7 Ekim 2023'te HAMAS'a bağlı El Kassam Tugayları'nın topraklarını işgal eden siyonistlere karşı başlattığı "Aksa Tufanı" operasyonunun ardından, siyonist rejim havadan, karadan ve denizden Gazze'deki sivillere saldırarak adeta soykırım uyguladı.
Mücahitlerle girdikleri her çatışmada bozguna uğrayan ve ciddi anlamda kayıplar veren siyonistler, aradan geçen 15 ayın ardından hiç başarı elde edemeyerek ateşkes için masaya oturmak zorunda kaldı.
İLKHA muhabirine konuşan Malatya'daki hekimler, eğitimciler, siyasi parti ve STK başkanları ile halk, Gazze'nin yeniden imar edilmesi, sağlık ve eğitim şartlarının iyileştirilmesi ve insani yardımların Gazze'ye derhal ulaştırılması için herkesin çaba göstermesi gerektiğini belirterek, boykotun bir yaşam felsefesine dönüşmesi ve Türkiye'deki çifte vatandaşlığa sahip siyonistlerle ilgili HÜDA PAR'ın meclise sunduğu kanun teklifinin derhal yasalaşması çağrısında bulundular.
"Zalimin zulmüne mermi olacak hiçbir şeyi evimize ve iş yerlerimize sokmamaya ahdettik"
Gazze'deki soykırımı dünyaya duyurmak amacıyla 62 hafta boyunca düzenli yürüyüşler gerçekleştirdiklerini ifade eden Dr. Asena Aydın, ateşkesin ardından bu yürüyüşlerin aralıklı olarak devam edeceğini belirtti. Aydın, "Soykırım durmuş gibi görünse de zalimin zulmü bitmiyor. Özellikle boykot, zalimin zulmüne mermi olacak hiçbir şeyi evimize ve iş yerlerimize sokmamaya ahdettik. Bu anlamda 62 haftadır Türkiye'nin dört bir yanında olsun, Malatya'da olsun, sessiz yürüyüşümüze destek veren, gelen ya da dualarıyla destek veren herkese teşekkürlerimizi bir borç biliriz. Filistin, Gazze, Arakan ve Doğu Türkistan'daki zulmü unutmayacağız. Allah, başta İsmail Heniye, Yahya Sinvar olmak üzere tüm şehitlerimize rahmet eylesin" ifadelerini kullandı.
"Gazze'deki hastanelerin tekrar ayağa kaldırılmasını istiyoruz"
Gazze'deki sağlık hizmetlerinin eksikliğine dikkat çeken Dr. Fuat Zengin, "Öncelikle Yüce Rabb'imize hamd ediyoruz. 15 ay sonra bu savaşın durmuş olması en azından kardeşlerimiz için insani yardımın, sağlık yardımının oraya ulaşma imkanları olacak inşallah. Sağlıkla ilgili 20 yıllık bir hekim olarak şunu belirtmek istiyorum. Maalesef Türkiye'de Sağlık Bakanlığı olarak bu konuda üstümüze düşeni yapmadığımıza inanıyoruz. Ve Sağlık Bakanlığı başta olmak üzere oradaki hastanelerin tekrar ayağa kaldırılması, oradaki insanların acil sağlık ihtiyaçlarının giderilmesi için her türlü desteğin sağlanmasını istiyoruz. Bu hem insanlık, hekimlik, bir Müslüman olarak kardeşlerimize yardım etme sorumluluğudur diye düşünüyoruz. İnşallah o zor günlerde oraya gidememiş olmanın mahcupluğunu bu şekilde telafi edeceğiz. Ve o kardeşlerimizin yine gönüllerini kazanacağız diye ümit ediyoruz. Bu açıdan zaman kaybetmeden bir an önce el atılması gerektiğini düşünüyoruz" dedi.
"Boykot bir yaşam felsefesine dönüşmeli"
Nezaket Topal, boykotun bir yaşam felsefesine dönüşmesi gerektiğini belirterek, "Ateşkesin Gazze halkı için sağlıklı bir barışa vesile olmasını diliyoruz. Ancak zalimin ne zaman harekete geçeceği belli olmaz. Bu nedenle boykot bir yaşam felsefesine dönüşmeli ve asla geri adım atılmamalıdır" ifadelerini kullandı.
