Haydi bakalım vira bismillah!
Cumartesi geçti gitti.
Tartışılacak veya yorum dahi yapılacak bir durumunun olduğunu hiç ama hiç zannetmiyorum bile.
Bu saatten sonra bakışlarımızı; bu ülkede sözü, özü ve dahi gücü olan kişinin söylediklerine ve burada temsil olarak yetkilendirdiklerine çevirmek lazım gelir.
Kulaklarımızı açmak lazım gelir.
Dikkatimizi vermek lazım gelir.
Kimin ne düşündüğü veya yaşananları nasıl yorumladığı, bu saatten sonra artık kimin umurunda ki?
Cumartesi günü bu şehir; çağ atlayacağı ve dahi kalkınacağı, gelişeceği, kazanacağı, zenginleşeceği, ilerleyeceği bir gelişmeye imza atarak Pazar gününü de istirahat ederek geçirdi.
Diyelim…
Diyelim ve hemen bugünden itibaren de sözü verilen, vaat olarak değil icraat olarak uygulamaya konulacak olan çalışmaların çetelesini çıkarmaya başlayalım.
Bana göre iktidarın bu şehirdeki temsilcisi olan ve AK Partinin seçilmiş İl başkanı İbrahim Küçükoğlu’nun asıl görevi de, mesaisi de şimdi, bugünden itibaren başlıyor.
Yüklendiği vazifesinin, Cumartesinden önceki günlere nazaran daha zor; daha yoğun ve daha kararlılıkta olacağını şimdiden altını çizmek lazım gelir.
Öyle ya; içeride yani Erzurum il sınırları içerisinde birçok muhalif seslerle uğraşacağı yetmezmiş gibi bir de kendi partisinin içerisindeki siyasi egoları göğüslemesi gerekmektedir. Bunların ne olduğunu ve nasıl baş edeceğini eminiz ki kendisi bizden daha iyi biliyor. Gençliğinin vermiş olduğu enerji ve dün ki yazımızda bahsettiğimiz çevresine yaydığı pozitif enerjiyle bu tür engelleri aşabilecek gücünün olduğunu görüyoruz.
Öte yandan, Ankara’da veya şehir dışında her hangi bir yerde; bu şehrin geleceği için atacağı her adımda, ilk olarak önüne bir Yıldırım veya bir Aslan engeli çıkacağını da kendi düşüncelerimin meyvesi olarak hatırlatmak istiyorum.
Ama İbrahim Başkan için aslolan, kendi şehrimizdeki sırtlanlar olacaktır.
Olmalıdır da…
İbrahim başkanın; bu şehrin kalkınması için dışarından yatırım çağıran, teşvik veren ve hatta katkı sağlamış olan birilerine karşılık olarak; gizli veya aşikâr, hem de kanunların arkasına saklanarak bu şehirde yatırımları engelleyen, bu şehire ihanet edenlerin olduğunu görmesinde fayda var diye düşünüyorum.
Mesela yıllardır bu şehirde tekelleşmiş ve kangren halini almış bir özel hastane sıkıntısının, neden halen daha çözülemediğinin mantıklı bir açıklamasını kimseler yapamamaktadır. Halkın anlayacağı bir dille, bu şehirde 2 nci veya 3 üncü bir özel hastanenin; bu günlere kadar neden açılamadığını, açılmasının önündeki engelin veya engellerin veya şartların neler olduğunun anlaşılır bir dille açıklanamadığını halen daha anlamış değiliz. Gerçi yine engellenmez ise bahara onun keyfini yaşayacağız ama korkumuzu burada belirtmekte, hemde şimdiden fayda var.
Aman dikkat! O birileri sakın yine engel olmasın…
Başka il ve ilçelerde baş üstünde taşınan ve dahi bila-bedel yer verilerek her türlü teşvik ile gönülleri alınan yatırımcıların, bizim şehrimizde neden ceviz kabuğunu doldurmayacak engellemelerle bunaltıldığının cevabı yıllardır bulunamamıştır.
Kaldı ki; 2025 yılının bu şehir için önemini bilmeyen veya bilmek istemeyenlere karşı takınılacak tavırlar bu şehrin kaderini de etkileyecektir.
İbrahim olmak kolay değil, farkındayız.
Ama Cumartesi günü İbrahim olmayı ve bu ateşe atlamayı siz istediniz. Yanmanız bir yana, yanı başınızda sizden olan ve can bildiğiniz birilerini de kurban etmeniz istenebilir.
O adımı atabilir iseniz, bu şehir kalkınır ve öyle bir çağ atlar ki; ardınızdan edilecek duaların yoğunluğuna ve bereketine kelimeler bile yetişemez.
Yok, daha önceki düzen bende de devam eder der iseniz; o zaman o duaların yerini nasıl bir “ah” ile size döneceğini ve o ateşin sizi nasıl yakacağını tahmin bile edemezsiniz.
Dedik ya; İbrahim olmak o kadar kolay değil!
Zaman dar, gün geçmekte ve vakit durma vakti değildir.
İnanır iseniz; bir şehir sizi bekler, bir tarih sizi bekler, bir yazgı sizi bekler.
İbrahim'ini bekler.
Haydi o zaman vira bismillah…