9890,76%-0,81
35,35% 0,07
36,51% 0,14
3021,94% -0,13
4885,68% 0,00
Suriye Türkmen Dernekler Federasyonu, 8 Ocak 2025 tarihinde Taksim Camii Kültür Sanat Merkezinde, basın açıklamasında bulundu. Açıklamayı federasyon adına, Suriye Türkmen Dernekler Federasyonu Genel Başkanı Dr. Tarık Sülo Cevizci gerçekleştirdi. Başkan Cevizci, 61 yıllık BAAS ve 54 yıllık Esat diktatörlüğünün sona ermesinin ardından Türkmenlerin Suriye ve bölge için önemine değindi.
CEVİZCİ : TÜRKMENSİZ SURİYE OLMAZ
Başkan Cevizci, Suriye’nin yeniden yapılanmasında Türkmenlerin hak ettiği konumlarda yer almamasının; ilerleyen süreçlerde Suriye’de ve bölgede farklı sorunlara neden olacağına dair açıklamalarda da bulundu. Başkan Cevizci, Suriye’deki Türkmenlerin taleplerini, endişelerini ve sorunlarını madde madde açıkladı. Toplantıya Emekli Oramiral Cihat Yaycı, Türk Dünyasından çeşitli STK’lar, Avrasya Türk Dernekler Federasyonu ve Türkiye’nin ulusal ve yerel basını da yer aldı.
CEVİZCİ; “SURİYE TÜRKMENLERİ TÜM TEHDİT, TECRİT VE ASİMİLASYON POLİTİKALARINA KARŞI VARLIĞINI, GÜNÜMÜZE KADAR DEVAM ETTİRMEYİ BAŞARMIŞLARDIR”
Cevizci açıklamaya Suriye’nin demokratik ve özgür bir ülke olması için canını veren tüm şehitlere ve gazilere minnet ile anarak konuşmasına başladı. Cevizci; “Öncelikle Suriye Türkmen Dernekler Federasyonu olarak 8 Aralık 2024 tarihinde 13 yıllık şanlı ve kutlu mücadele sonucunda 61 yıllık BAAS ve 54 yıllık Esat diktatörlüğünün son bulması nedeniyle tüm Suriye ve mazlum hakları tebrik eder, bu uğurda mücadele veren tüm şehitlerimize Allah’tan rahmet dileriz. bir askeri darbe sonucu iktidara gelen ve yıllardır ülkeyi demir yumrukla yöneten BAAS diktatörlüğü, başta Türkmenler olmak üzere tüm kesimleri zulm ve mağdur etmiştir. Ancak Türkmenlerin gerek Türk kökenleri gerekse Sünni inançları gereği, iki kat daha fazla mağdur olmuşlardır. Bilindiği üzere Oğuz Türkleri, sekizinci asırdan beri Suriye coğrafyasını yurt ve mesken tutmuşlardır. Oğuz Türkleri, bu coğrafyada yaşayan tüm halklarla kardeşçe ve dostane ilişkiler içerisinde olmuşlardır. Hiçbir zaman herhangi bir etnik, dini ve mezhep mensuplarına karşı kin ve düşmanlık beslememişlerdir. Bilakis buradaki tüm insanlara karşı sorumluluk duygusu ile hareket etmiş başta Haçlılar olmak üzere harici ve dahili tüm saldır ve mihraklara karşı mazlumların yanında yer almış ve onları korumak için canlarını ve mallarını feda etmişlerdir. Ayrıca bu vatanı savunmakla yetinmemişler, bu vatanın imarı ve ihyası için de hiçbir karşılık beklemeden gayret ve fedakârlık içerisinde olmuşlardır. Asırlarca bölge insanı ile barışık halde yaşayan Türkmenlerin durumu, 1918 yılında imzalanan Mondros mütarekesi ile tersine dönmüştür. Türk hakimiyetinin bu topraklarda son bulması ve Türk askerinin çekilmesi ile Türkmenler için zorlu dönem başlamıştır. Nitekim Suriye’de işgal döneminde veya sonrasında iktidara gelen tüm rejimler, Türkmenlere karşı kindar