Küllerden Doğmak; Bir Dadaş gibi…

Futbol vardı, hüzün vardı, gurur vardı, sevinç vardı, umut vardı. İbrahim Erkal’de bir Erzurum vardı…

İbrahim Erkal Dadaş Kültür Merkezinde yapılan lansmanda Erzurum Spor FK nın gerçek sahipleri vardı. Avrupa Futbol Şampiyonasına ait gurur görüntülerinin ve çeyrek final adımlarının gösterimiyle başlayan milli başarı tablosu, Erzurum Sporun kendi çizgisi doğrultusunda geçirmiş olduğu olumlu ya da olumsuz bütün var oluş mücadelesi özet kareleriyle birlikte salonda bulunanlara yeniden yaşatıldı. 

Aynı keyif, aynı mutluluk! Onlarda bizim çocuklardı, salonda hazır bulunanlar da…

“Küllerimizden Doğuyoruz” un bir kampanyadan daha öte “Kartalın yeniden doğuşunun” gerçek hikayesi olarak yaşandığı süreç salonda bulunanlara gerek görsel olarak, gerek sahne kürsüsünde boğazda düğümlenen bir söz olarak ve gerekse stadyum atmosferinde tezahürat olarak anlatıldı.     

Erzurum Spor FK yeniden, yine kendi küllerinden doğuyordu.

Zor bir süreçten geçiliyordu ve bu sürecin sonunun “kartal” için ne ifade ettiği bilindiğinden dolayıdır ki samimi olanların, gönülden olanların ve gerçek Erzurum Spor sevdalısı olanların hınca hınç doldurduğu bir salonda, futbol sevdasıyla yanan ateşin küllerinden bir şehir efsanesi yeniden doğuyordu.

Tum1haber/medya/spor/Erzurum/özel-yorum-haber/Vedat Kan

Müjdeler vardı; transfer tahtasının kesin açılacağına dair. 

Müjdeler vardı; bu şehrin unutulmaz efsane takımı Erzurumspor’un Dadaşlar logosunun yeniden kullanılmaya başlanılacağının verildiği.

Ve müjdeler vardı; bir kez kapanan kapının asla ve asla bir daha kapatılmayacağına dair.

Kimler yok tu ki? Bir Erzurum’un kendisi ve sevenleri oradaydı. Bizzat gelenlerin yanı sıra, gelemediği için isim isim mesaj gönderen ve birlikteliklerde maddi veya manevi beraberliklerini ifade eden bütün isimler salonda, İbrahim Erkal’de, yeniden doğuşun bizzat içerisindeydi. Murat Şahsuvaroğlu, Acun Ilıcalı veya Efkan Ala…

Hepsi oradaydı… 

Tıpkı bir Dadaş gibi…

Mülk-i İdarenin bizzat kendisi oradaydı; kendisini Dadaşlarla bir tutup ve onlara sevdirmesini bilen, onlarla beraber yağmur altında ıslanıp, güneşin kutlu parlaklığında el birliği eden. Devletin vakarıyla birlikte, şahsi sevecenliğini mimiklerinden düşürmeden, tıpkı bir Dadaş gibi. Sıkıntıları yaşayan ve başarılarında bu şehrin vefalı taraftarlarıyla beraber bir kartal misali havaya süzülüp, mutluluğunu esirgemeden ve kimselerden saklamadan bizim olan bir taraftar edasıyla şehrin Valisi Mustafa Çiftçi oradaydı.  

Şehr’ül-emin olmasına bakmayın siz; şehrin etiket üzerinde değil, gerçek anlamda abisi olan, Erzurum için her alanda koşar adım durmadan ve yorulmadan her açıdan bu şehrin menfaati için çabalayan ve Erzurum Spor FK nın gerçek destekçisi olarak takıma şampiyonluk ruhunu aşılayanın ta kendisi ordaydı, 

Gerçi hiç terk etmemiş ti ki! 

Tıpkı vefalı ve sevdalı taraftarı gibi.

Ömer Düzgün oradaydı, nöbetini devretmiş bir başkan olarak ama görevini halen daha sürdüren… Sessiz ve bir o kadar da gurur dolu olarak.

İbrahim Erkal Dadaş Kültür Salonunda, İbrahim Erkal’in kendisi oradaydı. Sözleri oradaydı, ruhu oradaydı, sevecenliği ve sevdası oradaydı.

Hüzünlensek de, duygulansak da ve özlesek de; kendisi aramızdaydı…

“Küllerimizden Doğuyoruz” diyebilmek için öncesinde yanmak gerekiyordu, küle dönüşmek gerekiyordu. 

Ve her adımında alev alev yanan, her adımında çilenin yumağında yoğrulan ve yorulan kahramanlar, yeniden ve yine ayağa kalkmak için, biz buradayız diyebilmek için bir hamle daha yaparak, efsane olma yolunda, yeni bir adım daha atmak için bir araya gelmişlerdi.   

