9724,50%-0,42
35,19% 0,30
36,73% 0,92
2968,28% 1,32
4806,92% 0,71
TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş, 'Biz Suriyelilerin güvenli, gönüllü bir şekilde geri dönüşlerini temin etmek için her türlü desteği onlara veririz.
TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş, Kanal 7'ye konuk oldu. Suriye’deki gelişmelerle ilgili açıklamalarda bulunan Kurtulmuş, "“Türkiye nasıl ilk anda o Esad’ın bombalarından, işkencelerinden, baskılarından, zulmünden kaçanlara kapılarını açık kapı politikasıyla sürdürdüyse bundan sonra da tavrı bellidir. Biz Suriyelilerin güvenli, gönüllü bir şekilde geri dönüşlerini temin etmek için her türlü desteği onlara veririz." dedi.
Kurtulmuş, Türkiye'de kalmak isteyen Suriyelilere ilişkin "Burada kalmak isteyenlere de başımızın üstünde yeri vardır" ifadelerini kullandı.
Kurtulmuş'un açıklamalarından öne çıkanlar şöyle:
"Sınır kapılarında öyle günler oldu ki on binlerce Suriyeli'nin Türkiye'ye giriş yaptığı günler oldu. Mesela Kilis gibi, Gaziantep gibi şehirlerimiz kilisin nüfusundan daha fazla Suriyeli kilise geldi. Gaziantep'te 400-500 bin Suriyelinin olduğu dönemler oldu. Yani hiçbir millet bu kadar büyük bir göçmen akımına göğüs geremezdi"
“Biz işin gördüğümüz kısmı çok hızlı oldu ama çok hızlı mı oldu derseniz, 61 yıllık bir Baas rejiminden bahsediyoruz. Yani halktaki tepkiler bakımından artık bu kadar büyük bir birikmenin belli bir noktaya geldiği ve patladığı bir döneme girilmişti. Öyle görünüyor ki şimdi bu Sednaya Hapishanesi, diğer meseleler ortaya çıktıkça bizim bildiğimizden çok daha yoğun bir baskının yapıldığı, büyük bir zulmün yaşandığı, hemen hemen Suriye'deki neredeyse her ailenin bu zulümden üstüne payını aldığı, her toplum kesimine, farklı toplum kesimine, Türklere, Türkmenlere, Araplara, Kürtlere, Dürzilere, herkese büyük bir baskı uygulandı ve bunun sonucu dayanılmaz bir noktaya işin geldiği çok aşikar.
Son süreçte hatırlarsanız, Sayın Cumhurbaşkanımızın Esad’a ‘Gelin bu işi konuşalım, görüşelim’. Yani zaten bu 2013'lerde falan da gündeme gelmiş olan bir konuydu. Esad rejimi kendisini olağanüstü güçlü olduğuna hükmetti ve kendisi dışındaki aktörlerin de yeterince gücü olmadığını zannetti. Eğer özellikle Türkiye’nin komşu olarak samimiyetle dile getirmiş olduğu bir müzakere süreciyle belki bir geçiş dönemiyle Suriye'de barışın sağlanması mümkün olsaydı hem bu kadar çok kan dökülmeyecek hem de Esad’ın akıbeti bu kadar hazin olmayacaktı belki.
Dünyanın hiçbir yerinde, hiçbir millet, milyonlarca insanın kardeşimiz, dostumuz, kültürel olarak çok müşterek noktamız olan bir halktan bahsediyoruz, ama ne olursa olsun sınır kapılarında öyle günler oldu ki on binlerce Suriyeli'nin Türkiye'ye giriş yaptığı günler oldu. Mesela Kilis gibi, Gaziantep gibi şehirlerimiz kilisin nüfusundan daha fazla Suriyeli kilise geldi. Gaziantep'te 400-500 bin Suriyelinin olduğu dönemler oldu. Yani hiçbir millet bu kadar büyük bir göçmen akımına göğüs geremezdi.”
"Türkiye nasıl ilk anda o Esad’ın bombalarından, işkencelerinden, baskılarından, zulmünden kaçanlara kapılarını açık kapı politikasıyla sürdürdüyse bundan sonra da tavrı bellidir. Biz Suriyelilerin güvenli, gönüllü bir şekilde geri dönüşlerini temin etmek için her türlü desteği onlara veririz. Ama burada kalmak isteyenlere de başımızın üstünde yeri vardır. Bunu Sayın Cumhurbaşkanımızın ilk anda açıklamış olması da aynen açık kapı politikasında ilk anda gösterilen tavır gibi önemlidir. Kalmak isteyen burada başımızın üstünde yer var ama zaten görüyorsunuz insanlar belirsizlik ortamında dönüyorlar, evleri yerinde mi değil mi bilmiyorlar, akrabaları kaldı mı kalmadı mı bilmiyorlar ama sonuçta bülbülü altın kafese koymuşlar illa vatanım illa vatanım ve bu insanlar vatana dönmek için kendi vatanlarına dönmek için, yollara düştüler bile.”