ve acımasız olmuşlardır. Çünkü söz konusu rejimler, Türkmenleri Türkiye Cumhuriyeti’nin uzantısı ve Türk devletlerinin bakiyesi olarak görmekte istemişler ve intikamlarını Türkmenlerden almışlardır. Suriye Türkmenleri, 2011 yılında sokak hareketleri başlayan bu kutlu mücadelede en başta yer almış ve binlerce şehit vermekten tereddüt etmemişlerdir. Zira bu mücadele, 8 Aralık 2024 tarihinde taçlanmış ve dünyanın en kanlı ve zalim rejimi son bulmuştur. Bu mücadele yalnızca Esat diktatörlüğüne karşı değil aynı zamanda IŞİD ve PKK gibi terör ve örgütlerine de karşı verilmiştir. Bilindiği üzere Araplardan ikinci büyük etnik unsur olan Suriye Türkmenleri tüm tehdit, tecrit ve asimilasyon politikalarına karşı varlığını, günümüze kadar devam ettirmeyi başarmışlardır. Başta Halep, Hama, Humus, Şam, Bayır Bucak, Golan, Havran ve Rakka olmak üzere Suriye’nin dört bir tarafına yayılan Oğuz Türkleri, Esat rejiminin yanında IŞİD ve PKK terör örgütlerinin 2011 yılından itibaren uyguladıkları baskı politikaları ve yaptıkları katliamları nedeni ile yurt içine ve dışına göç etmek zorunda kalmışlardır” ifadelerini kullandı.
CEVİZCİ, TÜRKMENLERE HERHANGİ BİR YÖNETİMDE YER VERİLMEDİĞİNE VURGU YAPTI
Cevizci, Suriye’deki Türkmenler ülke adına üstüne düşen sorumluluğu her zaman gerçekleştirdiklerini belirtti. Cevizci, Suriye’nin yeniden yapılanmasında Türkmenlere hak edilen konumda veya görevde her hangi sorumluluk verilmediğinin altını çizdi. Cevizci; “Suriye Türkmenleri, bu şanlı zaferin en önemli bileşenlerinden birisi olduğu gibi bu zaferin de en çok sevinç duyanları arasında da gelmektedir. Ancak 8 Aralık 2024 sonrası yaşanan bazı gelişmeleri ve atamalar, kaygı ve endişe vermek noktasına gelmesi nedeniyle bu açıklamayı yapma ihtiyacı hissetmekteyiz. Nitekim kahramanca yazılan bu destanın ve bu uğurda verilen emeklerin bir takım yanlış kararlar ve atamalar nedeniyle boşa gitmemesi ve şehitlerin emanetine ve mirasına sahip çıkma adına kamuoyunun birtakım konularda dikkatini çekmek zaruri olmuştur” şeklinde konuştu.
CEVİZCİ; “TÜRKMENLER SADECE SURİYE İÇİN DEĞİL BÖLGE İÇİN ÖNEMLİDİR”
Cevizci, Türkmenlerin sadece Suriye için değil, Türk dünyası için önemine de değindi. Cevizci; “Bu endişelere kapılmamızın başlıca nedenlerinin arasında nedenleri saymak mümkündür:
1. Suriye; etnik, dini ve mezhepsel yönü yanında siyasi geleneği açısından çok kültürlü bir yapıya sahiptir. Ancak Suriye’de kurulan geçiş yönetimi, şimdiye kadar yapmış olduğu atama ve terfilerde tek taraflı hareket etmiştir. Geçiş hükümetinin almış olduğu tek taraflı kararlar, yıllardır özlem demokrasi yerine yeni bir totaliter rejime mi geçiliyor sorularının sorulmasına neden olmuştur. Halbuki Suriye, her kesimden yetkin ve ehliyetli kadrolara sahip bir ülkedir. Daha çoğulcu ve kapsayıcı olmak, devrim hedeflerinin ve demokratikleşme sürecinin daha hızlı ve pürüzsüz bir şekilde gerçekleşmesine yardımcı olacaktır.