"Allah'u Teala kardeşlerimize zafer nasip etti"
Eğitimci Mahmut Yayla ise HAMAS’ın direnişinin iman ve azmin bir göstergesi olduğunu belirterek, "Yıllardan beridir Filistinli kardeşlerimizin siyonist israilden çekmiş olduğu zulüm, 7 Ekim 2023'te başlayan Aksa Tufanı'yla beraber 2024 yılı ve 2025 yılının ocak ayına kadar devam etti. Yani Aksa Tufanı operasyonunun ardından 15 ayı aşkın bu zulüm devam ediyor. HAMASlı kardeşlerimiz; büyük bir azim ve imanla, Allah yolunda canlarıyla, mallarıyla mücadele etti. Camiler, okullar, evler yıkıldı; çocuklar, aileler şehit oldu ama yılmadılar. Bunun neticesinde Allah'u Teala (Celle Celaluhu) kardeşlerimize bu zaferi nasip etti. Siyonist israil arkasına almış olduğu bazı Avrupa devletleri ve zalim emperyalistlerin desteğine rağmen HAMAS ile masaya oturarak ateşkes imzalamak zorunda kaldı. Bundan sonra Filistinli, Gazzeli kardeşlerimizi örnek alarak, İman ve Kur'an ile nasıl hemhal olduklarını, iman ve İslam ile nasıl çocuklarını ve ailelerini yetiştirdiklerini ve nasıl mücadele edeceğini tüm dünyaya öğrettiler. Bu, tüm dünya mazlumları için bir örnek ve ilham kaynağı olacaktır" şeklinde konuştu.
"Partimizin çifte vatandaşlığa sahip siyonistlerle ilgili meclise sunduğu yasa tasarısının bir an önce kabul edilmeli"
Çifte vatandaşlığa sahip siyonistlerin Türkiye'den çıkarılması ve mal varlıklarına el konulması gerektiğini belirten HÜDA PAR Malatya İl Başkanı Behcet Sevgili, "Öncelikle 15 aydır siyonistlere karşı sabırla, azimle mücadele veren HAMAS ve İslami Cihad mensuplarını gönülden tebrik ediyoruz. Rabb'im onların zaferini daim kılsın. Tez zamanda da siyonist çetenin sonunu getirsin. Ayrıca, partimizin çifte vatandaşlığa sahip siyonistlerle ilgili meclise sunduğu yasa tasarısının bir an önce yasalaşmasını istiyoruz. Çifte vatandaşlığa sahip siyonistlerin mal varlıklarına el konulmalı ve mal varlıkları gençlik fonuna aktarılmalıdır. Aynı zamanda kamuoyunun da bu konuda hükümete ve yetkililere baskı yapmalarını bekliyoruz" çağrısında bulundu.
"Gazze'de çadırlarda ve yıkılan betonların altında eğitime devam ediliyor"
Gazze halkının fedakarlıklarının tüm dünyaya örnek olması gerektiğini söyleyen Eğitimci Hasan Sağır, "Tabii Gazze halkı için çok mutluyuz. Ama israil terör çetesine de güvenmiyoruz. Bunlar her an bu barışı bozabilirler. Korktuğum şey onlar rehineleri aldıktan sonra tekrar harekete geçmesidir. Bunun için çok uyanık olmak lazım. Gazze'de bilindiği üzere okulların hepsi bombalandı. Çadırlarda, yıkılan betonların altında bile olsa gene de eğitimlerine devam ettiklerini görüyoruz. Onların bu azmi bizi şaşırtıyor. Bu, büyük bir fedakârlık ve azim örneğidir. Gazze halkı ve Gazzeli çocuklar adeta tüm dünyaya büyük bir ders vermiştir. Bugüne kadar bu soykırım nedeniyle HAMAS'ı suçlayan veya karşı gelen hiçbir Gazzeli'ye rastlanmadı. Bu da büyük bir imanın eseri olduğunu gösteriyor. Müslümanların ve insanlık vicdanına sahip herkesin Gazze'nin mücadelesine destek olması gerekiyor" diye belirtti.
