9690,59%-0,26
35,48% 0,01
36,61% 0,08
3066,92% 0,46
4907,52% 0,63
Cinayet, insanlığın en karanlık yüzlerinden biri. Her bir cinayet, yalnızca bir canın sona erdirilmesi değil, aynı zamanda toplumsal bir yara, derin bir travma ve adalet arayışının en karmaşık hikayelerinden birini temsil eder. Her cinayet mahalli, adeta bir sırlar dünyasıdır. Fakat orada, her cesedin bir dili vardır ve bu dil, bir gün mutlaka konuşacaktır.
Bir cinayet işlendiğinde, olayın hemen ardından ortaya çıkan ilk görüntü bir sessizliktir; ancak bu sessizlik yanıltıcıdır. Ceset, yalnızca bir beden gibi görünebilir, ama aslında onun taşıdığı izler, üzerindeki işaretler ve çevresindeki ipuçları, cinayetin arkasındaki hikayeyi anlatan birer kelimedir. Her yara, her kesik, her çürük, bir anlatıya sahiptir; cinayet mahallindeki her bir ayrıntı, sessiz tanıkların sesi olur.
Cinayet soruşturmalarında, adli tıp uzmanları ve dedektifler için en önemli görevlerden biri, cesedin dilini çözebilmektir. Bir ceset, ölüm sebebini, zamanını ve olayın nasıl geliştiğini anlatan birçok ipucu taşır. Bu izler, olayın akışını yeniden canlandırmak ve suçluyu ortaya çıkarmak için kritik öneme sahiptir. Çoğu zaman, cesetler ilk anda bize çok fazla bilgi vermez; ama sabırla ve dikkatle incelendiğinde, her bir ceset, katilinin veya katillerinin kimliğini ortaya çıkarabilecek detayları fısıldar. Bu nedenle, cinayetlerde "bir gün mutlaka ceset konuşacaktır" sözü, adaletin peşinde koşan herkes için bir inanç haline gelir.
Bir cinayet mahallinde bulunan ceset, sadece adli bilimlerin değil, aynı zamanda insanoğlunun vicdanının da muhatabıdır. Toplumsal duyarlılığımız, adaletin yerini bulması ve suçluların hesap vermesi adına sürekli tetiktedir. Bir cinayetin aydınlatılması, sadece hukuki bir mesele değil, aynı zamanda toplumsal barış ve huzur için de gereklidir. Çünkü her faili meçhul cinayet, toplumda bir korku, bir güvensizlik yaratır; her çözülmemiş dava, adalet sistemine olan inancı zedeler.
Her cinayet, ardında bir dizi ipucu bırakır; her ceset, konuşmak için bir fırsat bekler. Olayın nasıl geliştiği, hangi silahın kullanıldığı, mücadele izleri, cesedin bulunduğu konum ve çevresindeki deliller, tüm bunlar cesedin anlatmaya çalıştığı hikayenin parçalarıdır. Adli tıp uzmanları, kriminalistler, dedektifler ve polisler bu sessiz hikayeleri çözmek için cesetlerin dilini öğrenmek zorundadır. Bazen bir parmak izi, bazen bir kan lekesi, bazen de çok daha küçük bir ayrıntı, cinayetin kilidini açan anahtar olabilir.
Ama bu hikayeler yalnızca bilimsel tekniklerle çözülemez; aynı zamanda cesetlerin konuşabilmesi için insan aklına, gözlem gücüne, sezgiye ve cesarete de ihtiyaç vardır. Suçlular her ne kadar izlerini silmeye çalışsalar da, geride kalanlar her zaman bir şeyler anlatır. Bir katil, cinayet mahallini ne kadar temizlerse temizlesin, bir hata, bir iz, bir unutulmuş detay mutlaka kalacaktır. Çünkü cesetler, adaletin peşinde olanlar için her zaman konuşmaya hazırdır.
Adaletin sağlanması, yalnızca bir suçlunun yakalanıp cezalandırılması değil, aynı zamanda kurbanın ruhunun huzur bulması demektir. Cinayetler, sadece fiziksel izlerle değil, aynı zamanda toplumsal hafızada da izler bırakır. Her cinayet, adaletin sağlanmasını bekleyen bir hikayedir. Cesetlerin dili, adaletin dilidir; bu dilin konuşmasına izin vermek, suçlunun ortaya çıkmasına ve hak edenin hak ettiği cezayı almasına katkıda bulunur.
Sonuç olarak, her cinayet kendi sessiz tanıklarını, kendi izlerini ve kendi anlatısını geride bırakır. Ve bu izler, gün gelir, cesetlerin diliyle konuşmaya başlar. Cinayetlerde cesetlerin bir dili vardır; bu dil bazen hemen, bazen yıllar sonra çözülür. Ama bir gün mutlaka ceset konuşacaktır. Çünkü adalet, sonunda her zaman yolunu bulur. Hakikatin peşinde olanlar için cesetler her zaman konuşur ve suçun karanlık yüzü aydınlığa çıkar. Adaletin kılıcı er ya da geç doğru hedefe ulaşır.
Av. Selman S. ERTÜRK