9690,59%-0,26
35,48% 0,01
36,61% 0,08
3066,92% 0,46
4907,52% 0,63
Biz bilmiyor muyuz kanalizasyon borusundan yanlış eğim sonrası su gidince geriye ne kaldığını?
Bir bitmediniz gitti…/ Vedat Kan
Ne tahtaymış ama.
Açıldı, açılacak, az kaldı, işte şimdi ve sonunda ufak tefek çeltikleri olsa da sonunda dillere destan tahtamız çatlayarak-çatlatarak açıldı.
Aslına bakarsanız bu şehir için hiç de dert edilemeyecek kadar küçücük bir problemi, büyüttükçe büyüttük biz.
Diğer küçük engelleri abartarak büyüttüğümüz gibi…
Bir kalemde halledilebilecek hemen her şeyi bir kelamda sildiğimiz gibi…
Normalde çok iyi biliyoruz ki, birileri isteseydi yıllar öncesinden bu tahta açılırdı. Hatta ve hatta hiç kapanmazdı bile.
Bu işi neden böylesine kan davasına çevirdiler, elbette ki araştırmak; incelemek ama bunları yaparken de bazı çizgileri aşmamak lazım.
Öncelikle şunu aleni olarak belirtelim ki; ortada bir şehir ve şehrin adını taşıyan bir futbol takımı var. Birileri bu takımı maddi veya manevi olarak destekler veya desteklemez kimsenin karışabileceği bir durum değildir. Herkes kendi kesesinden mesuldür, kimsenin alnına da kimsenin silah dayadığı falan yok. Al gülüm/ver gülüm meselesidir bu, rızasız kimsenin elinden oyuncakları alınmış da değil…
Öyle çocuklar gibi küserek kenara geçip “ben oynamıyorum” havası takınmak doğru bir hareket değil.
Yani çocuklaşmanın manası yok.
Son üç sezondur yaşanan gelişmelere bakıldığı zaman ortada ciddi manada bir iletişim bozukluğundan kaynaklanan bilgi kirliliği vardı. Ve genel olarak devam ettiği de görülmektedir.
Bu kirliliği temizlemeden, bahse konu edilen dillere destan çivisi çıkmış tahtamızın temizlenmesine katkı sağlamadan, kulübün etlisine sütlüsüne karışmadan yönetimini eleştirmek; en büyük kötü huylarımızdan birisidir.
Önce bu konuda anlaşalım ki mesafe alabilelim.
Takımın içerisinde bulunduğu durumu, futbolcularımızın bilhassa bazı futbolcularımızın gerçek manadaki özverileri, idari ve teknik personelin çabaları, yönetim kurulunun göstermiş olduğu hassasiyet ve şehrin erklerinin büyük bir kısmının bu durum karşısındaki kayıtsızlıkları ve umursamaz tavırlarının hepimizin bilgisi ve gözetiminde olan bir durum olduğu bilinmektedir.
Bütün bunlar bilinirken, bu futbol takımının Dadaşlar diyarı Erzurum’a ait olduğu unutularak, bilinçli olarak unutturularak, farklı alanlara çekilmesi ve takımın sanki de bir göçmen kafilesi kategorisine konulmasını inanın anlamış değiliz.
Takımın yaşadığı maceraları bir daha tekrar durumuna geçmeyeceğiz ama takımın yönetim kurulunun, bilhassa Başkan Ahmet Dal nezdinde farklı alanlara çekilmesine de gönlümüzün rıza göstermeyeceğini belirtmek isteriz.
Bilmeyenler için söylüyoruz; bu takım bugün bu aşamaya Ahmet Dal yüzünden gelmedi ama Ahmet Dal’ın ve değerli yönetiminin çabaları karşısında bu seviyeye geldi.
Farkı göremeyenlerin güdümünde ne var bilemem ama Erzurum Spor FK nın içerisinde bulunduğu durumun müsebbibinin Ahmet Dal’ın olmadığını sizin gibi bizde biliyoruz.
Bildiğimiz çok daha başka şeylerde var.
Tabiri caiz ise içerisinde bulunulan bu kanalizasyonun kimlerin tarafından ve nasıl açıldığını, nasıl doldurulduğunu, hesapsız yapılan veya kasıtlı yapılan yanlış kod çalışmaları nedeniyle suyun çekilip gittiğini ve ardında neleri bıraktığını ve Ahmet Dal’ın çabalarıyla bu pisliğin kapatılmaya çalışılırken, birileri tarafından inadına inadına ve bilinçli olarak üzeri eşelenerek nasıl kokmaya bırakıldığını çok iyi bilmekteyiz.
İsim mi istiyorsunuz?
Ahmet Dal’ın görevde bulunduğu süre zarfında transfer yapmadığını, problemli veya problem çıkaranların kimler olduğunu ve kimler tarafından getirildiğini bildiğiniz halde, takımın ve Ahmet Dal’ın ve yönetiminin yaşadığı problemleri bildiğiniz ve gördüğünüz halde durumu başka boyutlara taşımanın etik olmadığını da biliyorsunuzdur. Onlar kenarda sus pus olup, paşalar gibi otururken, topun ağzına Ahmet Dal neden alınır bilemedik doğrusu.
Ne yapmış Ahmet Dal?
Erzurum Spor FK için dilencilik yapmış; elde bavul, cepte olmayan liralar ile bu şehrin adını yüceltmeye çalışmış. Kapı kapı dolaşarak kendisine mi para istedi bu adam?
Takımla birlikte aç susuz yollara düştüğü zaman, mülteciler gibi diyar diyar Erzurum’a gelmeden haftalarca dolaştıklarında, seyircisiz sahaya çıktıklarında amaçları neydi acaba? Sağlığını kaybettiğinde, ilaçlarla ayakta durduğunda ve hatta hatta sırf problemlere muhatap olabilmek açısından, akla hayale gelmeyen hakaret ve aşağılanmalara maruz kalırken size göre Ahmet Dal’ın aklından geçen ne olabilir ki?
Kaç defa yapılan genel kurullarda “parası olan gelsin bu takımı alsın” dediği zaman birilerinizin kalemşorluğu sayesinde reklamı yapılanlar neredeydi, gelip alsalardı ya?
Parası olan takımın başkanlığını kimlerin nasıl yaptığını gördük, parasız başkanlığın nasıl ve ne şekilde yapıldığını da gelin Ahmet Başkandan öğrenin. Belki başka hedeflerinizde ihtiyacınızı karşılar.
İşinize yarar.
Bu şehir işte bu yüzden bir adım ileri gidemiyor.
Geçen hafta Bandırma maçında gördük; çocukların göğüsleri de, sırtları da alınları gibi terleri gibi tertemizdi.
Neyin hesabını yapıyorsunuz? Allah aşkına; bir bitmediniz gitti…