Tarih: 30.09.2024 19:50

AZERBAYCAN CUMHURİYETİ’NDE GÜNEY AZERBAYCAN’IN KÜLTÜREL İZLERİ

Facebook Twitter Linked-in

Bakü’ye ilk kez gittiğimde, Güney Azerbaycan’a ait bu kadar çok unsurla karşılaşmayı beklemiyordum. Güney Azerbaycan kültürünün burada ne denli güçlü bir şekilde yaşatıldığını görmek beni derinden etkiledi. İran’da dilimizi ve kültürel mirasımızı bastırma çabalarına karşı her gün mücadele ederken, Bakü’de kendi kültürümün adeta yeniden canlandığına tanık oldum. Sokaklarda işittiğim Azerbaycan Türkçesi, müzikte ve edebiyatta hissettiğim tanıdık ezgiler, uzun zamandır kayıp bir parçayı bulmuşum gibi bir his uyandırdı. Kendi memleketimde silinmeye çalışılan geleneklerimizin burada büyük bir gururla korunup yaşatıldığını görmek, bende hem derin bir umut hem de büyük bir minnet duygusu yarattı.

Bakü’de beni derinden etkileyen sadece ortak dil ve kültür ya da Güney Azerbaycan Hareketi’ne karşı gösterilen sıcaklık ve empati değildi. İran hükümetine karşı yürüttüğümüz mücadeleyi desteklemeleri de değildi. Asıl dikkatimi çeken, Azerbaycan hükümetinin Güney Azerbaycan’ın mirasını koruma ve tanıtma konusundaki somut çabaları oldu. Ziyaret ettiğim birçok müzede, Güney Azerbaycan’a ayrılmış özel bölümler bulunuyordu; tarihimiz, sanatımız ve geleneklerimiz, geniş Azerbaycan kimliğinin bir parçası olarak sergileniyordu. Bu, yalnızca kültürel bir koruma değil, aynı zamanda birlik ve ortak köklerimizin tanınmasının güçlü bir ifadesiydi. Bakü’de, hikayemizin unutulmadığını, aksine gelecek nesiller için aktif bir şekilde sahiplenildiğini ve korunduğunu görmek bana büyük bir umut verdi.

Bu makalede, Azerbaycan Cumhuriyeti’nin Güney Azerbaycan kültürünü nasıl aktif bir şekilde koruyup teşvik ettiğine dair üç önemli örneği ele alacağım. İlk olarak, Bağımsızlık Müzesi, Güney Azerbaycan ile Azerbaycan Cumhuriyeti arasındaki tarihsel bağları onurlandıran sergileriyle, ortak mücadelelerimizi ve başarılarımızı vurguluyor. İkinci olarak, Edebiyat Müzesi, Güney Azerbaycan’ın edebi figürlerini ve eserlerini sergileyerek, seslerimizin ve hikayelerimizin geniş Azerbaycan edebiyatının ayrılmaz bir parçası olduğunu gösteriyor. Son olarak, Halı Müzesi, geleneksel Güney Azerbaycan halılarını sergileyerek, tekstil mirasımızın zarafetini ve kültürel önemini gözler önüne seriyor. Bu kurumlar aracılığıyla Azerbaycan, sadece geçmişimizi kutlamakla kalmıyor, aynı zamanda kültürel katkılarımızın tanınmasını ve değer bulmasını sağlıyor.

