Kış Güneşi…

Yazmak; öyle kâğıdın üzerinde basitçe ve öylesine kalem oynatmak demek değildir. Kâğıdın hakkını veremeyeceksen eğer, ne kalemi eline alacaksın, ne de o kâğıdı kirletmeye kalkacaksın. Yüreğinde biriktirdiğin duygularını, beyninde harmanlayıp kâğıdın üzerine bir damla gözyaşı olarak koyamayacaksan şayet; ne kâğıdı incit, ne de kalemi yor… 

Tum1haber/medya/kültür-sanat/edebiyat

Ümran Dağaşan Özlük; kalemin meramını anlayanlardan olmaya niyetlenmiş olmalı ki, mesafe kat ettiği bu yolda kâğıdı kirletmeden ve kalemi incitmeden dökmüş duygularını… 

Hem de zerre ödün vermeden.

Haydi o zaman;

Acı ile kavrulan, ümidi yoldaş edinerek yaşayan binlerce Müslüman Türk ailesinden biri olan otacı ailesinin göç hikâyesini konu alan muhteşem bir eserin sayfaları arasında yolculuk yapmaya ne dersiniz?

Eser, dişinden tırnağından artırdıklarıyla her köşesini özene bezene yaptıkları evlerinden koparılan, yıllarca biriktirdikleri her şeyi kaybetme tehlikesiyle karşı karşıya kalan otacı ailesinin yaşanmışlıklarına okuyucuyu misafir ediyor. Şeytanın yeryüzündeki yansıması, şirazesinden kaymış, hayvandan daha aşağı insancıkların; savaşın ateşiyle zulmü harlayıp nefretlerini kustuklarında, Otacıların umudu stratejiye nasıl dönüştürdüğünü konu ediniyor.

Zalime karşı dik duruşun hikâyesi, #Kış Güneşi ‘nde

Zalimleşen insanın zulmü karşısında umudun en büyük ilaç olduğunu adeta nakış nakış işleyen bir eser #Kış Güneşi. Roman gibi görünse de sizi içine çeken yaşanmışlıklar silsilesi. Kendinizi romanın karakterleriyle muhabbet ederken bulduğunuz sayfalar arasında enteresan bir yolculuk. Gâh hüzünlenip, gâh sevindiğiniz kitabın bölümleri arasındaki yolculuğunuzda ailesini güvenli bir toprağa taşımaya çalışan bir babanın, Otacı Durak Bey’in sırdaşı oluyorsunuz. Sevdanın bu kadar kirlendiği bir dönemde asil bir sevdayı görünce aşka ve sevgiyi olarak ümidiniz artıyor. Eser, içindeki yaşanmışlıklar okuyucuya kendi hayatı ile ilgili kararlar alırken yardımcı olacak birçok tecrübeyi de barındırıyor.

 Ayrıca Babayurt’tan Anadolu’ya kanla sulanan topraklarda acının hasretin gurbetin derin izler bıraktığına şahitlik ede ede gezdiğiniz topraklarda gezerken daha dikkatli gezmek gerektiği kanaati oluşuyor insanda… Karadeniz de şehit edilen binlerce Müslüman Türk’ün naaşlarına hürmetsizlik olmasın diye taş atmayı yasaklayan büyüklerimizin uyarılarını duyunca ürperen bizlerin sorumluluğu #Kış Güneşi eseri ile birlikte daha da artıyor. 

Turandan Anadolu’ya İstiklal şairimiz Akif’in dediği gibi ayak bastığımız yerleri iyi tanımamız lazım. Allah muhafaza incinen çok olur.

İyi okumalar…