9910,61%-0,90
35,40% 0,22
36,27% -0,58
3065,39% 1,10
4884,84% -0,04
Yetimler Vakfı aracılığı ile Gazze'ye giden ve 2 hafta boyunca hem ameliyatlar yapan Genel Cerrahi Uzmanı Ömer Faruk Aydoğan, basın mensuplarının korkmadınız mı? sorusuna, "Allah'a tevekkül edip gittik. Kudüs yolunda, Mescid-i Aksa için şehit olmak bizim
İşgal rejiminin Filistin'de sürdürdüğü katliamlar aralıksız sürerken dünyanın birçok ülkesinde de bölgeye çeşitli yardım çalışmaları devam ediyor.
Yetimler Vakfı aracılığıyla yanında 3 doktor ile Gazze'ye gitmek için yola çıkan ancak sadece kendisine izin verilmesi üzerine tek başına Gazze'ye giderek 2 hafta boyunca hem ameliyatlar gerçekleştirip hem de vakıf adına yardım çalışmaları yapan Genel Cerrahi Uzmanı Ömer Faruk Aydoğan, İstanbul Havalimanı'nda Yetimler Vakfı gönüllüleri tarafından karşılandı.
Havalimanı çıkışında basın mensuplarının sorularını yanıtlayan Aydoğan, dünyanın farklı ülkelerinde gelen doktorlar ile birlikte Gazze'de sağlık faaliyetleri gerçekleştirirken karşılaştıkları manzaraların kelimelerle ifade edilemeyeceğini ifade etti.
"4 doktor gittik ama yalnızca bana izin çıktı"
Gazze'ye gidişini ve orada karşılaştıkları manzaralarla ilgili konuşan Aydoğan, "Yetimler Vakfı aracılığıyla Ürdün'e gittik. Orada dünyanın farklı ülkelerinden gelen doktorlar vardı. İzin verilenlerle Filistin'e geçtik. Türkiye'den 4 doktor gitmiştik. Sadece bana izin çıktı. İsraillin izni ve denetiminde gittik. 1,5 ay önceden tıbbı belgelerimizi göndermiştik. Maalesef onay son akşam çıktı. Diğer arkadaşlar bu nedenle dönmek zorunda kaldı." diye konuştu.
"Dünyanın farklı ülkelerinden doktorların gitmesi Gazzelilerin azmini arttırıyor"
Gazze'de dünyanın en kural tanımaz terör devleti israilin en gelişmiş silahlarla ve sesten hızlı F16 uçaklarıyla kadınlara ve çocuklara, bebeklere ve savunmasız bir halka, cadde ve sokaklarda aralıksız olarak saldırmaya devam ettiklerini hatırlatan Aydoğan, "Diğer taraftan azmi ve sabrı kendilerini rızık edinmiş bir halk ve direniş var. Gazze gözlerimizle ve kelimelerle anlayabileceğimiz, ifade edebileceğimizden çok farklı bir yer. Gazze'de çok ciddi bir sağlık krizi var. İsrailin hastanelere saldırmasını nedeni, oradaki halkın direncini ve umudunu kırmak. Dünyanın farklı ülkelerinden, Tunus'tan, Bangladeş'ten, Mısır'dan, Ürdün'den, Almanya'dan, İngiltere'den, Afganistan'dan gelen gönüllü Müslüman doktorlar vardı. Bu da Gazze'deki kardeşlerimizin azmini ve direncini artırıyor. Oradaki kardeşlerimiz şikayetçi değiller. Sabrediyorlar ve bekliyorlar. Burada yaşadıklarını karşılığının Allah'tan geleceğini umuyorlar. Gazze'de sağlık sistemi çökmenin eşiğinde. Orada ilaç yok. Ameliyatlar yapılıyor ama malzeme yok. Çok ciddi yara enfeksiyonları var. Hastanelerde dahi hastalara yemek yok. Gazzeli doktorlar 24 saat boyunca evlerine gitmeden tedavi vermeye çalışıyorlar." şeklinde konuştu.
