Siyonist gazetesi "Haaretz'e göre söz konusu büyük planla Kafr Akab köyünün bitişiğindeki Kalandiya'daki Kudüs Uluslararası Havaalanı alanına yaklaşık 9 bin yasadışı yerleşim birimi inşa etmek isteniyor.
İşgal yetkilileri, işgal altındaki şehrin kuzeyinde, 1920 yılında kurulan ve 2000 ayaklanmasından sonra işgal tarafından kalıcı olarak kapatılan Kudüs Uluslararası Havaalanı arazisinde bir yerleşim yeri kurma planlarını onaylamıştı.
Haaretz, sözde "İsrail Bölge Planlama ve İnşaat Komitesi"nin Doğu Kudüs'teki bir dizi inşaat planını tartıştığını da sözlerine ekledi. Site, bunların yanı sıra, işgal altındaki Kudüs'teki Şeyh Cerrah Mahallesi'nin kalbindeki sekiz katlı bir binada aşırılıkçı yerleşimciler için bir dini okul kurulmasına yönelik bir planın onaylandığını belirtti.
Haaretz, işgal hükümetinin Doğu Kudüs'ün güneyindeki Şarafat köyü yakınındaki "Givat Shaked" yerleşimini genişletmeyi tartışacağını ve Kutsal Şehri Batı Şeria'nın güneyinden izole etme tehdidi oluşturan 700 sömürge birimi inşa etmeyi planladığını belirtti.
Binyamin Netanyahu'nun mevcut hükümetinin Aralık 2022 sonlarında kurulmasından bu yana yasadışı yerleşimlerin hızında önemli bir artış dikkat çekiyor.
Birleşmiş Milletler, işgal altındaki topraklarda yerleşimi yasadışı bir faaliyet olarak görüyor, onlarca yıldır bunun durdurulması yönünde boşuna çağrıda bulunuyor ve bunun, çatışmayı "iki devlet ilkesine" göre çözme şansını baltaladığı konusunda uyarıyor.
19 Temmuz'da Uluslararası Adalet Divanı, "israil uygulamalarının yargısal yansımaları ve işgal altındaki topraklar üzerindeki etkilerine ilişkin bir tavsiye niteliğinde görüş" yayınladı ve bu görüş, Birleşmiş Milletler Genel Kurulu tarafından onaylanarak, işgalci rejimin "Filistin topraklarındaki varlığının yasadışı olduğunu ve israilin herhangi bir yeni yerleşim faaliyetini derhal durdurması ve işgal altındaki Filistin topraklarından tüm yerleşimcileri çıkarması gerektiği" teyit edildi.
Uluslararası Adalet Divanı'nın tavsiye niteliğindeki görüşünde, siyonistlerin işgali altındaki Filistin topraklarındaki bireylerin maddi ve manevi kayıplarını tazmin etmesi gerektiği yer alıyordu.
Mahkeme, devletlerin; sömürgecilerin ve işgal rejimin "işgal altındaki Filistin topraklarındaki yasadışı varlığını tanımama ve işgal altındaki Filistin topraklarındaki statükoyu korumasına yardımcı olacak herhangi bir yardım sağlamamakla mesül olduklarını vurguladı. (İLKHA)