Irak Türkmen Birliği ve Dayanışma Derneği ve Türk Ocakları Antalya Şubesi, 20-21 Kasım'da Irak'ta yapılan nüfus sayımında yapılan usulsüzlüklere ilişkin açıklama yaptı. Yapılan açıklamada, Türkiye Cumhuriyeti'nin bu duruma müdahale edilmesi istenirken, nüfus kaydırmanın Türkiye'yi de etkileyeceği ifade edildi. 'Kerkük düşerse Ankara düşer" söylemi dikkat çekti. Irak'ın Kerkük kentinde yapılan nüfus sayımındaki usulsüzlüklere tepkiler sürerken, Antalya'da ise Irak Türkmen Birliği ve Dayanışma Derneği ve Türk Ocakları Antalya Şubesi, açıklama yaptı. Yapılan açıklamada, Kentte Kürt nüfusunu arttırmak için yapılan usulsüz uygulamalar ve Türk nüfusun üzerine kurulan baskının kaldırılması istendi. Irak Türkmen Birliği ve Dayanışma Derneği Başkanı Dr. Kürşat Çavuşoğlu, "Kerkük'te yaşananlar kentin değil milletin tarihsel kimliğinin silinmesi planıdır. Türk yurdu olan Kerkük birilerinin gözünde elde edilmesi gereken toprak parçası olarak görülüyor. Hedef petroldür. Bizim petrolle ilgimiz yok. Kara petrol bize sadece bela getirdi. Biz Ata yurdumuzu terk etmeyiz. Bir grup geliyor işgal ediyor sonra kaçıyor ama hiç bir zaman Irak Türkleri toprağını bırakıp kaçtı diye. Irak Türkleri toprağından vazgeçmez. Nüfus kaydırma, demografik yapının değiştirilmesidir. 2003'ten bu yana Kerkük'e 700 bin nüfus kaydırıldı. Uluslararası toplum bu konuda sessizdir. Kerkük kaderine terk edilmiştir. Bu mücadele sadece Kerkük'ün değil Türk dünyasının meselesidir. Yaşanan olayların bütün sebebi petroldür. Petrol zenginliğinde Irak dünyanın en fazla potansiyeli olan 5. ülkesidir. Irak petrolünün yüzde 40'ı Kerkük'ten çıkmaktadır" dedi. TOPRAĞIMIZI SAVUNACAĞIZ"
Başkan Kürşat Çavuşoğlu, "Bizim hiçbir etnik gruplar sorunumuz yok. Hedef sadece petrol değil Kürt devletinin kurulmasıdır. Batı burada ikinci bir İsrail kurmaya çalışıyor. Bizim çalacağımız kapı Türkiye'dir. Etnik temizlik, asimilasyon, katliamlar, göçe zorlamayı yaşadık ama hiç bir zaman devlete silah çekmedik. Bizimde orada haklarımız var. Irak'ta 4 milyon Türk yaşıyor. En eğitimli kişiler Türkmenler olsa da devletin hiçbir kademesinde yerimiz yoktur. Türkmenler hep denklemin dışında. Şu an bölgede kimin elinde silah varsa güç ondadır. Bizim silahımız kalemimiz. Biz mücadelemizi sürdüreceğiz. BOP'ta oyunlar büyük. Kerkük'ü ele geçirmek büyük bir maddi kaynak. Bizim orada silahlı gücümüz var ama yeterli değil. Silahlı gücümüz olmasa bizi orada barındırmazlar. Kerkük sizinse medeniyetiniz ve tarihiniz nerede? Biz toprağımızı savunacağız. Bunun içinde hükümetten destek bekliyoruz. Bu durumun önüne geçilmezse Türkiye'de etkilenecek. Kerkük düşerse Ankara düşer" diye konuştu.
