleri halinde güneylilerin kendi aralarında ikamet etmelerine izin vermeyeceklerini sık sık dile getirdiler. Lübnanlıların çoğu, İsrail ile yeni bir savaşın Hizbullah'ın güneydeki silahlı varlığı nedeniyle kaçınılmaz olduğunu düşünüyor. Bununla ilgili herkesçe bilinen sebepler, son yıllarda ‘meydanların birliği’ argümanıyla daha da güçlendi.

Neyse ki bu tehditler gerçekleşmedi ve yerinden edilen kişiler sığındıkları bölgelerin çoğunda kalacakları yerler buldular. Yine de bu, bazı sorunların, çatışmaların ve olayların yaşanmadığı anlamına gelmiyor. Ancak olayların sayısı, eski hesaplaşmalar çerçevesinde Şiilere kapıları kapatılacağına dair tehditlerden daha azdı.

Lübnan'da geçmişteki göç dalgalarına dönecek olursak örneğin, başkent Beyrut'un güney banliyösünün 1970'li yıllarda Lübnan solundan Emel Hareketi ve Hizbullah'a kadar Şiilerin ittifak kurduğu siyasi güçlerin kalesi haline gelmesinin iç savaş olmadan gerçekleşemeyeceğini söyleyebiliriz. İç savaş aynı zamanda başkentin ‘sefalet kuşağı’ olarak adlandırılan doğu ve kuzey banliyölerinde yaşayanları güney banliyölerine göç etmeye zorladı. İsrail'in Lübnan’ın güney köylerine yönelik saldırılarının artması ve Bekaa Vadisi bölgesinde iş imkanlarının olmaması üzerine iş ve konut arayışıyla bu kuşağa geldiler. Bu iki Şii bölgesi, silahlı Filistinli grupların 1960'lı yılların sonlarından itibaren güneye gelmeye başlamasından önce ‘mahrumiyet bölgesi’ olarak tanımlanan ve resmi makamlarca ihmale uğrayan bölgelerdi.

 

xsdfrgt

İsrail'in Beyrut'un güney banliyösüne düzenlediği saldırıda hasar gören bir bina, 7 Kasım 2024 (Reuters)

 

Örneğin, 1983 yılındaki Harbu’l-Cebel (Dağ Savaşı) sırasında Hıristiyanların yerlerinden edilmesi doğu bölgelerindeki siyasi tabloyu değiştirmiş ve Hıristiyanların büyük bir kısmının dağdan sürülmelerinden ve (Dürzi) İlerici Sosyalist Parti (İSP) tarafından askeri yenilgiye uğratılmalarından kendilerini sorumlu tutmalarına rağmen (Maruni Hristiyan) Lübnan Kuvvetleri Partisi (LK) saflarını güçlendirdi.

Bu iki olay, iç savaş sırasında meydana gelen ve tüm bölgelerde bir tür mezhepsel temizlik oluşturan, daha zayıf mezheplerden sakinleri kendi mezheplerinin çoğunlukta olduğu yerlere taşınmaya zorlayan birçok olaydan sadece birkaçı. Herkes bu tür etnik temizliklerin yanında sosyal ve ekonomik değişimlerin ve etkileşimlerin bir sonucu olarak siyasi temsil düzeyinde derin etkileri olacağını bilir. Bugün herkesin gözü önünde toplumsal ve demografik mühendislik gerçekleşiyor. Bunun sonuçlarının Lübnanlı siyasi güçler arasında daha fazla mezhepsel gerilim ve kargaşa olacağı aşikar.

Bir yılı aşkın bir süredir artan mülteci sayısına daha önce ülkelerindeki savaştan kaçıp Lübnan'a sığınan Suriyeliler ve 1948 yılında İsrail tarafından topraklarından sürülen Filistinliler de dahil. Lübnan’da nüfusun çoğunluğunu Şiilerin oluştursa da Hıristiyanlar ve Sünniler de bulunuyor. Yerinden edilmenin zorluğunu ve acımasızlığını en fazla hisseden Şiiler aynı zamanda İsrail'in bu savaştaki birincil hedefi olan Hizbullah'ı da kucaklayan kesim.

İsrail'in bu denli yoğun bir tempoda saldırıya geçmesi, Lübnan’ın zaten felç haldeki siyasi ortamında kaçınılmaz olarak büyük bir kaosa yol açtı.