"Hastanelerde yer olmadığı için zamanından önce hastaları taburcu etmek zorunda kalıyorduk"
Aydoğan, "Filistin Kamu Hastanesinde çalıştım. Ameliyat olması gereken hastaneleri bize gönderiyorlardı. Cerrahi branşlarda uzman olan doktorlar vardı. Ameliyat ettiğimiz hastayı zamanından önce taburcu etmek zorunda kalıyorduk. Çünkü hastane de yer yoktu. Ameliyat ettiğimiz 5 yaşındaki bir çocuğun minik bedeni dayanamadığı için temel yaşam desteğine bağladık. Bu sırada 25 yaşında başka bir hastayı da temel yaşam desteğine bağlamamız gerekiyordu. Bu hasta beklerken şehit oldu. 5 yaşındaki çocuk da şehit oldu." dedi.
"Gazzeli bir insanın gün boyunca yaptığı en önemli iş biraz gıda ve su bulabilmek oluyor"
Gazze'ye giderken resmi prosedür ve izne tabi olarak gittikleri için sorun yaşamadıklarını belirten Aydoğan, "Girişte herhangi bir problem yaşamadık ama Fakat Ebu Selem Kapısı'ndan karşı tarafa geçerken Gazzeli askerlerin yüzünde ciddi bir hüzün vardı. Dışarıdan doktorların, insanların Gazze'ye gitmesini istemiyorlardı. Pasaport kontrolünde Türkiye'den gittiğimizi öğrendiklerinde şaşırdılar. Çıkarken de aynı muameleyi gördüm. Türkiye'den gidenler onları şaşırtıyor. Ancak dünyanın farklı ülkelerinden mezhep, dil, din fark etmeksizin ortak paydada hizmet ediyorlar. Gazze'de en büyük sıkıntı gıda eksikliği. Günde bir öğün dahi beslenemeyen insanlar var. Gazzeli bir insanın gün boyunca yaptığı en önemli iş biraz gıda ve su bulabilmek oluyor. Bu durum çocuklar için de bayanlar için de bebekler için de geçerli. Gıdaya ve suya erişim çok sınırlı. Bundan dolayı temizliğin yapılamamasından kaynaklı salgın hastalıklar çok yaygın." diye konuştu.
"Mescid-i Aksa için şehit olmak en büyük makam"
Basın mensuplarının giderken korkmadınız mı? Sorusuna da cevap veren Aydoğan, şu ifadeleri kullandı:
"Oraya giderken Allah'a tevekkül edip gittik. Kudüs yolunda, Mescid-i Aksa için şehit olmak bizim için en büyük makamlardan birisi. Onun için korkmadım ve Allah'ın bize yazdığı ecelin değişmeyeceğini biliyoruz. Allah yolunda ölmek bizim için en büyük makam. Biz El-Bab hastanesinde hasta ve yakınlarına tatlı ikram ettik. Bir gün sonra o hastaneye havan saldırısı oldu ve laboratuvar kısmı zarar gördü. Yine bir çadır kent kurulumu için gittiğimiz bir bölgede bizden sonra bir binaya saldırı yapıldı ve 7 kişi şehit oldu. Türkçe bilen ve hastaneye ara ara yanıma gelen bir Filistinli kardeşimizle yardım çalışmaları yapıyorduk bir gün televizyona canlı yayına bağlanacaktım ve kamera tutması için bu arkadaşı bekledim. Biraz gecikti. Sonra beni çağırdılar ve baktım ki arkadaş sedyede. Şarapnel parçası isabet etmişti ve karaciğeri zedelenmişti. Yanı yolda yürüyen hiç kimse güvende değil. O arkadaşımızı da ameliyat ettik. Orada dışardaysanız güvenliğiniz sıfır."
Aydoğan'ın açıklamalarının ardından Yetimler Vakfı da bir basın açıklaması gerçekleştirdi. (İLKHA)