Bağımsızlık Müzesi’nde, 1945-1946 yıllarında Cafar Pişeveri liderliğinde kurulan Güney Azerbaycan hükümetine ayrılmış geniş ve detaylı bir bölümün bulunması, büyük bir öneme sahiptir. Güney Azerbaycan hükümeti, bu dönemde bölgenin ulusal çıkarlarını koruma amacı güden bir Ulusal Hükümet olarak, Azerbaycan Türklerinin kimliğini güçlendirmeye yönelik siyasi, kültürel ve ekonomik özerklik talebiyle önemli adımlar atmıştır. Eğitim reformları ve kültürel hakların korunması, bu kısa süreli hükümetin en dikkat çekici başarıları arasında yer almıştır. Bu çabalar, Güney Azerbaycan’ın ulusal kimliğini pekiştirmiş ve bağımsızlık mücadelesine önemli katkılar sağlamıştır. İran tarihi, bu dönemi eğitimden yoksun işgalciler olarak nitelendirme eğiliminde olup, Güney Azerbaycan hükümetine yönelik yoğun propaganda yürütmektedir. Bu yanlış ve taraflı anlatımlar, tarihsel gerçeklerin çarpıtılmasına ve dönemin öneminin göz ardı edilmesine yol açmaktadır. Bu nedenle, Güney Azerbaycan hükümetinin müzelerde detaylı ve doğru bir şekilde sergilenmesi, büyük bir önem taşımaktadır.
Bağımsızlık Müzesi’nin bu döneme özel olarak ayırdığı iki büyük oda, Güney Azerbaycan’ın bu kritik dönemindeki mücadelelerini, başarılarını ve ulusal hareketin ayrıntılarını kapsamlı bir şekilde sunarak, hem yerel ziyaretçilere hem de uluslararası turistlere bu tarihi olayların önemini aktarmaktadır. Bu sergiler, doğru tarihi bilgilendirmenin sağlanması ve yanlış bilgilendirmelerin önüne geçilmesine katkıda bulunarak, Azerbaycan Cumhuriyeti’nin kendi bağımsızlık mücadelesiyle birlikte Güney Azerbaycan’ın bu önemli dönemini de onurlandırmaktadır.

Bağımsızlık Müzesi’ndeki kapsamlı sergilerden sonra, Azerbaycan’ın kültürel mirasını daha derinlemesine keşfetmek amacıyla, Nizami Gencevi Edebiyat Müzesi’ne geçiyoruz. 1939 yılında kurulan bu müze, Azerbaycan’ın zengin edebi mirasını yansıtan geniş bir koleksiyon sunmaktadır. Ünlü şair Nizami Gencevi’nin adını taşıyan müze, yalnızca onun eserlerini değil, aynı zamanda bölgenin diğer önemli edebi figürlerini de sergilemektedir.

Nizami Gencevi Edebiyat Müzesi, Güney Azerbaycan edebiyatının korunması ve tanıtılması konusunda önemli bir rol üstlenmektedir. Müze, özellikle Qatran Tebrizi, Cevad Heyet, Hatib Tebrizi ve Bulud Qaracorlu (Səhənd) gibi Güney Azerbaycanlı yazar ve şairlere özel bölümler ayırmıştır. Cevad Heyet’in dil ve edebiyat alanındaki öncü katkıları ve Bulud Qaracorlu’nun halk şiirleri bu müzede sergilenmekte, bu yazarların eserleri geniş Azerbaycan edebiyatının ayrılmaz bir parçası olarak korunmakta ve gelecek kuşaklara aktarılmaktadır.

İran hükümeti ve merkeziyetçi diaspora, bu önemli edebi figürleri ya görmezden gelmekte ya da onları Pers kültürüne mal ederek tarihsel ve kültürel gerçekleri çarpıtmaktadır. Qatran Tebrizi ve Hatib Tebrizi gibi şahsiyetler, Güney Azerbaycan’ın edebi mirasının temel taşları olmasına rağmen, İran hükümetinin ırkçı politikaları nedeniyle kimlikleri gizlenmekte ya da yanlış bir biçimde yansıtılmaktadır. Bu durum, Güney Azerbaycan halkının kültürel haklarının inkâr edilmesinin bir parçasıdır. Azerbaycan Cumhuriyeti’nin bu figürleri tanıtması ve eserlerini koruması, hem tarihsel doğruluğun sağlanması hem de Güney Azerbaycan’ın kültürel haklarının savunulması açısından büyük önem taşımaktadır. İran’daki bu ırkçı politikalar, sistematik bir kültürel baskının ürünü olarak, Türkçe eğitimin yasaklanması ve Azerbaycan Türkçesi’ndeki yayınların engellenmesi gibi birçok alanda kendini göstermektedir. Yazarlar ve şairler, katı sansür yasalarıyla karşı karşıya kalırken, genç nesiller anadillerini öğrenme ve kullanma fırsatından mahrum bırakılmaktadır. Güney Azerbaycan’daki ağır asimilasyon politikaları, halkın
kendi kimliğini ve kültürünü sürdürme mücadelesini zorlaştırmaktadır. Azerbaycan Cumhuriyeti’nin Güney Azerbaycan kültürüne sahip çıkması, bu baskılara karşı direnişin bir sembolü olarak, Güney Azerbaycan halkının kimliklerini koruma mücadelesine güç katmaktadır.

