Bugün, 1 Ekim 2024 Salı
  • BIST 100

    9604,85%-0,63
  • DOLAR

    34,20% 0,07
  • EURO

    38,04% -0,12
  • GRAM ALTIN

    2907,43% 0,41
  • Ç. ALTIN

    4827,66% 0,00

Hasan Nasrallah'ın ölümü Hizbullah'ın silahsızlandırılması için bir boşluk yaratır mı?

Tahran'ın 2003 yılında Baas rejiminin yıkılmasının ardından yaptığı gibi, İsrail'in de Hizbullah'ın etkisiz hale getirilmesinin ardından otoriter hırslarını artıracağından korkuluyor

DÜNYA 30.09.2024 10:23:00 0
Hasan Nasrallah

Mustafa el-Ensari

 

İsrail tarafından kısa bir süre önce öldürülen Hizbullah Genel Sekreteri Hasan Nasrallah hakkındaki anlaşmazlık ne olursa olsun Nasrallah, aktif ve etkili olduğu ortamda bir boşluk bırakmadan, bu boşluktan kimin yararlandığına ve kimin zarar gördüğüne bakılmaksızın etkisiz hale getirilebilecek sıradan bir kişi değildi.

Irak'ın eski Devlet Başkanı Saddam Hüseyin, işlediği korkunç suçlara rağmen, bölge ülkelerinin halen bedelini ödediği ağır bir miras ve boşluk bıraktı. Acımasız yönetimiyle Körfez bölgesini İran ve Kuveyt ile iki kanlı savaşa sürükledi. Bu da ABD’nin Irak’ı işgaliyle birlikte ortadan kaldırıldığı üçüncü bir savaşın önünü açtı. Saddam, Irak’taki Baas rejimi sırasında en büyük umudu Bağdat'a karşı güvende olmak olan Velayet-i Fakih (İran) rejimi için sağlam bir engeldi. Bunun dışında İran, Bağdat'ı atlayarak Arap komşularına ulaşmayı ya da şehirlerini, konumunu, manevi alanlarını (türbeler) ve stratejik kaynaklarını Velayet-i Fakih'in yayılmacı ve mezhepçi hedeflerine ulaşmak için kullanmayı arzulayamazdı.

Benzer şekilde Nasrallah, Suriye ve Yemen'de Lübnanlı ve Arap çevresine karşı, Körfez'de ve dünyanın dört bir yanında kışkırtmalar ve sabotajlarla gereksiz ve mezhepsel savaşlar verdi. Her ne kadar bu savaşları Tahran'ın hedef alınmasını engellemek ve bölgedeki çıkarlarını korumak için vermiş olsa da, birçoklarına göre Nasrallah, İsrail'in ‘baş belasıydı’. Ancak sonuç, varlığının, İran, Hizbullah ve diğer tüm ‘direniş ekseni’ ve siyasal İslamcı gruplar da dahil olmak üzere Ortadoğu'daki tüm terörist ve radikal güçlere bahane sağlayan ve sağlamaya devam eden baskı, saldırı ve işgalci İsrail için ‘bir miktar caydırıcılık ve dikkat dağıtıcıılık’ teşkil ettiğini gösteriyor.

Bu durum, Hizbullah'ı bölgesel denklemde etkisiz hale getirdikten sonra İsrail'in, Tahran'ın Saddam rejimini devirip bölgesel güç dengesi haritasından sildikten sonra olduğu kadar cesur ve küstah olacağına dair korkuları arttırıyor.

Bu durum bizzat İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu tarafından ABD’nin New York şehrindeki Birleşmiş Milletler Genel Kurul görüşmeleri sırasında yaptığı konuşmasında kabul edilmiş ve İsrail Genelkurmay Başkanı Herzi Halevi tarafından İsrail ordusunun Hizbullah Genel Sekreteri Nasrallah’ın hedef almasının başarısı teyit edilirken tekrarlanmıştı. Netanyahu, İsrail'in kolunun İran'da ya da Ortadoğu'da ulaşamayacağı hiçbir yer olmadığını söylemekten çekinmedi. Bugün bunun ne kadar doğru olduğunu zaten biliyoruz. Netanyahu sadece Tahran'ı kastetmiyor. Bu çok açık bir başlık, ülkesinin üstünlüğünü tanıması gerektiğini söylediği tüm bölgeyi kastediyor.

Kushner: Fırsatı kaçırmayın!

Eski ABD Başkanı Donald Trump döneminde İsrail'e oldukça yakın olan Jared Kushner, X hesabından yaptığı açıklamada Hasan Nasrallah suikastına açıkça atıfta bulunarak bunun Lübnan'ın her zaman bedelini ödediği bir mesele olan Hizbullah’ın silahsızlandırılması gibi daha önce ertelenen projelerin hayata geçirilmesi için bir fırsat olarak görülebileceğini, ancak asıl sorunun İsrail'in bundan memnun olup olmayacağı olduğunu yazdı.