Hizbullah’ın etrafında toplanan ‘destekleyici çevre’ Lübnan'ın dört bir yanında, Akkar'ın kuzeyine ve hatta Lübnan'ın ötesinde Suriye ve Irak'a gitmek zorunda kaldı. Dürzi ve Maruni mahallelerinde bulunan Ba’deran, el-Maasira ve İtu köylerinde olduğu gibi birçok yerde İsrail’in onların gittikleri yerlere de hava saldırıları düzenleyeceği korkusuyla kuşku ve şüpheyle karşılandılar. İçerideki bu şüpheci yaklaşımın yanında 2006 yılındakinin aksine yurt dışından yardım gelmemesi de Arap ülkelerinin yardıma ihtiyaç duyanlara sempatisinin derecesinde yaşanan değişime işaret etti. Hizbullah, Arap ülkeleriyle savaşlarına ve çatışmalarına o kadar daldı ki, 2000 yılında Lübnan'ın kurtuluşuna katkıda bulunan bir direniş hareketi olma özelliğini kaybetti ve birçoklarının uzun uzun anlattığı ve analiz ettiği gibi İran’ın bölgesel projesinin bir aracı haline geldi.

Bir yandan İsrail’in güneydeki banliyölere düzenlediği hava saldırılarının yol açtığı yıkım ve yeniden inşa için ya da 2006 yılında olduğu gibi mültecilere yıllık kira yardımı fonlarının olmaması, diğer yandan Litani Nehri'nin güneyindeki köylerin zorla boşaltılması ve İsrail'in bu kişilerin geri dönüşünü engellemeyi planlaması, başka mülteci dalgalarına da yol açacaktır. Hizbullah, 2006 yılında evlerinin yeniden inşasını bekleyen binlerce ailenin aylık kirasını ağırlıklı olarak Arap ülkeleri tarafından sağlanan fonlarla ödemiş, ayni ve gıda yardımları da kesintisiz devam etmişti.

 

defrgtyh

Görsel: Aliaa Aboukhaddour

 

Ancak mevcut savaşta tablo çok farklı. Dost ve kardeş ülkelerden gelen insani yardımlar yerlerinden edilenlere dağıtılsa da yerinden edilenlerin bir kısmı ihtiyaçlarını karşılayacak kadar yardım alamadıklarını söylüyor.  Fakat ‘el-Vaat es-Sadık’ savaşında (2006 Lübnan Savaşı) yaşananların çok ötesine geçen yıkımın ardından yeniden inşadan söz edilmeye hala başlanamadı.

Mevcut savaş, bankacılık sektörünün çöktüğü ve siyasi sınıfın reform için hiçbir adım atamadığı 2019 yılından bu yana Lübnan'ın başına art arda gelen felaketlerden ayrı tutulamaz. Ardından 2020 yılının ağustos ayında Beyrut Limanı’nda büyük bir patlama meydana geldi. Patlamanın ardından ülke genelinde başlayan protesto gösterilerinde protestoculara ve patlamada ölenlerin yakınlarına karşı aldıkları katı önlemler alan yetkililer, Hizbullah'ın tehditlerine boyun eğip patlamayla ilgili soruşturmaları askıya aldılar ve doğrudan olaya karışanları serbest bıraktılar. Bu durum, kendisine sadık olamayan ve emirlerini yerine getirmeyen bir cumhurbaşkanının seçilmesini engelleyen Şii ikilisinin (Emel Hareketi ve Hizbullah) diktalarına boyun eğilmesine yol açtı.

Tüm bu karmakarışık olaylar arasında belki de en önemli gelişme, İsrail’in Hizbullah'ın nefes almasını, üyelerinin ve üst düzey liderlerinin hayatta kalmaktan ötesini düşünmesini engellemeyi ve askeri planlarını karıştırmayı amaçlayan bu yüksek tempodaki yoğun saldırılarıydı. Bu saldırılar, Lübnan’ın zaten felç haldeki siyasi ortamında kaçınılmaz olarak büyük bir kaosa sebep oldu. Ekonomik, maddi ve kentsel alanlardaki muazzam hasara ve İsrail'in sistematik yıkımının Nebatiye, Tire, Bint Cubeyl ve diğerleri gibi Şiilerin yoğun olduğu şehirlere odaklandığına dikkat çekilmeli. Bu durum Şii vatandaşları kalıcı bir yerinden edilme ve yeniden inşa edilse bile bu barbarca bombardımanlardan sonra özellikleri değişecek olan bölgeye kendilerini ait hissedememelerine neden olacaktır.

