9715,86%-0,18
35,49% 0,02
36,50% 0,59
3040,59% 0,11
4876,78% -0,12
İngiltere Parlamentosu Lordlar Kamarası Çarşamba günü, Çin’in sözde “Xinjiang Uygur Özerk Bölgesi” olarak adlandırdığı Doğu Türkistan’da Uygurlar, Kazaklar, Kırgızlar ve diğer Müslüman Türk halklara yönelik devam eden soykırım ve insan hakları ihlallerine odaklanan önemli bir etkinliğe ev sahipliği yaptı.
Etkinlik Uluslararası Barolar Birliği İnsan Hakları Enstitüsü (IBAHRI) tarafından düzenlenirken, Barones Helena Kennedy KC tarafından yönetildi.
Etkinlik, Çin yönetimi altındaki bu toplulukların karşılaştığı toplu gözaltılar, zorla kısırlaştırmalar, işkence, zorla çalıştırma ve kültürel yıkım gibi sistematik zulümler hakkında küresel farkındalığı artırmayı amaçlıyor. Bu ihlallerin yaygın olarak soykırım olarak kabul edilmesine rağmen, konuşmacılar uluslararası toplumun Çin’i sorumlu tutmak için önemli bir eylemde bulunmadığının altını çizdi.
Lordlar Kamerası İşçi Partisi üyesi Helena Kennedy, yaşanan zulmün soykırımın yasal tanımına uyduğuna işaret ederek “Bir insan hakları avukatı olarak uzun yıllardır bu işle uğraşıyorum ve toplama kamplarına yerleştirilen kadınların inançlarını terk etmeye zorlandıkları, işkence ve cinsel şiddete maruz kaldıkları üzücü hikayelerini dinledim. Bu kanıtlar, bu kampların endişe verici boyutlarını ortaya koyan uydu görüntüleriyle de desteklenmektedir.” İfadelerini vurguladı.
DERHAL YASAL İŞLEM BAŞLATMALI
Doğu Türkistan’ın Uluslararası Suç Mahkemesi’ne (ICC) yaptığı şikayetin hukuk müşaviri Rodney Dixon, İngiltere ve diğer devletleri derhal yasal işlem başlatmaya çağırdı ve “Birleşik Krallık hükümetinin desteğini gerektiren yasal yollar mevcuttur. Arjantin’de görüldüğü üzere, evrensel yargı yetkisi faillerin hesap vermesini sağlamak için güçlü bir araçtır. Buna ek olarak, Uluslararası Ceza Mahkemesi (UCM), özellikle de UCM’nin sınır ötesi suçlar üzerinde yargı yetkisine sahip olmasını sağlayan Myanmar davasındaki emsal göz önünde bulundurulduğunda, konuyla ilgilidir.” Dedi.
İşgalci Çin’in toplama kamplarının ihbarcısı ve tanığı olan Sayra Sauytbay, kamplarda tanık olduğu vahşet hakkında üzücü ayrıntılar verdi. Özellikle çocukların ailelerinden zorla koparıldıklarına değindi.
“Çin, yaklaşık bir milyon Uygur, Kazak, Kırgız ve diğer Türk çocuklarını ailelerinden zorla ayırarak devlet tarafından işletilen yatılı okullara yerleştiriyor. Bu sözde yatılı okullar, kültürel kimliklerini silmeyi ve onları sadık Çin vatandaşlarına dönüştürmeyi amaçlamaktadır.” Ayrıca İngiltere de dahil olmak üzere uluslararası toplumu “Bir Daha Asla” sözünü yerine getirmeye çağırdı.
GRC İnsan Hakları İş Dünyası ve İnsan Hakları Başkanı Lara Strangways, konunun ekonomik boyutuna dikkat çekerek özel şirketlerin tedarik zincirlerinde Uygurların zorla çalıştırılmasında suç ortağı olabileceklerini belirtti.
Etkinlik sırasında, aralarında Iain Duncan Smith’in de bulunduğu Parlamento Üyeleri, Birleşik Krallık’ın devam eden zulümlere karşı yetersiz tepkisini eleştirdi. Özellikle Çin’de zorla çalıştırma yoluyla üretilen malların Birleşik Krallık pazarına girmesinin engellenememesini kınadılar. Birleşik Krallık’ı Uygur halkının haklarını korumak ve Çin’i sorumlu tutmak için daha güçlü adımlar atma çağrısında bulundu.