Erzurum Spor FK ya ait video gösterimi esnasında, stat içerisinde bulunan taraftarlara umut aşılamak için, sesini duyurmak için cüssesinden daha büyük görünen vefalı başkan Ahmet Dal’ı izlerken ciddi olarak onun yerinde olmayı gerçekten istemezdim. Yokluklarla birlikte, sıkıntı denizinin tam ortasına delik bir sandal ile umuda yolculuğa çıkan ve bu fırtına girdabının içerisinde, umudunu kaybetmeyen bir azim ve kararlılıkla dümeni tutabilmek, imrenilecek bir durum olmasa gerek diye düşündüm. Elbette ki bu yolculukta yalnız değildi ama konuşmalarını yaptığı esnada sesinde olan isyanı duymamak, hissetmemek için ya gerçek anlamda sağır olmak gerekirdi ya da bilinçli olarak kasıtlı… 

Ahmet Dal açılış konuşmasını yaparken, kampanyanın içeriği hakkında bilgi aktarımı yaparak salonda bulunanlara teknik konuları ve bu kampanya sayesinde elde edilecek olan gelir ile Erzurum Spor FK nın adımlarının belirleneceğini anlatmasına rağmen gözlerinden salona yayılan umut ışığının halen daha yanmakta olduğunu görmek, elbette ki bizi de umutlandırmış oldu. 

Başkan Dal’ın “ya küllerimizden yeniden doğacağız ya da daha sıkıntılı günler bizleri bekliyor” diye ifadesi bir bitişin değil, yeniden ve daha azimli bir şekilde yeniden ayağa kalkışın mesajı olarak salona yansımış oldu. 

Bu kampanyada bir önceki kampanyalar gibi birilerinin reklam kapısı olarak değil, asıl yardımda bulunanların, cebinden ve bilhassa yüreğinden ciddi manada destek çıkaranların ve her durumda isimlerin halkın bizzat kendisine yansıtılacağı bir kampanya olacağını; reklam sevdalılarına, laf olsun diye ortaya atılanların ve daha önceden söz verdiği halde sözünde durmayanların tamamına kapıların kapatıldığı bir kampanya olarak düzenleneceğini ve ciddi ve gerçek olanların bu yola girebileceği bir kapı olduğunu ifade eden Başkan Ahmet Dal bu isimlerin kulübün birçok “anı projesi”nde isim olarak zikredileceğini de ayrıca belirtti…

Erzurum Valisi Mustafa Çiftçi’nin sahnede yapmış olduğu konuşma; bir şehrin başarıya olan inancını ve azmini gösterge olarak yeteri derecede ispat ediyordu. 

Büyükşehir Belediye Başkanı ve onursal başkan Mehmet Sekmen’in varlığının bile güven içerdiği salonda yaptığı konuşma, taraftarı ne kadar umutlandırdığının ve bu umudun karşılıksız kalmayacağının göstergesi olarak bizlere yansıdı. Başkan söz verdiği gibi en kısa zamanda transfer tahtasını açtırdığı an, bu şehrin en büyük sıkıntılarından birisi daha üzerine toprak örtülerek tarihin tozlu raflarına gönderilecekti, dün akşam İbrahim Erkal’de bu umut vardı…

Salonda bulunan takımın kahramanlarının elbette ki isimleri vardı ama onları temsil eden Kaptan Mustafa’ları, Eren’leri gönül birliğinin temsilcisi olarak anons edilse de hepsinin değeri bu şehir için gerçekten farklıydı. Paranın asıl amaç olmadığını bizlere gösteren bu kahraman Palandöken Kartallarını unutmak, ihanetin diğer adı olur düşüncesinde olduğumuzu da ifade etmek isteriz.

Bu kutlu takımın unutulmaz ve emeği inkâr edilemez kutlularından olan Hakan Hocanın Erzurum Spor FK ile birlikte nefes almasının izahını yapmakta zorlansak ta, bu sevdanın para ile ölçüm yapılamayacak kadar “kutlu” olduğunu görmenin iç huzuru vardı Erkal’de…

Elbette ki tanıtımlar yapıldı, teknik terimler ve büyük bir ihtimalle de halledileceğine kesin gözüyle bakılan borçlardan bahsedildi. Para bir şekilde bulunabilirdi ama dün akşam İbrahim Erkal’de olan ve bu şehrin gerçek abisi olan Mehmet Sekmen’in dahi oynadığı Erzurum Sporumuzun “ bu takım şampiyon olacak ” türküsüyle coşan salonda, bu kadar yanmak yeter artık denilerek “yeniden doğuş” çoktan başlamıştı bile…

Yeni sezon formalarının tanıtımı esnasında gurur bir kez daha yaşandı. Sahnede kadim Erzurum’un yarınlarının güzel günlerinin müjdesi verilirken, şimdiden reklam peşinde koşanlara kapatılan kapının keyifli gıcırtısı vardı kulaklarımızda. “Benden 50 forma” diye ismini açıklattıktan sonra bir daha ortalara çıkamayan, sözünde durmayanların ve hatta bu şehirde yaşayıp ta, şehrin imkânlarından dünyanın kazancını yaşayıp, şehrin kendi takımına destek olmayanların isimlerinin dahi anılmayacağının ama bizler tarafından her ortamda dile getirileceğinin kararlılığının yaşandığı, gurur dolu güzel bir Temmuz akşamının esintisi olarak hafızalarımızdaki yerini almış oldu.

Bir efsanenin küllerinden yeniden doğuşunu izleyeceğiz artık. 

Sıkıntı yumağında yanmak bitti umuduyla, küllerimizden üzerimize yansıyan küçücük bir kıvılcım ile yeniden alevlenerek sahaların ateşi olmaya geliyoruz… 

Efsane Erzurum Spor logosuyla Palandöken’in, Erzurum’un kartalları geliyor.

Bir Dadaş gibi…