Korona gecelerinde uyku tutmadığı için gecenin ilerleyen saatlerine kadar, gözümü kırpmadan tv de belgesel izliyorum
Belgesellerden edindiğim bilgilere göre, her canlı besin zincirinin bir halkasında yer alır. Mesela, otla beslenen bizonlar, aslanlar ve diğer yırtıcılar için mükemmel bir besin kaynağı oluştururlar. Kurtlar, bu besini elde edebilmek için planlı, organize ve emek isteyen bir iş ortaya koymalıdırlar. Yani her canlı, avını elde edebilmek için mutlaka bir emek sarf etmelidir.
Hayvanlar içerisinde oldum olası hiç sevmediğim bir hayvan türü var ki, bu türe dahil olan hayvanlar etle beslenmelerine rağmen, av peşinde uçmak ya da koşmak yerine, başkalarının avladıklarından arta kalan leşlerle karnını doyururlar. Yani, yaşamlarını başka canlıların artığı olan leşleri yiyerek sürdürürler. Bahsettiğim hayvanlar, Sırtlanlardır.
Maalesef ki, toplumumuz içerisinde de bu leş yiyicilerin karakterlerine sahip bazı insanlar mevcut. Bu karakterdeki insanlar, tıpkı leş yiyiciler gibi pusuda bekleyip, ortam oluşunca birdenbire ortaya çıkıveriyorlar. Bunların en aktif oldukları dönem ise, acının, zulmün ve göz yaşının olduğu zamanlar. Bu türden insanlar, maalesef acılardan, zulümlerden ve göz yaşlarından nemalanarak mutlu oluyorlar.
Bu günlerde, bu leş yiyiciler gene iş başındalar. Bunlar, geçen hafta ülkemizde yaşanan korona krizinden nemalanmaya kalktılar. Millet can derdinde iken, felaketten nemalanmak istediler. İçlerindeki kini kusmak için koronayı kullanmaya kalkıştılar. Hepsi de aynı karaktere sahip olmalarına rağmen, unvanları, meslekleri ve makamları farklı farklı olan bu sırtlanların arasında bir bilseniz kimler yok ki. Bu sırtlanların arasında, toplumun en üst tabakasından tutun da en alt tabakasına kadar, maalesef her kesimden insan yer almakta...
Yaşanan korona felaketi henüz bitmeden neler yapmadılar ki bu sırtlanlar ;
Mesela bir sırtlan, Maskeleri stokladı ve maske kalmadı mesajı ile paylaşarak algı operasyonu yapmak istedi. Bu sırtlan, gelen tepkiler üzerine de, apar topar söz konusu paylaşımı kaldırmak zorunda kaldı.
Bir başka sırtlan ise, gıda maddelerini stok yapılacak yönünde paylaşımlar yaparak, halkın kin ve nefret duygularını harekete geçirmek istemişti. Oysa bu kriz de Devlet, hiç bir zaman olmadığı kadar hızlı bir şekilde her yere ve kişiye en kısa zamanda ulaştı.
Bir başka kansız sırtlan ise, insanlığını kaybederek, yaşlılara hakaret etti
Yine bir başkası da, umreden gelenlere üzülecek değilim dedi. Onları karantinaya alınca mutluluktan kafayı yiyorlardı. Çoluğa çocuğa yazık diyeceğim ama, onların da neden doğduğu belli değil. Anaları babaları düşünmemiş ben niye düşüneceğim' gibi bir paylaşımla, insan olmadığını belli etmişti.
Sanatçı diye geçinen bir bayan ise, krizin büyümemesi için koronadan ölenlerin kasıtlı olarak az gösterildiğini, oysa daha fazla olduğunu ifade eden bir paylaşımda bulunmuştu.
Bir kesim ise, koronayı fırsat bilip din adamlarına ve dine saldırdı.
Bu sırtlanların pek çoğunun paylaşımı hükümeti hedef almıştı. Korona için yardım çağrısı yapan bu yetkililere olmadık hakaretler edilerek, linç edilmek istendi.
Bu ve benzeri eleştirilerden bazılarında, bana göre de haklılık payı vardı. Mesela, umreye giden ikinci gruba neden izin verildi. Fakat, bu soruyu sormanın zamanı, Korona krizinin henüz taze olduğu günlerde olmamalıydı. Ortada acilen çözülmesi gereken bir felaket varken, muhtaçlara yardıma koşmak yerine, birilerinin yanlışlarına kızıp yardımdan uzak durmak insanlık değildir. Aksi taktirde, mahallede yangın varken, aynanın karşısına geçip saçını tarayan aşüftelerin durumuna düşeriz.
Yani kriz henüz olmuşken, insanlar arasında bir can pazarı yaşanıyorken, ortada yiten ümitler ve çöken bir ekonomi varken, devletin en tepesinden en alt tabakasına kadar herkes yaraları sarmak için mücadele ediyorken, sıcak koltuklarda oturup yalan ve iğrenç haber ve paylaşımlar yaparak halkı tahrik etmek tek kelime ile vicdansızlıktır.
Böylelerine yazıklar olsun!!!
Unutmayın ki, korona gibi afetlerin pek çok yıkıcı ve olumsuz tesiri olmasına rağmen, kişilerin ahlaki duruşunu ortaya çıkarmak gibi fonksiyonları da mevcuttur.
Dünyada ve ülkemizde bundan sonra da böyle krizler, görülebilir. Bütün bunlar olduğunda el birliği ile bu yaraları sarabiliriz. Ancak, toplumdaki ve vicdanlardaki sırtlanlar koltuklara gelirse hiçbir kimse bu toplumu kurtaramaz. O sırtlanlar yüzünden bütün toplum krizin altında kalır...
Eleştirmek ve sormak tabi ki en doğal hakkımız; ama, maniple etmeden, seviyeli, ahlaki ve zamanında olmak kaydıyla...