Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin, AK Parti’nin Batman İl Kongresi’nde yaptığı konuşmada hem Atatürk’ün de üyesi olduğu İttihat ve Terakki Cemiyeti’ni hedef aldı, hem de laiklik üzerinden gereksiz bir tartışmanın fitilini yaktı. Bakan Tekin, Cemiyet hakkında “İttihatçılar bu ülkede egemen oluncaya kadar Osmanlı tüm herkesin kardeşçe yaşadığı bir ülkeydi.” derken, laiklikle ilgili de, “Sizin laiklikten anladığınız şey camilerin kapısına kilit vurmak, camileri ahıra çevirmek, vatandaşın Kur’an öğrenmesini yasaklamak.” iddiasında bulundu. Bakan Yusuf Tekin’in değerlendirmelerine sosyal medyada tepki yağarken, eğitimciler de Bakan’ın açıklamalarının milli birliğe zarar verdiğini söyledi.
Türk Eğitim-Sen Genel Başkanı Talip Geylan, Bakan Tekin’in açıklamalarının hemen ardından sosyal medya hesabından yaptığı değerlendirmede, şu ifadeleri kullandı:
“Devlet iradesi, ‘İç Cephe’ vurgusunu ısrarla dile getirir ve toplumumuzu birlik ve beraberlik içerisinde ortak hedefler doğrultusunda motive etmeye gayret ederken, tozlu raflarda küflenmeye bırakılmış eski tartışmalarla, sinir uçlarını kaşımak neye ve kimlere hizmet etmektir?”
Eğitim-İş Ankara 1 No’lu Şube Başkanı Turgay Kaçan da Bakan Tekin’in açıklamalarını Aydınlık’a değerlendirdi. Bakan Tekin’in cemaat ve tarikatlarla olan yakınlığına dikkat çeken Kaçan, şöyle konuştu:
“Milli Eğitim’in içinde Cumhuriyet’e karşı meydan okuyan bir ekip var. Bakan Tekin’in kendisi de zaten Milli Eğitim’in içinden ‘milli’ kavramını çıkarmak için çeşitli İslami vakıf, dernek gibi kurumlarla anlaşma yapan biridir. Aslında söyledikleri kendisiyle çelişmiyor. Yaptıkları eylemlere de bakarsanız Cumhuriyet’e dair hiçbir şey yok. Toplumu kutuplaştırarak, Milli Eğitim’in temeline dinamit koyarak iç cephe savunulmaz.”
Hepimizin Sendikası Grubu Sözcüsü Zafer İncebacak da Bakan Tekin’e tepki gösteren eğitimciler arasında yer aldı. İncebacak, Bakan Tekin’in açıklamalarının milli birliği bozduğunu belirterek şunları söyledi:
“Sayın Millî Eğitim Bakanı'nın laiklik üzerinden Atatürk devrimlerini ve İttihatçılığı hedef alması Türk milliyetçiliğine ve Türk devrimine karşı konumlandığını göstermektedir, çok talihsizdir. Türk milliyetçiliğine, Türk devrimine karşı olarak Millî Eğitim Bakanlığı yapılamaz. Başında bulunduğu Bakanlığın adı Millî Eğitim Bakanlığıdır. Bugün laiklik üzerinden, İttihatçılık üzerinden yapılan tartışmalar tarih tartışması değildir, bugüne yöneliktir ve millî birliğimize zarar vermektedir. Sayın Bakan bu anlayışla Türk millî eğitim sisteminin sorunlarını çözemez. Hepimizin Sendikası grubu olarak sayın Bakan’ın ifadelerini mahkûm ediyoruz.”