Hizbullah’ın bilinen muhalifleri ve düşmanları bir yana onunla yakın ilişkilere sahip olan (Maruni Hristiyan) Özgür Yurtsever Hareket (ÖYH) lideri Cibran Bassil gibi bir zamanlar kendilerini Hizbullah'ın müttefiki olarak görenlerin Hizbullah’tan uzaklaşıp onu katı bir şekilde eleştirmeleri kimseyi şaşırtmadı.

Şii nüfusun yoğun olduğu köylerdeki ve kasabalarındaki büyük yıkım, bazı öfkeli kişilerin diğer Lübnanlıları Şiileri ‘Birinci Cumhuriyet’ döneminde içinde bulundukları sefil koşullara geri döndürmeye çalışmakla suçlamalarına yol açtı.

ÖYH’nin tutumunun, Hizbullah'ın 2006 şubatında kendileriyle o meşhur anlaşmayı imzalamasından bu yana eski Cumhurbaşkanı Mişel Avn’ın taraftarlarına yaptığı iyilikler karşısında fırsatçılık ve nankörlük olup olmadığı tartışması bir kenara ÖYH'nin Hizbullah'a Hıristiyanların desteğini sağlaması karşılığında cumhurbaşkanı seçmelerini ve kamu fonlarının yağmalanmasında önemli bir ortak olmalarını sağlayan bu anlaşma, Lübnanlı siyasetçilerin düşünme ve hareket etme biçimlerini anlamamıza yardım ediyor. Lübnan siyasetinde ihanet, zayıflık anında terk etme ve arkadan bıçaklama, siyasi pratiğin meşru araçları olarak görülüyor.

 

frtbgynuj

İsrail'in Lübnan'ın doğusundaki Bekaa Vadisi'nde bulunan Baalbek bölgesini hedef alan hava saldırısında meydana gelen yıkımı inceleyen bir adam, 7 Kasım 2024 (AFP)

 

Öte yandan Şii İkilisi’ni destekleyen Şii kamuoyunun nasıl tepki vereceği henüz bilinmiyor. Hizbullah ve yakın çevresinin ilk tutumları, sadece İsrail'e değil diğer Lübnanlılara da meydan okuma içeriyor. Şii köylerinin ve kasabalarının büyük ölçüde tahrip edilmesi ve bunun sonucunda bu bölgelerdeki nüfusun büyük bir kısmının geçim kaynaklarını kaybetmesi, bazı öfkeli kişilerin diğer Lübnanlıları, Şiileri Lübnan’ın bağımsızlığını kazanmasından sonraki ‘Birinci Cumhuriyet’ döneminde içinde bulundukları sefil koşullara geri döndürmeye çalışmakla ve Hizbullah Genel Sekreteri Hasan Nasrallah'ın 27 Eylül'de öldürülmesinin ardından Şiilerin içinde bulunduğu zayıflıktan faydalanmakla suçlamalarına yol açtı.

İsrail, Hizbullah’ın ekosistemini hedef alarak sadece onu İsrail’in kuzeyindeki yerleşim birimlerine saldırmaktan uzak tutup burada ikamet eden İsraillilerin geri dönmelerini sağlamaya çalışmıyor, aynı zamanda Lübnan siyasi haritasını değiştirerek onu daha kırılgan hale getirip yeni tehlike kapıları açıyor ve kaosun daha da uzamasına katkıda bulunuyor.


Haber Editörü

Hakan Dikmen 1

hakandikmen30@gmail.com

Türkiye'nin kuraklıkla eylem planı Riyad'da açıklandı

Malatya'da 2 Milyarlık alt yapı

Ümit Özlale CHP rozetini taktı

Bursa'da okuduğu şiirle büyük beğeni aldı

Bursa İnegöl Belediye Başkanı Taban: 'İnegöl'ü seven herkesten destek bekliyorum'

KSO Başkanı Zeytinoğlu Kasım ayı enflasyon verisini değerlendirdi

Sakaryalıları YHT İstasyonu’na taşıyan o cadde yenileniyor

Bursa Gemlik'te engelsiz gece

Sakarya’da rengarenk etkinlik

Belgrad Ormanı imara mı açılıyor? O iddialara yanıt geldi

Engelli izciler fidanları toprakla buluşturdu

Dünya Engelliler Günü'ne özel farkındalık söyleşisi

MSB: En son terörist etkisiz hale getirilinceye kadar...