2. Suriye geçiş döneminin lideri Ahmet Şera’nın şu ana kadar tüm kesimlerin temsilcileri ile görüşmesine rağmen Suriye Türkmenlerinin siyasi ve sivil kanadıyla görüşmemesi manidardır. Ayrıca yeni sürecin temellerinin atılacağı hedefleri ile organize edilen Milli Diyalog Kongresi’ne Suriye’nin en önemli bileşenlerinin başında gelen Türkmenlerin çağrılmaması ve süreç dışına itilmesi, asla kabul edilmez.
3. PKK ve IŞİD gibi terör örgütlerinin tehditleri devam ederken Suriye Milli Ordusunun (SMO) lağvedilmesi ya da yeni ordu içerisinde eritilmesi terör ile mücadele noktasında bizleri endişelendirmektedir. Suriye’de IŞİD ve PKK örgütlerinin varlığı hâlâ devam eder iken ve Suriye’nin bölünme riski karşı karşıya iken böyle bir kararın alınmasını, erken alınmış bir karar olarak değerlendirmekteyiz. Bu risklerin yanında Suriye sahil şeridinde sözde “Suriye Halk Direnişi” adı altında Esat ordusundan ayrılmış Nusayriler’in silahlanması ve direniş hareketine geçtiğine dair haberlerin yayılması bu kararı yeniden gözden geçirilmesine neden olmaktadır” şeklinde sıraladı.
CEVİZCİ, SURİYE’DE VE BÖLGEDE HUZURUN SAĞLANMASI İÇİN DİKKAT EDİLMESİ GEREKEN HUSUSLARI AÇIKLADI
Cevizci, Türkmenlerin yaşadıkları toprakların huzuru ve bekası için canlarını hiçe sayarak her türlü zorluğa katlandıklarını vurguladı. Cevizci, Türkmenlerin yaşadıkları sorunların sadece Türkmenleri veya Suriye’yi değil, Türk dünyasını da yakından ilgilendirdiğini vurguladı. Cevizci;”gelişmeler ışığında ve yaşanan aksaklıkların giderilmesi açısından değerli kamuoyunun ve basın mensuplarının bazı hususlara dikkatlerini çekmek arzusu içerisindeyiz. Bu hususlar:
1. Suriye Türkmenleri, Suriye’nin halk ve toprak bütünlüğünden yanadır. Hiçbir şekilde etnik, dini ve mezhepsel bölünmeden taraf değildir. Ancak Suriye’nin bölünmesi durumu da Suriye Türkmenlerinin önünde kendi başlarının çaresine bakmaktan başka bir seçenek bırakmayacaktır.
2. Yeni anayasanın vatandaşlık esasına göre yazılması hayati derecede önemlidir. Suriye Türkmenleri hiçbir etnik, dini ve mezhepsel temelli bir anayasayı arzu etmemektedir. Bu anayasada hiçbir etnik, dini ve mezhep gruplarına ayrıcalık tanınmamalıdır. Eğer herhangi bir etnik gruba bir ayrıcalık tanınacaksa Türkmenlere de aynı ayrıcalıkların tanınmasını şiddetle talep ederiz.
3. Suriye çok kültürlü bir ülkedir. Her kültür grubunun kendi değerlerini yaşatmasında herhangi bir sakınca yoktur. Bu bağlamda Suriye Türkmenlerinin kendi dilleri olan Türk dilinde eğitim faaliyetleri yürütmeleri ve kendi kültür ve tarihlerini araştırmalar yapmaları anayasal güvence altına alınması gereklidir.
4. Devrik rejim döneminde Suriye Türkmenlerine yapılan tüm haksızlıkların, gayrimeşru istilaların, mal ve mülklerine el koymaların toplumsal barış ve hakkaniyet ilkeleri çerçevesinde telafi edilmeli ve mağduriyetler giderilmesi zaruridir.