"DEMOGRAFİK YAPI BOZULUYOR"
Türk Ocakları Başkanı Abdullah Uysal, "Kadım Türk yurdu Kerkük, Anadolu Türkleşmeden Türk yurdu olan kadim bir Türk şehridir. Yerli halkla kardeşçe yaşadığı topraklarda Osmanlı'nın oradan çekilmesini ardından büyük acılar yaşandı. Kerkük, Musul gibi şehirler Türk nüfusunun yoğun olduğu şehirlerdir. Kerkük Şehrine 2003 yılında peşmergeler nüfus kaydırmışlardır. Kerkük'ün demografik yapısı hızla bozulmaya başlanmıştır. 20 Kasım'da bölgeye yoğun bir Kürt nüfusu kaydırılmışlardır. Amaç Kerkük'te Türkmen nüfusunu azaltmak, Kürt nüfusunu arttırmaktır. Seçimlerde Kürtler söz sahibi olacaktır. Bu durum Türkmenlerin haklarını kaybetmesine yol açacaktır. Bölgede savaş hızla yayılmakta. Sınırımızda Kürt nüfusunun arttırılması ve demografik yapının bozulması Türkiye'nin beka sorunudur. Hükümetten gerekli tedbirleri almasını istiyoruz" dedi. "USULSÜZLÜKLER KONTROL ALTINA ALINMALI"
Ortak açıklamayı okuyan Türk Dünyası Dayanışma Platformu Sekreteri Kenan Yozgatlı, "20-21 Kasım 2024 tarihler arasında Irak'ta yapılan genel nüfus sayımı öncesi, Erbil, Dohuk, Süleymaniye, Suriye, İran ve Türkiye'den 260 bin Kürt, Türkmen şehri Kerkük'e getirildi. Kerkük'e yoğun bir şekilde nüfus kaydırıldı. Kerkük'ün Türk kimliği değiştiriliyor. Kerküklü olmayan bu insanlar, nüfus sayımı ile birlikte Kerkük nüfusuna kayıt ettirilip seçimlerde oy kullanmaları sağlanacak. Bin yıldır Türk yurdu olan Kerkük tüm dünyanın gözü önünde sistematik bir şekilde demografisi değiştiriliyor. Bölgedeki usulsüzlükler, evlerde yapılan tespitlerle de somutlaştı. Sayım ekipleri, bir evde 94 erkek ve 3 kadınla karşılaşırken, başka bir evde de 88 kadın ve 6 erkeğin aynı çatı altında yaşadığı belirlendi. Bu tür durumların, Kerkük'ün Türk kimliğine ve burada yaşayan halkın özgürce yaşama iradesine doğrudan tehdit oluşturduğuna dikkat çekildi" dedi. "İLK YAĞMALANAN YERLER NÜFUS DAİRELERİ"
Kenan Yozgatlı, "Kerkük 2003 sonrası demografik değişikliğe uğradı. ABD'nin 2003 yılında Irak'ı işgal etmesi ile 10 Nisan 2003 tarihinde Irak askerlerinin Kerkük'ü boşaltıp güneye doğru çekilmeleri üzerine Kürt peşmergeler Kerkük'e saldırdı. Kürt peşmergeler, şehre girer girmez nüfus ve tapu dairesine saldırarak, yakıp yıkıp yağmaladılar. Kerkük'ün tüm kayıtları yok edildi. Bir anlamda, bunu yaparak, kentin tarihini/hafızasını yok etmek istediler. Kerkük'ün demografik yapısını değiştirmenin yolunu açmak için nüfus ve tapu kayıtlarını imha ettiler. Türkmen şehrine girmekle kalmadılar, şehirdeki resmi daire binaları, hastane, işyeri, evler ve özel araçları yağma ve talan ettiler. İlk yağmalanan yerlerin tapu ve nüfus dairelerinin olması, Kürtlerin maksadının Kerkük'teki Türkmen nüfus kayıtlarını yok etmekti ve Irak Türklerini azınlık durumuna düşürmek olduğu açıkça anlaşılıyordu. 10 Nisan 2003'ten sonra da Kerkük ve diğer Türkmen kentleri Kürt istilasına uğradı. Kürtler, ABD ile birlikte Kerkük'ü işgal ettiler. Irak'ın kuzeyi, Suriye, İran ve Türkiye'den 227 bin Kürt (aileleriyle birlikte 700 bin) Kerkük'e getirilerek yerleştirildi. Bu getirilen Kürtlere sahte "Kerkük" Nüfus Kâğıdı ve gida karnesi verildi ve onlara seçmen kayıtları yapıldı" denildi. ANKARA NEDEN SESSİZ?"
Kenan Yozgatlı, "İthal Kürtlere 20 bin dolar para, aylık maaş ve arazi vaadi ile Kerkük'e getirildi. 2003 yılında Irak İşgalinden önce 830 bin olan Kerkük nüfusu Kerkük'e yapılan nüfus kaydırılmaları ile birlikte 2024 yılı itibariyle 2 milyona yaklaşmıştır. Bu da gösteriyor ki Kerkük'ün nüfus yapısı kökten değiştiriliyor 20 Kasımda yapılmış olan Nüfus sayımı dolayısıyla Kerkük'e yönelik operasyon hepimizin gözleri önünde cereyan etmektedir. Kerkük'teki Türk varlığını yok saymaya hizmet eden, bu yöndeki planların temelini teşkil eden sayımın gerekli girişimlerin yapılarak sayımın geçersiz sayılması zaruridir. Türkiye'de ve Türkmeneli'nde yürütülen demografik işgal projesine karşı ciddi tedbirler alınmalıdır, bu gerçek anlamda bir beka meselesidir. Kerkük'ün demografik yapısını değiştirmeye yönelik her türlü girişim karşısında kayıtsız kalmayacağımızı ve yaşanan ihlallerden federal hükümeti sorumlu tutuyoruz. Federal hükümet başta olmak üzere tüm ilgili tarafları, nüfus sayımını kontrol altına almak ve bütünlüğünü sağlamak için sıkı önlemler almaya davet ediyoruz. Kerkük'ten bizi arıyorlar, neden Ankara sessiz? Türk Devleti'nin bu gibi fırsatçı girişimlere duyarsız kalmayacağına ve gereken tedbirleri hayata geçireceğine inancımız tamdır" diye konuştu.