Kushner, şöyle devam etti:

“Nasrallah'ın ölümünün doğrulanması ve sadece dokuz gün içinde Hizbullah’ın 16 üst düzey komutanının ortadan kaldırılması, İran'ın İsrail'i hedef alan cephaneliğinin olmadığı bir Ortadoğu'yu düşünmeye başladığım ilk gün oldu. Bunun potansiyel olarak bir dizi olumlu sonucu var.”

Ülkesini bu fırsatı kaçırmaması konusunda uyaran Kushner, Ortadoğu'nun genellikle çok az değişimin yaşandığı katı bir blok olduğunu belirterek “Bugün ise akışkan ve bu bloğu yeniden şekillendirme fırsatları sınırsız. Bu anı kaçırmayın!” ifadelerini kullandı.

Barışın, İsrail ulusunun ve Hizbullah yüzünden acı çeken ve ülkelerinin refah içinde olduğu günlere dönmek isteyen Lübnanlıların büyük bir bölümünün arkasında durmak için doğru zaman olduğunu söyledi.

Eğer Kushner'in bahsettiği denklem doğruysa ve başka bir gerilimin kapısını açmazsa iyi olabilir, ama sorunun kökeni Hizbullah'tan çok daha öncesine dayanıyor. Başta Suudi Arabistan olmak üzere bölgedeki müttefiklerinin 'çatışma ve acı döngüsünü kıracak en iyi çözümün bir Filistin devletinin kurulması olduğunu’ sık sık tekrarlamalarına rağmen ABD, İsrail'in Filistin'i işgalini şimdiye kadar hiç ciddiye almadı.

Oslo sancısı

Dolayısıyla Nasrallah'ın ölümünden sonra sadece İran değil, ABD ve İsrail’de sınava tabi tutulacak. Eğer Tel Aviv'in İran ve vekillerine karşı zaferi gerçekleşirse, bu zafer bir Filistin devletinin kurulmasına ve bölgede barışın sağlanmasına dayanacaktır. Araplar da bunu umuyor, ama bunun tam tersi olursa, ki korkulan da bu, o zaman İsrail’in hırsları da baskıları da zirveye ulaşacak. Güç, ne kadar büyük olursa olsun, İsraillilerin ve komşularının ihtiyaç duyduğu barış, istikrar ve kalkınmayı tek başına yaratmaya yetmez. Bunu ABD de tecrübe etti ve ona hatalarını tekrarlamaması tavsiye edildi.

Sonuç olarak ya Saddam'ın düşüşünü takip eden kaosa geri dönmek ya da İran ve vekillerinin hareket özgürlüğünün kısıtlanması ve ABD’nin garantörlüğüyle İsrail'in akıl sağlığına kavuşmasının sağlanmasıyla daha iyi bir duruma geçmek arasında bir seçimle karşı karşıyayız. Bu da anca İsrail’e baskı yaparak ve bir Filistin devletinin kurulması için bastırarak yapılabilir. Tıpkı 1982 yılındaki savaşın ardından Oslo'da varılan anlaşmayla Arafat ile Filistin Kurtuluş Örgütü’nün (FKÖ) askeri olarak yenilmiş olsalar da siyasi olarak galip bir şekilde anavatanlarına dönmelerindeki gibi.

Bölgesel ve uluslararası düzeydeki durum böyle. Nasrallah'ın yokluğunun yarattığı iç boşluk ve bunun Şii bileşen üzerindeki etkisi içinse eğer yukarıdaki karşılaştırma doğruysa, Saddam sonrası Irak dokusu üzerindeki büyük etkiye bakmamız yeterli olur. Neyse ki bu kısım Lübnan'ın ve mezhepler arasındaki uzlaşmanın lehine olmuş olabilir, ancak büyük olasılıkla Tahran ve direniş ekseninin çıkarlarına hizmet edecek şekilde değil. İç savaş sonrası Lübnan saflarını hiçbir şey Hizbullah'ın hegemonyasını ve egemen kararını diğer bileşenlere silah zoruyla, imayla ya da açıklamayla dayatması kadar bölemedi.

*Bu makale Şarku'l Avsat tarafından Indpendent Arabia'dan çevrilmiştir.


Haber Editörü

Hakan Dikmen 1

hakandikmen30@gmail.com

9. Çanakkale Bienali sanatçı listesi açıklandı

Şekip Ayhan Özışık eserleriyle anıldı

İzmit Belediyesinden Yeşilova’da asfalt konforu

Mudanya'da çiftçiler bilinçli üretimle kazanacak

Türk Telekom’dan hediye yağmuru 

Yuvamız İstanbul öğretmenlerine özel eğitim

Mazota zam geliyor mu? 1 Ekim 2024 akaryakıt litre fiyatı kaç?

