Tarih: 12.09.2023 15:44

İklim Krizi ve Sona Yaklaşan Döngü

Facebook Twitter Linked-in

İklim değişikliği, dünya tarihi boyunca aktif bir rol edinmiştir. Günümüzdeyse, en katı sonuçları gözler önüne somut bir şekilde serilmektedir. Kıtalar üzerindeki oluşumlar, doğal faktörler ve en önemlisi insan faaliyetleri gidişatı yok oluşa doğru ansızın sürükleyen bir nehir etkisindedir. Peki, ülkemiz bu duruma karşı ne tür önlemler alıyor? Depremler, Seller, Heyelanlar vs. arttıkça her geçen yıl işin içerisinden çıkılmaz bir noktaya doğru sürükleniyoruz. Uzun süreli yapılan hatalar ve sonuçları bir felakete doğru insanlığı itiyor. İklim değişikliği daha geçen hafta Giresun, Samsun gibi illeri şiddetli yağışla orantısız bir felakete sürükledi. En son Libya örneği, dünya çapında inanılmaz can kayıplarına sebep oldu. Uzun süreli olguların yanında sadece durumu değerlendirip, hiçbir önlem almayan insanların ileriki bir süreçte durumla 'nasıl' başa çıkacağıysa meçhul gibi görünüyor! İnsan gezegendeki en etkili tür halinde bulunuyor. İnsanlığın etkileriyse olumsuzluk içeriğinde yeşeriyor. Toprakta, çevrede, suda, organizmalarda ve atmosferde pek çok değişiklik olumsuz ve geri dönülmez sonuçlara çoktan zemin hazırladı. -Azalan buzul oranı ile deniz seviyelerinin yükselmesi, -Yükselen deniz seviyeleri ile kıyı bölgelerinde artan su baskınları, -Okyanus asitlenmesi ile deniz canlılarının yok olmaya başlaması, -Orman yangınları gibi aşırı hava olaylarındaki artış, -Yağışların azalmasıyla tarım ve tarımcılığın azalması, mahsul veriminde düşüş, -Gıda ve kaynak için çıkan savaşlar ve iklim göçleri. Velhasıl, bu durum ekosistemi bir sona doğru çoktan sürüklemeye başladı. Lakin, bu gidişata 'Dur' diyebilmek için insanlık bir çaba sarf ediyor mu? Bir grup insan harici, durumla ilgilenen insan sayısı çok az olarak görülüyor. İklim değişikliği ve felaketlere engel olabilmenin diğer bir yoluysa atmosferdeki karbondioksit birikimine daha fazlasını eklemeyi bırakmaktır. 'Yaşadığımız binalara, endüstrimiz için ürettiğimiz elektrik ve ısıya, arabalarımıza, kamyonlarımıza ve uçaklarımıza güç sağlamak için yaktığımız petrole kadar; ekonomimizin hayati önem taşıyan pek çok kısmı büyük miktarlarda sera gazı salıyor. Yine de bu sektörlerden kaynaklanan karbonu azaltmanın birçok yolu var. Kömür, petrol ve gaz gibi yüksek emisyonlu yakıtları güneş enerjisi ve rüzgar enerjisi gibi neredeyse “karbonsuz”, yenilenebilir enerji alternatifleriyle değiştirebiliriz. Binalarımızı ve altyapımızı da güncelleyebiliriz, böylece onları inşa etmek ve kullanmak için daha az enerji harcarız.' Lakin insanoğlu, kendi ilinde dahi durumla pek ilgili görünmüyor. Fabrikalardan çıkan atıklar, kirlenen denizler, sera gazı emisyonlarının zirveye ulaşarak sonu getirecek olması insanoğlunun ilgi alanına girmiyor. Buna sebep olan bütün güçler, felaketlerin tam ortasında pozlar vererek dahasını kazanmak için imzalara eşlik ediyor. Bilimsizlik mi? Umursamazlık mı? İnsanoğlunun bitmek bilmeyen hırsı mı? Gerisine siz karar verin! Sevgilerle. Gazeteci-Yazar Nihal Özkan


Orjinal Habere Git
— HABER SONU —