Yusuf Tekin’in konuşmasında ayrıca İttihatçıların egemen olana kadar Osmanlı’da herkesin kardeşçe yaşadığı, İttihatçılardan sonra bu durumun bozulduğu iddiası da hiçbir tarihsel gerçekle uyuşmuyor. Emperyalizm, Tanzimat’la birlikte azınlıkları hem para hem kadro hem de siyaseten desteklerken Osmanlı’nın parçalanmasını da hazırlamıştı. İttihat ve Terakki, iktidara geldikten sonra Osmanlı Devleti’nin parçalanmasını önlemek için Türk, Kürt, Arap, Laz, Çerkes vb. herkesi birleştirdi. Çanakkale, Kut’ül Amare ve Kurtuluş Savaşı’nda yedi düvele karşı hep birlikte vatan savunması verildi. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan da 5 Ağustos 2024’te Bakanlar Kurulu toplantısından sonra ölüm yıl dönümü dolayısıyla Enver Paşa’yı anarak “Türk-İslam ittihadının büyük mücahidi Enver Paşa'yı rahmetle yad ediyorum." demişti.
Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin, geçen aralık ayında TBMM'deki bütçe görüşmeleri sırasında yaptığı konuşmada, “Sizin 'tarikat' dediğiniz bizim 'STK' dediğimiz yapılarla toplasanız 10 tane protokolümüz var; çocukların dağa çıkmasını engelliyorlar. Ben o STK'larla protokol imzalamaya devam edeceğim.” demiş ve Bakan’ın bu sözleri büyük tepki çekmişti.
Tarikat ve cemaatleri "sivil toplum kuruluşu" olarak niteleyip Bakanlığın bu yapılarla protokol yaptığını ve yapmaya devam edeceğini söyleyen Tekin’e, aynı sözleri 2024 yılında da hatırlatıldı. Tekin, bu sefer de Bakanlığın yaklaşık 5 bin farklı sivil toplum örgütüyle protokol imzaladığını belirterek durumu normalleştirmeye çalıştı. Protokollerin siyasi ya da ideolojik bir ayrım gözetilmeden hazırlandığını savunan Tekin, şunları söyledi:
“Biz yalnızca şuna bakıyoruz: İçişleri Bakanlığı Dernekler Masası tarafından yasal olarak tanınmış bir STK mı? Vakıflar Genel Müdürlüğü tarafından onaylanmış bir vakıf mı? Bunun dışındaki konular bizi ilgilendirmez.”
Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin, göreve geldikten sonra eğitim sisteminde tartışma yaratan ilk adımı ‘Çevreme Duyarlıyım, Değerlerime Sahip Çıkıyorum’ (ÇEDES) Projesi ile atmıştı. Proje kapsamında İzmir’de ilkokul çağındaki çocuklar, İzmir İl Müftülüğü organizasyonuyla, 23 Aralık 1930’da Cumhuriyet karşıtı bir grubun Asteğmen Mustafa Fehmi Kubilay’ı şehit ettiği olayla bağlantılı olan Esad Erbili’nin mezarına götürüldü. Yaşanan olaydan sonra toplumdan Milli Eğitim Bakanlığına karşı tepkiler çığ gibi büyümüştü. Ancak çocukları Kubilay’ın katili Esad Erbili’nin mezarına götüren İl Müftü Yardımcısı Oğuzhan Kadıoğlu’na hiçbir cezai işlem yapılmadı.
Türkiye Gençlik Birliği (TGB) Genel Başkanı Kayahan Çetin de Bakan Tekin’in açıklamalarına sosyal medyadan tepki gösterdi. Çetin, İttihat ve Terakki hakkında Bakan Tekin’in söylediklerine ilişkin şu ifadeleri kaydetti:
“Sayın Bakan ya tarih bilmiyorsunuz ya İttihatçılara ve Türk Devrimi'ne ideolojik husumetiniz var. Hem tarih dediğiniz gibi yaşanmadı hem de İttihatçılar yıkılan ve dağılan bir imparatorluğun içinden Türk Milleti'ne bir vatan çıkartmak için yedi düvelle yedi cephede savaştı. Bundan gerçekten rahatsızsanız, derdiniz bu milletin var olma mücadelesiyle demektir. İttihat ve Terakki'ye bu kadar ilgiliyseniz bilmelisiniz ki İttihatçılar ölür, İttihatçılık ölmez. Siz ne kadar aksini isterseniz isteyin bu ruh yaşıyor.”