Yoksulluk sınırı 65 liraya dayandı! TÜRK-İŞ açıkladı

Dr.Tayfun Börta: Eş, dost, komşu tavsiyesiyle ilaç kullanmayın - Videolu Haber

Ilık: “Yaşlılarımız en büyük hazinemizdir”

Karadeniz'deki bu fener 5 nesildir, 161 yıldır korunuyor!

Uzmanlara göre sağlığa en tehlikeli sporlar listesi

Kıbrıs'tan İstanbul'a geçiş yapmıştı! Diploması geçersiz mi? İmamoğlu o süreci anlattı...

Mekanik bel ağrısı nedir, riskleri ve bununla mücadele için egzersizler

Dolarda kader günü!

Altında deprem!

Bakanlar Kurulu toplantısı sona erdi! Cumhurbaşkanı Erdoğan'dan açıklama

Cumhurbaşkanı Erdoğan: Denetimlerimizi sıkılaştıracağız

MEB'den öğretmenler arası fotoğraf yarışması

Başkan Uysal, ‘Milletle mücadele etmeyin’

Sultan bestekârların eserleri Rami Kütüphanesinde yankılanacak

Bursa'da ilkokul öğrencilerinden temizlik farkındalığı

30 Başkan’dan Iğdır’da DEM’in attığı işçilere destek

‘Nil’den Fırat’a kadar Büyük İsrail peşindeler’

Eli kanlı Netanyahu'dan İran halkına özgürlük vaadi

Yazar-Şair Murat Kayış, Besni Eğitim Bayramı’nda okurlarıyla buluştu

AK Parti Keşan İlçe Başkanlığı için delege seçimi yapıldı

Bursa'da üniversiteliye sıcak karşılama

İlk kez düzenlenen Pediatrik Psikofarmakoloji Okulu’nun ev sahibi BUÜ oldu

Doğuş Çocuk Senfoni Orkestrası Cumhuriyet'e hazırlanıyor

Yükleniyor

Haberi Sesli Oku
Çelebi Ofis

Erzurum Valisi Çiftçi “Kan bağışlamak suretiyle sağlığımızın, sıhhatimizin de şükrünü eda edebiliriz”

Erzurum Valiliği TS-EN-ISO 9001 Kalite Yönetim Sistem Belgesi sahibi oldu

Kampüse Hoş Geldin…

İşte bu çok güzel oldu…

TÜRK DEVLETLERİ U-16 YAŞ GRUBU MİLLÎ TAKIM MÜSABAKALARI START ALIYOR

ERZURUM B.B. U-18 YAŞ GRUBU 3' ÜNCÜ HAFTA MÜSABAKALARI TAMAMLANDI

Erzurum, Türkiye’nin coğrafi işaretli Ürünler konusundaki örnek şehri olmaya devam ediyor…

TÜRKİYE-ÖZBEKİSTAN EĞİTİM FORUMU İSTANBUL’DA GERÇEKLEŞTİ

Erzurum’da off-roadçular "Yaza veda, kışa merhaba" dedi

ESOB Başkanı Fırat, "Kalkınma yatırımdan ve imalattan başlar"

Yuvamız İstanbul öğretmenlerine özel eğitim

İlk kez düzenlenen Pediatrik Psikofarmakoloji Okulu’nun ev sahibi BUÜ oldu

Müdür İşcan, tüm okullarda Türkiye Yüzyılı Maarif Modelini anlatıyor

Kemalpaşa'da okullara dezenfektan desteği

Muhtemel eğitim süresi 2023 yılında 17,9 yıl oldu

Geleceğin sürücüleri Konya Karatay'da eğitim alıyor

İstanbul Üsküdar'da öğrencilere kırtasiye ve giysi desteği

Büyükşehir’in kreşleri yoğun ilgi görüyor

Üniversitelilere 5 bin lira öğrenim yardımı

Trakya Üniversitesi öğrencilerinin büyük başarısı

LİG TABLOSU

Takım O G M B Av P
1.Galatasaray 7 6 0 1 15 19
2.Fenerbahçe 7 5 1 1 11 16
3.Beşiktaş 6 5 0 1 10 16
4.Samsunspor 7 5 2 0 5 15
5.İstanbul Başakşehir 6 4 1 1 5 13
6.Eyüpspor 7 3 1 3 4 12
7.Göztepe 6 2 1 3 4 9
8.Bodrum FK 7 3 4 0 -2 9
9.Alanyaspor 7 2 2 3 -2 9
10.Trabzonspor 6 1 0 5 1 8
11.Konyaspor 7 2 3 2 -2 8
12.Sivasspor 7 2 3 2 -2 8
13.Antalyaspor 7 2 3 2 -5 8
14.Kasımpaşa 7 1 2 4 -2 7
15.Gazişehir Gaziantep 6 1 4 1 -4 4
16.Rizespor 7 1 5 1 -12 4
17.Kayserispor 6 0 3 3 -7 3
18.Hatayspor 6 0 4 2 -6 2
19.Adana Demirspor 7 0 6 1 -11 1

YAZARLAR