Macaristan Başbakanı Viktor Orban'a göre Donald Trump'ın seçim zaferi, Amerika'yı "cinsiyet çılgınlığına" sürüklemeyi amaçlayan aktivist milyarder George Soros ve Demokrat Parti'deki müttefikleri için büyük bir yenilgi oldu.
Orban, ülke medyasına verdiği röportajda, 94 yaşındaki Macaristan doğumlu Soros'u, Demokrat Parti ile iç içe geçmiş "geniş bir ağ" kurmakla suçladı. Macar lider, finans spekülatörünün çabalarının ekonomik çıkarlarını ilerletmek amacıyla küreselci ideolojileri dayatmaya odaklandığını kaydetti.
"İnsanlığı düzeltmenin kendi görevleri olduğuna inanıyorlar. Başka bir deyişle ülkelere doğru gördüklerini dayatmak.” diyen diyen Orban bu girişimleri genellikle "göç kaosu"nun izlediğini kaydetti.
Orban, Demokratların hakimiyeti aynı zamanda Soros siyasetinin kontrolsüz bir şekilde yayılmasına da yol açtı diyerek şöyle dalgasını geçti: "İşte Amerikan Demokratları geliyor şimdi gurur, gökkuşağı bayrakları ve transseksüel sorunlarının zamanı.”
Macar Başbakanı, Trump'ın zaferinin bu açıdan önemli bir değişimin habercisi olduğunu düşünüyor: “George Soros Amerika'daki savaşı kaybetti. Amerika'nın Donald Trump tarafından özgürleştirildiğini söyleyebilirim.”
Orban, Soros'un müttefiklerinin Brüksel'e geri çekilmek zorunda kaldığını kaydederek, “Biz Avrupalılar, şimdi onlar Brüksel'e yerleşirken çok zor bir dönemle karşı karşıyayız. Brüksel'den çıkarılmaları gerekiyor.” değerlendirmesinde bulundu.
Macar lider ayrıca Soros ağının Avrupa Birliği bütçesi tarafından finanse edilmesine duyduğu öfkeyi de dile getirdi: “Buna tahammül edemeyiz, bu bizim de paramız... Siyasetteki en büyük yolsuzluk skandalı Brüksel'in George Soros'un cebinde olmasıdır.”
Orban uzun zamandır Soros'u ve vakıflarını eleştiriyor. Onları göç yanlısı politikaları finanse etmek, geleneksel aile değerlerinin altını oymak ve küreselci bir gündemi desteklemekle suçluyor. Soros ayrıca “renkli” devrimleri körüklemekle ve kendisini herhangi bir tepkiden koruyan, kamuoyunu şekillendiren ve Orban'ın “LGBT fanatizmi” olarak adlandırdığı meseleyi destekleyen yüzlerce medya kuruluşuyla mali bağları olmakla suçlanıyor.
Ancak bu vakıflar, tek misyonlarının dünya çapında insan hakları ve demokrasiyi desteklemek olduğunu ısrarla iddia etmeye devam ediyor.