9690,59%-0,26
35,48% 0,01
36,61% 0,08
3066,92% 0,46
4907,52% 0,63
Türkiye’de cezaevlerinde 334.000 tutuklu ve hükümlü bulunuyor. Bu, ülkemizde suç oranlarının artışı ve suçluların çoğalması anlamına geliyor. Peki, neden bu kadar çok insan suç işlemeye yöneliyor? Cezalar caydırıcı değil mi, yoksa toplumda bir cezasızlık algısı mı var?
Bir süredir, Türkiye’de suç oranlarının ciddi bir artış gösterdiği açıkça görülüyor. Hırsızlık, uyuşturucu ticareti, dolandırıcılık, cinayet gibi pek çok suç türünde belirgin bir yükseliş var. Toplumun bu durum karşısında en çok sorduğu soru ise şu: "Cezalar caydırıcı değil mi?" Ancak bu sorunun yanıtı oldukça karmaşık. Suçun artmasının tek bir nedeni yok; toplumsal ve hukuki birçok etken bu durumu tetikliyor.
Cezaların caydırıcı olmaması bir gerçek mi? Evet, bazı durumlarda cezaların caydırıcı etkisinin düşük olduğu söylenebilir. Ancak burada, bir başka önemli faktör daha devreye giriyor: "Cezasızlık algısı". Toplumda, suç işleyenlerin yeterince cezalandırılmadığına dair bir algı var. Bu algı, hem hukukun yavaş işlemesinden, hem de zaman zaman çıkarılan af kanunlarından kaynaklanıyor. Suç işleyen bireyler, ceza alsalar bile, kısa sürede salıverileceklerine dair bir beklentiye kapılabiliyorlar. Bu da, suçun tekrar işlenmesi riskini artırıyor.
Ara ara çıkarılan af kanunları da suçun kronik hale gelmesinde etkili oluyor. Af, adaletin zaman zaman esnetilmesi gerektiğinde başvurulan bir yöntemdir; ancak sık sık çıkarıldığında suçlular üzerinde beklenen caydırıcı etkiyi yaratmıyor. Affın ardından yeniden suç işleyenlerin sayısında görülen artış, bu durumun bir göstergesi. Af sonrası suç işlemeye devam edenler, aslında cezaların geçici bir süreliğine uygulanmayacağını, bir şekilde tekrar özgürlüğe kavuşacaklarını bilerek hareket ediyorlar. Bu durum, bir tür “cezasızlık” hissi yaratarak suçun yaygınlaşmasına ve suçlu profilinin kronikleşmesine yol açıyor.
Bazı insanlar, adeta "suç makinesi" gibi toplum içinde dolaşıyor. Onlar için suç işlemek, bir yaşam biçimi haline gelmiş durumda. Defalarca suç işlemiş ve yine de toplumda var olmayı sürdüren bu kişiler, hukuk sisteminin yetersizliği ya da aflarla suçun bedelini tam anlamıyla ödemiyor. Suç, onlar için bir tür “tekrar eden döngü” haline geliyor. Suç işlemeye devam ettikçe, toplumdaki güvensizlik duygusu da artıyor.
Bu noktada, hukuk sisteminin etkinliği kadar, toplumda adalet duygusunun sağlanması da büyük bir önem taşıyor. İnsanlar, suç işleyenlerin gerçekten cezalandırıldığını görmeli. Hukukun herkes için eşit uygulandığına ve suçu işleyenlerin cezasını çekeceğine dair bir inanç olmalı. Ancak bu şekilde, suç işleme eğilimi azalabilir ve suçluların "cezasızlık" algısı kırılabilir.
Bir diğer sorun, cezaevlerindeki rehabilitasyon süreçlerinin yetersiz kalması. Cezaevleri, suçu işleyenlerin sadece cezalarını çektikleri değil, aynı zamanda topluma yeniden kazandırılmaları gereken yerlerdir. Ancak bu süreçlerdeki eksiklikler, suçluların cezaevinden çıktıktan sonra tekrar suç işlemelerine neden olabiliyor. Aflarla serbest kalan ancak rehabilite edilmemiş bireyler, tekrar suça yönelebiliyor.
Suç ve suçlu sayısındaki artışın sebeplerini anlamak için, sadece cezaların caydırıcılığına bakmak yetmez. Aynı zamanda toplumsal, ekonomik ve hukuki birçok faktörün bir arada değerlendirilmesi gerekir. İnsanlar, ekonomik sıkıntılar, eğitimsizlik, sosyal adaletsizlikler nedeniyle suç işlemeye yönelebilirler. Bu faktörler çözülmediği sürece, cezaların ne kadar ağırlaştırılsa da suç oranlarının düşmesi beklenemez.
Sonuç olarak, suçun artışı ve cezaevlerinin doluluk oranlarının yükselmesi, toplumun ve hukukun karşı karşıya olduğu büyük bir sorundur. Cezaların caydırıcı olması elbette ki önemlidir, ancak daha da önemlisi, toplumda adalete olan güvenin yeniden tesis edilmesidir. Toplumda bir cezasızlık algısının oluşmasını engellemek, af politikalarını daha dikkatli bir şekilde düzenlemek ve hukuku etkin bir şekilde uygulamak, suçun önlenmesinde önemli adımlar olacaktır. Suçluların gerçekten cezalarını çektiklerini ve bu sürecin adaletli bir şekilde işlediğini görmek, toplumun adalet duygusunu güçlendirecek ve suç oranlarının düşmesine katkı sağlayacaktır.
Av. Selman S. ERTÜRK