5. Yurtiçi ve yurtdışına terör tehdidi nedeni ile yaşanan zorunlu göçlerin ve bunların yaratmış olduğu sorunların giderilmesi gereklidir. Başta Türkmenler olmak üzere tüm Suriyelilerin onurlu, güvenli ve gönüllü bir şekilde savaş öncesi yaşam bölgelerine ve yurtlarına geri dönmeleri sağlamalıdır.
“SURİYE’DE VERİLEN MÜCADELELERİN MİLYONU AŞIN ŞEHİTLERİN KANI VE MÜCADELESİ, BOŞA GİTME RİSKİYLE KARŞI KARŞIYADIR.”
“Sonuç olarak Suriye Türkmenlerinin Suriye halkının en önemlileri bileşenlerinden birisi olarak tüm Suriyelilerle dostluk ve kardeşlik havasında ortamında yaşamak arzusu içerisinde olduklarını belirtiriz. Yeni dönemden beklentilerimiz oldukça fazladır. Yeni yönetimin Suriye’nin tüm bileşenlerini tüm renklerini tüm çeşitliliklerini içinde barındıracak bir istişare sistemi içerisinde kalıcı döneme geçiş yapmasını şiddetle tavsiye ederiz. Aksi taktirde Suriye’de verilen mücadelelerin milyonu aşın şehitlerin kanı ve mücadelesi, boşa gitme riskiyle karşı karşıyadır”
“TÜRKMENLERİN HAKLARINI SAVUNMAK İÇİN ÖNLERİ AÇILMALIDIR”
“Suriye’nin yeniden siyasi yapısının oluşturulması sürecinde Suriye Türkmenlerin’in dağınık olması asla kabul edilecek bir durum değildir. Bu sebeple Suriye Türkmenlerinin bu dağınık hallerine bir an önce son verilmesi gerekmektedir. Suriye Türkmenlerinin siyasi üst çatısı olarak tasarlanan Suriye Türkmen Meclisi ya modern örgütlenme biçimleri kapsamında yeniden örgütlenmeli ya da lağvedilerek tüm Türkmen siyasi ve toplumsal teşekküllerinin daha iyi çalışmalar yapmak ve Türkmenlerin haklarını savunmak için önleri açılmalıdır. Suriye Türkmenlerinin haklı mücadelesinde hiçbir zaman katkısını ve desteklerini esirgemeyen Türk devletine ve halkına sonsuz teşekkürlerimizi bir borç dileriz. Buraya kadar gelen ve katılım sağlayan tüm basın mensuplarına ve değerli STK başkanlarına ve yöneticilerine teşekkür ederiz. Suriyeli tüm halkların 8 Aralık Zafer gününü kutlar yeni yılın huzur, istikrar ve barış getirmesini yüce Allah’tan niyaz ederiz” ifadelerini kullandı.
PKK VE İŞİD GİBİ RADİKAL GRUPLAR GÜÇLENEBİLİR
Açıklama sonrası Suriye Türkmen Dernekler Federasyonu Genel Başkanı Dr. Tarık Sülo Cevizci basının sorularını yanıtladı. Yönetilen soruları yanıtlayan Cevizci, şu andaki Suriye hükümetinin hiçbir şekilde Türkmen gruplara yönetimlerde yer vermediği gibi, Türkmen gruplarla bir iletişim haline geçilmediğini vurguladı. Bu noktada Suriye Türkmenlerinin Türk Devletinden beklentileri olduğunu ifade etti. Nüfus olarak Araplardan sonraki en büyük nüfusa sahip etnik bir grup olan Türkmenlerin geçmişten gelen haklarının verilmesi ve bölgedeki yönetimde adil bir şekilde yer almalarının doğru olduğunu ifade etti. Demokratik ve özgür bir Suriye için Türkmenlerin görmezden gelmenin bölgede sadece PKK gibi İŞİD gibi radikal grupların güçlenmesine neden olacağını da değindi.