9997,85%-1,06
35,73% 0,02
37,38% 0,05
3149,90% 0,00
5070,46% 0,00
Türkiye’nin güvenlik kurumları, yıllardır fedakârca çalışan jandarma ve polis teşkilatlarının omuzlarında yükseliyor. Bu teşkilatlar, milletin huzur ve güvenliğini sağlamak için gece gündüz demeden görev yaparken, ne yazık ki bazı karanlık gerçekler görmezden geliniyor: Mobbing ve intihar vakaları.
Mobbing, yani sistematik psikolojik baskı, bu kurumlarda çalışan birçok personelin en büyük kabusu. Amirlerden gelen haksız baskılar, liyakatsiz yöneticilerin keyfi uygulamaları, adaletsiz cezalar ve yetersiz destek mekanizmaları, hem jandarma hem de polis personelini derinden etkiliyor. Özellikle terfi süreçlerinde yaşanan kayırmalar ve torpiller, teşkilat içinde adalet duygusunu zedeliyor. Çalışanlar arasında eşit muamele görme inancını yok eden bu durum, personelin ruhsal sağlığını tehdit eden bir psikolojik savaş alanına dönüşüyor.
Bu baskıların sonucunda, personelin kendine olan güveni sarsılıyor. Mesleki tükenmişlik sendromu ve depresyon gibi psikolojik sorunlar gün yüzüne çıkıyor. Ancak, asıl trajedi, bu sorunların sonucunda bazı personelin intihar etmesiyle yaşanıyor. İstatistiklere göre, polis ve jandarma teşkilatında intihar oranları, diğer meslek gruplarına göre çok daha yüksek. Bu intiharların arkasında, genellikle mobbing, aile içi baskı ve yetersiz psikolojik destek mekanizmaları yer alıyor.
Peki, bu noktada ne yapılıyor? Maalesef, intihar vakaları genellikle teşkilat içindeki bir "bireysel sorun" olarak görülüp üzeri kapatılıyor. Halbuki bu, sistematik bir problemin göstergesidir. Teşkilat içinde güçlü bir psikolojik destek birimi oluşturulması ve mobbing vakalarına sıfır tolerans politikası uygulanması şarttır.
Bir diğer önemli sorun ise personelin çalışma koşullarıdır. Özellikle polis teşkilatında, uzun ve düzensiz mesai saatleri, biriken yorgunluk ve stresin ana sebeplerinden biridir. Bu da zamanla hem psikolojik hem fiziksel sağlığı bozarak geri dönüşü olmayan yollara sürükleyebiliyor.
Şimdi sormamız gerekiyor: Bu teşkilatlarda görev yapan insanların hayatı bu kadar mı değersiz? Bize huzur getiren bu kahramanların kendi iç huzurları neden bu kadar ihmal ediliyor?
Bu mesele, sadece jandarma ve polis teşkilatlarının değil, tüm toplumun sorunudur. Sessiz çığlıkları duymanın zamanı çoktan gelmiştir. Çözüm, sorunun varlığını kabul etmekle başlar. Aksi takdirde, bu kahramanların sessiz çığlıkları hepimizin utancı olarak tarihe geçecektir.
Unutmayalım, güçlü bir toplum, adil ve huzurlu bir teşkilatla mümkündür. Bu sorunları çözmek, millet olarak hepimizin sorumluluğudur.
Gökmen Küçükçalık