Çin, Doğu Türkistan'da inşa ettiği toplama kamplarında akademisyenler başta olmak üzere tüm aydınları öldürmeye devam ediyor. Toplama kamplarında sıradan insanların yanı sıra aydınlar, akademisyen ve bilim insanları da bulunuyor.
Kaşgar’da tanınmış Uygur aydınlarından biri olan ve 6. Ortaokulda uzun yıllar kimya öğretmenliği yapan İbrahim Davut’un, 2019 yılında suçsuz yere gözaltına alındıktan sonra toplama kampında yaşamını yitirdiği haberi yakın zamanda gün yüzüne çıktı. İbrahim Davut’un ailesi ve çevresi, onun ölümünün resmî açıklamayla çeliştiğini belirterek, ölümün ardındaki gerçeğin aydınlatılmasını talep ediyor.
KIZININ DÜĞÜNÜ ÖNCESİ TUTUKLANDI
Özgür Asya Radyosuna (RFA) konuşan ve isminin gizli kalmasını isteyen bir tanığın aktardığına göre, İbrahim Davut 28 Temmuz 2019 gecesi, kızının düğün hazırlıkları sırasında gözaltına alındı. Tanık Davut’un, Çin yönetimi tarafından hazırlanan sözde “toplum için tehlikeli kişiler” listesine alındığı için tutuklandığını belirtti.
Tutuklandıktan 3 ay sonra, 6 Ekim 2019 tarihinde, polisler tarafından İbrahim Davut’un ailesine ölüm haberi iletildi. Aile ise Çin'in uyguladığı tecrit politikası sebebiyle ancak yakın zamanda ölüm haberini duyurabildi.
Öte yandan polisin ölüm sebebi olarak “kalp krizi” raporu imzalamalarını istediği ancak cenazenin aileye gösterilmediği ortaya çıktı. Davut’un cenazesi, akrabalarına haber verilmeden defnedildi.
Aile ise bu durum karşısında şüphelerini dile getirerek ölümün işkence kaynaklı olabileceğini düşünüyor.
İbrahim Davut, 2000’li yıllardan itibaren Çin’in dayattığı “çift dilli eğitim” adı altındaki Çince tek dilli eğitim politikasına karşı çıktı. Uygur dilinde eğitimi savunmak için makaleler yazdı, ders materyalleri çevirdi ve Uygur gençler için ders kitapları yayımladı.
Kaşgar ve çevresinde “Marifet Kütüphanesi” adıyla kitabevleri açarak Uygur öğrencilerin ana dillerinde eğitim almasını destekleyen Davut, ayrıca dil kursları ve üniversite sınavlarına hazırlık eğitimleri düzenledi. İbrahim Davut’un ölüm haberi, Çin’in Doğu Türkistan’daki baskıcı politikalarının Uygur halkı üzerinde yarattığı derin acıları bir kez daha gözler önüne serdi.