Bursa Gemlik’te görme engelliler için farkındalık etkinliği düzenlendi

Bursa İnegöl'de 'engelsiz saha'

Türk Kızılay engelleri iyilikle aşıyor

SASKİ'den 750 ton asfalt

Belediyeler 'Kadına Yönelik Şiddet' için bir araya geldi

İzmir Karabağlar'da anlamlı buluşma

CHP Lideri Özel: 'Engelli maaşını net asgari ücrete yükselteceğiz'

Manisa Büyükşehir Belediye Başkanı Zeyrek: 'Tehditler boyun eğecek bir adam değilim'

Usta kalemler Bursa'da buluştu

Kocaeli’nde engellere yer yok

Özel çocuklara Başkan Pekyatırmacı Sürprizi

Ali Yıldırım Sezer koltuğunu Anıl Ege'ye devretti

'Asgari ücret zammı yüzde 25'i geçmesin' demişti! TÜRK-İŞ'ten sert tepki

"Lafa gelince çevreciyiz diyorlar ama adım atmıyorlar"

ATATÜRK ÜNİVERSİTESİNDE "MUTLU ŞEHİR ERZURUM" PROJESİNİN AÇILIŞI GERÇEKLEŞTİRİLDİ

Bulgaristan’daki Kültürel Soykırımın 40. Yılı İçin Çağrı

Özgür Özel’den Cumhurbaşkanı Erdoğan’a: 'Depremzedelere verdiğiniz sözü tutmadınız'

Yükleniyor

Haberi Sesli Oku

ATATÜRK ÜNİVERSİTESİNDE "MUTLU ŞEHİR ERZURUM" PROJESİNİN AÇILIŞI GERÇEKLEŞTİRİLDİ

Atatürk Üniversitesinde Engelliler Günü Farkındalık Programı Düzenlendi

Rektör Hacımüftüoğlu, Birim Ziyaretlerine Başladı

“3 Aralık Dünya Engelliler Günü” Mesajı

Erzurum'da Nitelikli İşgücü Yetiştirme Programı Sahada Hayata Geçiyor

Engeli engellemek insanlığın vazifesidir…

Kerem Altın’ın 3 Aralık Dünya Engelliler Günü Mesajı

GENÇ DADAŞLARDAN BİR GALİBİYET BİR MAĞLUBİYET

Karakoca’dan futbolun emektarlarına teşekkür…

ERZURUM B.B. U-15 YAŞ GRUBUNDA MÜSABAKALAR ZEVKLİ VE ÇEKİŞMELİ GEÇİYOR

Kocaeli İzmit'te engelsiz eğitim

'Patron Buluşmaları' öğrencilere farklı ufuklar açılıyor

Kocaeli KO-MEK’te engellere yer yok

Kocaeli'nde akran zorbalığı eğitimi

5 yaşta okullaşma oranı yüzde 95,44'e çıktı

Tarihi iz bırakanlar 'Öğretmen Akademileri'nde anlatılacak

KO-MEK’ten 'İş Arama Becerileri' eğitimi

Konya Selçuklu'da SAGEM'den 'etkili' seminer

Sivas'ta okulların güvenliği yerel yönetime emanet

Fikrine Sahip Çık Patent Hackathon Yarışması’nda yeni dönem başlıyor

LİG TABLOSU

Takım O G M B Av P
1.Galatasaray 13 11 0 2 22 35
2.Fenerbahçe 13 10 1 2 24 32
3.Samsunspor 14 9 3 2 15 29
4.Eyüpspor 14 6 3 5 6 23
5.Beşiktaş 13 6 3 4 7 22
6.Göztepe 13 6 4 3 5 21
7.İstanbul Başakşehir 13 5 4 4 3 19
8.Rizespor 13 6 6 1 -5 19
9.Sivasspor 14 5 6 3 -4 18
10.Konyaspor 14 5 6 3 -5 18
11.Antalyaspor 13 5 6 2 -8 17
12.Trabzonspor 13 3 4 6 2 15
13.Gazişehir Gaziantep 13 4 6 3 -2 15
14.Kasımpaşa 13 3 4 6 -3 15
15.Alanyaspor 13 3 5 5 -4 14
16.Kayserispor 13 2 5 6 -12 12
17.Bodrum FK 14 3 9 2 -11 11
18.Hatayspor 13 1 7 5 -8 8
19.Adana Demirspor 13 0 11 2 -22 2

YAZARLAR