Ermenistan Başbakanı Nikol Paşinyan, geçtiğimiz hafta sonu yerel ITV'ye verdiği röportajda kendi tarzında bir gündem yaratmaya çalıştı. Tabii bir dahaki sefere Azerbaycan'la barış anlaşmasından da bahsetti. Yıl sonuna kadar sözleşmeyi imzalamak için her şeyi yapacağını iddia etti. Taraflar belgeyi imzalamaya neredeyse hazır.
Ancak önümüzdeki 40 gün içinde bunun gerçekleşmesi pek mümkün görünmüyor. Çünkü resmi Bakü'nün temel talebi açık: Ermenistan anayasasının uluslararası hukuka uyarlanması. Erivan bu yönde pek istekli değil. Üstelik referandum için daha uzun bir süreye ihtiyaç var.
Yani bir belge imzalansa bile bu bir barış anlaşması olmayacak. Diplomatik ilişkilerin kurulmasına ve büyükelçi değişimine yol açmayacak. Azerbaycan'ın anayasal toprak iddiası olan bir ülkede büyükelçilik açması bir istisnadır.
Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev'in taraflar arasındaki barış görüşmelerinin COP29'un hemen ardından devam edeceğini belirttiğini de belirtelim. İlham Aliyev ve Nikol Paşinyan, geçtiğimiz ay Kazan'da düzenlenen BRICS zirvesi çerçevesinde Dışişleri Bakanlığı başkanlarına müzakerelerin hızlandırılması ve barış belgesinin imzalanması talimatını vermişti. Bundan kısa bir süre önce ABD Başkanı Joe Biden, her iki ülkenin liderlerine barış anlaşmasının yıl sonuna kadar imzalanması talebiyle mektuplar göndermişti.
COP29 bitti, müzakereler yoğunlaşacak mı? Belgenin yıl sonuna kadar imzalanma olasılığı nedir? Dışişleri bakanları nerede ve hangi ülkede toplanabilir? Tarafların ikili formatı tercih ettiği göz önüne alındığında, bu yıl 5-6 Aralık'ta Malta'da yapılacak AGİT Dışişleri Bakanlığı başkanları toplantısı çerçevesinde toplantı mümkün müdür? Yoksa buluşma yeri olarak Rusya mı, Gürcistan mı yoksa Kazakistan mı seçilecek? Peki Azerbaycan-Ermenistan sınırında müzakereler nasıl gidiyor, bekleniyor mu?
Rahimli Öğretmen
Adalet Partisi Genel Başkan Yardımcısı ve Siyasi Yorumcu Mutallim Rahimli, "Yeni Müsavat"a yaptığı açıklamada, son dönemde Ermeni tarafının barış anlaşmasını imzalamak için her şeyi yapmaya hazır olduğunu gösterdiğini söyledi: "Paşinyan, belgede üzerinde anlaşmaya varılmayan noktaların imzalanmak üzere daha sonra saklanacaktır. Ancak kendisini barışın savunucusu, Ermenistan'ı da barışsever bir devlet olarak göstermeye çalışıyor. Ancak Ermenistan'ın bölgede oldukça güvenilmez, komşu devletlerin toprakları pahasına topraklarını genişletmeye çalışan, çatışmaya yatkın, savaş yanlısı bir ülke imajı kazandığını unutuyor. Ancak Azerbaycan, Ermenistan'la uyum içinde yaşamaya çalışıyor. Ancak bu, Ermenistan'la belirli hedeflere dayanmayan bir anlaşmanın imzalanması gerektiği anlamına gelmiyor. En kötü ihtimalle öngörülebilir gelecekte çatışmaya yol açmayacak bir barış anlaşması imzalanmalı. Bu Azerbaycan'ın arzusudur. Ve bu arzu oldukça ciddi argümanlara ve gerçeklere dayanmaktadır. Dolayısıyla Ermenistan açısından barış anlaşmasının zamanlamasının, Azerbaycan açısından içeriğinin daha önemli olduğunu söyleyebiliriz."
Uzman ayrıca Azerbaycan'ın COP29 etkinliği sırasında Ermenistan ile barış müzakereleri sürecini fiilen durdurmadığını da kaydetti. Yani Ermenistan hiçbir zaman COP29'un barış müzakere sürecinin uzamasına neden olduğunu söyleyemez. Barış görüşmelerinin uzamasının ve henüz nihai sonuca ulaşılamamasının nedeni Ermenistan'ın yanlış politikasıdır.
M. Rahimli, anlaşma sürecinin nerede yürütüleceğinin bizim için bu kadar önemli olmaması gerektiğini söyledi. Ancak bunun için dünyanın öbür ucuna gitmeye gerek yok. Esas mesele, iki ülke arasındaki müzakerelerin aracısız yürütülmesi ve tarafların barışı sağlama iradesine sahip olmasıdır.
Etibar SEYİDAĞA