Tarih: 17.11.2023 08:37

Raisa neden Mihail Gorbaçov'a sert bir şekilde baktı?

Facebook Twitter Linked-in

Aradan 35 yıl geçmesine rağmen o dönemin tanıklarının gözünde 17 Kasım hâlâ güncel değil, dün gibi anılıyor.

Bugün, Azerbaycan halkının 68 yıllık bir aradan sonra yeniden dirildiği, haklarına, toprağına, kaderine ve kaderine sahip çıktığı gündür.

35 yıl aradan sonra ilk kez 17 Kasım'ı gönül rahatlığıyla, gönül rahatlığıyla kutluyoruz. Çünkü bu milletin o gün kükremesine sebep olan sebepler artık görünmüyor.

Bundan 35 yıl önce Sovyet-Rus ordusuna ve kendi yasadışı askeri birliklerine güvenen Ermeniler, cezasız kalacaklarından emin olarak Karabağ'da at oynuyor, Şuşa çevresinde inşaat işleri yapıyorlardı.

Bu Azerbaycan'a bir meydan okumaydı, "bunlar bizimdir, istiyoruz, yıkıyoruz, istiyoruz, yapıyoruz" mesajıydı. Zaten yılbaşından bu yana Ermeni bölücülerin provokatif eylemlerinden, sloganlarından ve keyfiliklerinden bıkmış olan Azerbaycan halkı buna tahammül edemedi.

O gün yüzbinlerce insan başkentin dört bir yanından hareket ederek adeta bir kıvılcım barajı gibi Azadlık Meydanı'nı doldurdu. Bunların arasında tüm üniversitelerin öğrencileri ve öğretmenleri, teknik enstitüler, üretim işletmeleri çalışanları, inşaat şirketleri çalışanları, bilimsel enstitülerin lisansüstü öğrencileri vardı. Daha sonra bölgelerin işçi kolektifleri de mali katkılarıyla harekete katıldı. Hayatta kalan olmadı. İktidardaki Komünist Parti üyeleri, Komsomol üyeleri ve hükümet yetkilileri bile bir şekilde halk hareketine katıldı.

Meydandaki kalabalığın, zaferin, coşkunun asıl nedeni buydu. Herkes bunun millet için kader bir gün olduğunu ve bugün ayağa kalkmazsak çok şey kaybedebileceğimizi anladı.

Bu hareket ve olağanüstü kalabalığı ("meydanda 1 milyon kişinin toplandığı" konuşmaları asılsız değil) hem Azerbaycan hem de bir bütün olarak SSCB liderliği için beklenmedik bir durumdu. O zamana kadar Kremlin Azerbaycan'ı düşünüyordu: "Kapıyı kafasına koy, ekmeğini al." Ülkemize karşı sinsi hesapları olan kişiler, Azerbaycan'ın er ya da geç Moskova'nın baskısıyla Karabağ'ı Ermenistan'a teslim edeceğini düşünüyorlardı. Bu Ermenilerin A planıydı.

17 Kasım, Ermenilerin ve onların Moskova'daki patronlarının bu planını bozdu. Bakü'nün merkez meydanında toplanan 1 milyon kişinin, Karabağ'ın Azerbaycan'dan ayrılmasını kabul etmeyen ülke nüfusunun yedide biri olduğunu anladılar. Eğer bu millet miatsuma bu kadar büyük bir güçle direnirse sonu iyi olmaz.

Bundan 35 yıl önce 17 Kasım ve sonrasında 5 Aralık'a kadar geçen günler hakkında çok şey yazıldı, konuşuldu ama o gün başlayan halk hareketinin amacına ulaştığından pek bahsedilmiyor.

Evet, daha sonra yaşanan binlerce olayı ve daha sonraki yıllarda yaşanan süreçleri derinlemesine analiz ettiğimizde şu sonuca varabiliriz: 17 Kasım Diriliş ve Direniş olmasaydı, beceriksizce gözlerimizi 17 Kasım'a dikmiş olsaydık. Kremlin'dekilerin ağzından çıkan ve adaletlerine güvenenlerin ağzından çıksaydı Karabağ kaybedilirdi. Direniş zayıf olsa, muhalif kulüpler ve öğrenci birlikleri düzeyinde kalsa bile ata topraklarımızı koruyamayız.

17 Kasım Kremlin'i büyük ölçüde uyandırdı. Bir müttefik cumhuriyetin topraklarını yırtıp başka bir müttefik cumhuriyete vermenin imkansız olduğunu, bunun SSCB'de durdurulamaz bir patlamaya yol açacağını anladılar.

Ancak SSCB'yi yöneten kişinin ailesi, Ermenilerin sinsi planından vazgeçmediler.

66666.JPG (35 KB)

O dönemin olaylarını izleyenler hatırlar (videolar da var), Ermenistan'ın Spitak bölgesi topraklarına düşen yıkıcı depremin sonuçlarını öğrenmek için bölgeye gelen Mikhail ve Raisa Gorbaçov çifti 5 -Meydan hareketimizin yıkılmasından 6 gün sonra Kirovakan'da böyle bir olay yaşandı. Gorbaçov, Azerbaycanlıların Ermenistan'dan zorla sürülmesinden, hakaretlerden ve baskılardan söz ederek, topraklar üzerinde savaşan aşırıcı güçleri sert bir şekilde kınadı. O sırada Raisa Gorbaçova, kocasına keskin bir bakış attı ve ona ters bir bakışla baktı ki bu, video operatörleri dahil milyonlarca insanın gözünden kaçmadı. Raisa kocasının sözünü keser ve "Sen neden bahsediyorsun, bir anlaşmamız var mı?" diye sorardı.

Ermenilerin SSCB başkanının eşine güvendikleri açıktı ve aralarındaki alışveriş meselesine dair dedikoduların da zaten bir temeli vardı.

Bakın 17 Kasım'ın dirilişi, bu tür bedbahtların sinsi planlarını engelledi.

Dolayısıyla bu güne çok şey borçluyuz. Bizim için aynı zamanda Karabağ'ın kurtuluşunun da başladığı gündür.

Halid KAZIMLI




Orjinal Habere Git
— HABER SONU —