Azerbaycan Halı Müzesi, hem mimarisi hem de sergilediği zengin koleksiyonları ile ülkenin kültürel mirasını dünyaya tanıtan önemli bir kurumdur. Halı şeklinde tasarlanmış benzersiz mimarisi, Azerbaycan’ın köklü halı dokuma geleneğine bir saygı duruşu niteliği taşımaktadır. 2014 yılında açılan müze, farklı dönemlere ve bölgelere ait halıları sergileyerek, Azerbaycan’ın halı sanatını yaşatmayı ve tanıtmayı amaçlamaktadır. Müze, farklı temalara sahip sergilerle Azerbaycan halı sanatının teknik ve sanatsal gelişimini gözler önüne seren eserlere ev sahipliği yapmaktadır.

Özellikle Güney Azerbaycan’ın Tabriz, Ardabil ve Zencan bölgelerine ait halılar bu sergilerde öne çıkmaktadır. Bu bölgelerde dokunan halılar, kendilerine özgü motifler, desenler ve renk paletleri ile tanınmaktadır. Tabriz halıları, ince işçilikleri ve karmaşık desenleriyle dünya çapında ün kazanmışken, Ardabil halıları tarihsel önemi ve zarafeti ile dikkat çekmektedir. Zencan halıları ise geleneksel motifleri ve sıcak renk tonlarıyla bölgenin kültürel dokusunu yansıtmaktadır.

Ancak İran hükümeti, Güney Azerbaycan’ın halı dokuma kültürünü desteklemek yerine, bu kültürü neredeyse yok olma noktasına getiren politikalar izlemektedir. Güney Azerbaycan’da halı dokuma, İran’ın diğer bölgelerindeki gibi devlet desteği almadığından, giderek kârsız hale gelmiş ve birçok usta bu zanaatı bırakmak zorunda kalmıştır. İran’ın halı ihracat politikası büyük ölçüde Fars bölgelerine odaklanmakta olup, Güney Azerbaycan’ın zanaatları bilinçli olarak göz ardı edilmektedir. Bu durum, Güney Azerbaycan’ın halı dokuma geleneğinin sürdürülebilirliğini tehlikeye atmaktadır. Ayrıca, İran’ın “Pers halısı” markası altında, Tabriz, Ardabil ve Zencan gibi Güney Azerbaycan bölgelerine ait özgün desenler ve motifler, Fars kültürüne aitmiş gibi pazarlanmaktadır. Bu durum, kültürel hırsızlık niteliğinde olup, Güney Azerbaycan halkının kültürel haklarının gasp edilmesine ve bölgenin özgün halı dokuma geleneklerinin uluslararası alanda görünmez kılınmasına yol açmaktadır.

Bu ince sanatların—halı dokumacılığı, edebiyat, müzik ve diğer kültürel mirasların—doğru bir şekilde korunması, desteklenmesi ve özellikle Güney Azerbaycan’a ait olduklarının kabul edilmesi son derece önemlidir. Bu sanatlar sadece estetik değer taşımakla kalmamakta, aynı zamanda bir halkın kimliğini, tarihini ve direnişini yansıtan güçlü semboller olarak öne çıkmaktadır. Azerbaycan Cumhuriyeti’nin bu mirasa sahip çıkması ve eserlerin Güney Azerbaycan’a ait olduğunu belirtmesi, kültürel kimlik mücadelesinin bir parçasıdır. İran’daki sistematik baskılara karşı bu sanatların korunması ve tanıtılması, kültürel direnişin bir simgesi olarak kabul edilmektedir. Bu değerli eserlerin müzelerde sergilenmesi, dünya çapında tanınmalarına olanak sağlamakta ve uluslararası alanda Güney Azerbaycan kültürünün varlığını güçlendirmektedir.

 

 

Türkan BOZKURT

 

 


 




Orjinal Habere Git
— HABER SONU —