"Gazze'nin yeniden inşası için çalışmalıyız"
İHH Malatya Şube Başkanı Ömer Derin, Gazze halkına yardım konusunda eksikliklerin telafi edilmesi gerektiğini ifade ederek, "15 aydır onurlu bir mücadele veren Gazze halkını yalnız bıraktık ve bekledikleri yardımları ulaştıramadık. Üzerlerine yağan bombaları durduramadık. Çektikleri işkencelere derman olamadık. Anneler kucaklarında eli, kolu, bacağı kopmuş çocuklarına bir ağrı kesici bile veremediler. Babalar, günlerce aç olan çocuklarını doyuramadı. Dedeler torunlarının gözlerini öperek maalesef toprağa verdiler. En azından bundan sonra yalnız olmadıklarını ve bir nebze olsun acılarını dindirme konusunda yanlarında olmalıyız. israil savaşın başladığı dönemden beri günde 600-700 tır ihtiyaç varken günde 5-10 tırın geçişine izin veriyordu. Bazen de haftalarca insani yardım girmesine izin vermiyordu. En azından bu saatten sonra Birleşmiş Milletler ve diğer ülkelerin üzerine düşen görevi yapıp yardım tırlarının geçmesine olanak sağlaması gerekiyor. Bizler de bunların yıkımından daha hızlı bir şekilde Gazze'yi onarmamız gerekiyor. Bundan sonra insani yardımları hızlandırmalı ve Gazze'nin yeniden inşası için çalışmalıyız. Görevimiz bitmedi; israilin zulmünü unutmamalıyız" dedi.
"Ülkemizdeki siyonist yapıların bertaraf edilmesi gerekir"
Türkiye'nin Gazze konusunda eksiklerini telafi etmesi ve siyonist yapılanmaların bertaraf edilmesi gerektiğini belirten Dr. Muhammed Zülfü Yılmaz, "Rabb'imize hamdolsun 15 ayın sonunda bizlere bir sürur bir sevinç nasip etti. Yalnız bu süreçte hem ferdi olarak hem de ülke olarak bazı zaaflarımız da ortaya çıktı. Maalesef ticaret noktasında ve petrol sevkiyatı noktasında halen daha bazı sorunların olduğunu gözlemliyoruz. Ayrıca, ülkemizde siyonist yapılanmalar, çifte vatandaşlıklar, bunlar da hala sorun olarak gözlerimizin önünde duruyor. İnşallah hem devletçe hem milletçe siyonizmin o ahtapot ağı gibi ülkemizi saran kısmını da inşallah bertaraf edeceğiz." şeklinde konuştu.
"Özellikle ilaç boykotunun ihmal edilmemesi gerekir"
Gazze'deki direnişin tüm dünyaya umut olduğunu ve boykotun sürmesi gerektiğini ifade eden İntörn Dr. Abdullah Dinçadam, "Gazze'deki direniş, israilin zannettiğimiz kadar güçlü olmadığını gösterdi. Silahları, tankları, teknolojisi ne olursa olsun orada bir avuç mücahidin mücadelesiyle hamdolsun hezimete uğradı. Tabii bu süreçte 2 milyar Müslüman'ın acziyetini de görmüş olduk. Şeyh Ahmet Yasin, 'Şehit kanı bereketlidir' diyordu. Evet resmi kayıtlara geçen 50 bine yakın şehidimiz var ama o bereketi görmüş olduk. Onlar şehadeti kurtuluş olarak gördüler. Bu öyle bir şehadetti ki hamdolsun birçok insanın uyanışına vesile oldu. Ben bir üniversite öğrencisiyim. Amerika'daki, Avrupa'daki üniversitelerde büyük direnişler oldu. Hamdolsun bunlar Türkiye'ye de yansıdı. İnşallah bu süreci devam ettireceğiz. Boykot çağrımızı yineliyor ve özellikle ilaç boykotunun ihmal edilmemesi gerektiğini vurguluyoruz" dedi. (İLKHA)
