Tarih: 02.09.2024 19:18

“GÖZ AÇIP YUMMUŞ GİBİ”

Facebook Twitter Linked-in

“GÖZ AÇIP YUMMUŞ GİBİ”

Okurun Penceresi/ Memet Gözütok

Sözün piri Yunus Emre'nin ;

Geldi geçti ömrüm benim

Şol yel esip geçmiş gibi

Hele bana şöyle gelir

Şol gözlerin açmış yummuş gibi

dörtlüğüyle başlayan ‘Göz Açıp Yummuş Gibi’ eseri Orhan Altaş'ın kaleminden okuyucuyu babası Nazım amcanın iyilik dolu hayatına doğru bir yolculuğa çıkarıyor. Aklı başına geldiğinde yetimliğin acısını, tam bir Anadolu kadını olan annesi Hasi Hanım ne kadarda hissettirmemeye çalışsa da o babasının diktiği söğüt ağacıyla acılarını paylaşan yüce bir şahsiyetin hikâyesi, bu eserle birlikte iki kapak arasına girmiş. 

Tum1habermedya/medyadoğu.com/kültür-sanat/edebiyat/tarih

Kadınların mağduriyetinden, cinsel tacizlerden bahseden, yalan ve kurmaca üzerine yazılan ayrıca bizim toplumumuzla hiç alakası olmayan, zehirlerini truva atları gibi satır aralarına gizleyen proje eserler yerine bizzat yaşanmış ve yaşadığı topluma yön vermiş bir babayı oğlunun kaleminden okumaya ne dersiniz? 

‘Göz Açıp Yummuş Gibi’ sevdanın güzel bir çift göze ya da tene hapsedildiği bir dönemde asıl sevdanın ne demek olduğunu ayan beyan ortaya koyan cümleler, edeple yoğrulan hayallerin aktarıldığı bir eser. 

Anne sözünün kıymetine, ailenin izzetini korumanın önemine dair çok güzel örnekler vermekle kalmayıp;

Zenginlik mi?/Vatan mı?

 

 

 Sorularına tereddütsüz VATAN cevabının verildiği asil bir hayatın, vatan aşığı bir ailenin adanışının hikâyesi…

Çocukluğundan başlayarak iyiliğe adanmış bir yüreğin, yıllar sonra ektiklerini biçmesi, okuyucuyu insanı çok ama çok duygulandıracak cinsten.  Sen iyilik yap denize at balık bilmezse Halık bilir atasözünü yıllar sonrasına bağlanan düğümlerle adeta satırlar arasında yaşıyorsunuz.

İnsandır haldir. Her şey başa gelebilir. Mayasında acelecilik olan insan yeter ki sabretmesini bilsin, mükâfatını nasıl alacağını Nazım amcanın yaşadığı tecrübeleriyle rahatça görülebiliyor. 

                ‘Göz Açıp Yummuş Gibi’ eseri ailecek okunması gereken bir eser. Bence her anne baba önce eseri kendisi okuyup, sonra esrin kahramanı Nazım amcanın güzel örnekliğini paylaşarak, okunmasını sağlamalıdır. Böylelikle en azından postmodernizmin pençesinde can çekişen insanlığın ümidine küçükte olsa bir katkı sağlarız. Bence karınca misali en azından tarafımızı belli ederiz.

                Benim bu eserin yazarı Orhan Bey’le tanıştıran Çoruh’un Kızı kelamın sultanı Ümran ablama bir kez daha teşekkür ederken, nasibin hasbi insanların eliyle filizlendiğini görmek insanı daha da şevklendirdiğini söylemeden geçemeyeceğim. Ne mutlu yemin edilen kalemle kelamı buluşturanlara, ne mutlu iyiliği yayanlara…

 

 




Orjinal Habere Git
— HABER SONU —