9827,23%1,51
34,74% 0,05
36,51% -0,05
2953,18% 0,10
4839,17% 0,00
Donald Trump, siyasi kariyerinin en güçlü dönüşlerinden birine hazırlanıyor. Ocak ayında göreve başlamasıyla birlikte, ABD ve dünya genelinde yeni bir dönemin kapıları aralanacak. Ancak bu dönem, yalnızca Trump’ın politikaları açısından değil, aynı zamanda küresel dengeler ve toplumsal algılar açısından da ciddi bir kırılma noktası olabilir.
Trump’ın “Proje 2025” Hamlesi
Trump, ikinci başkanlık dönemine hazırlıklarını şimdiden somut bir planla güçlendirmiş durumda: Proje 2025. Bu 922 sayfalık kapsamlı plan, federal hükümetin yeniden yapılandırılmasını ve yönetimdeki binlerce pozisyonun Trump yanlısı isimlerle doldurulmasını hedefliyor. Bu, yalnızca bürokratik bir düzenleme olarak görülmemeli; aksine, ABD’nin iç ve dış politikalarının temel paradigmasının yeniden yazılması anlamına geliyor. Trump, hükümeti kendi vizyonuna uygun bir şekilde şekillendirerek, kendisine karşı gördüğü “derin devlet” yapısını bertaraf etmeyi amaçlıyor.
Bu hamle, yalnızca ABD iç politikasıyla sınırlı değil; küresel etkileri olacak. ABD’nin dış ilişkilerinde, savunma politikalarında ve ticaret stratejilerinde Trump’ın önceki döneminde gördüğümüz türden sert ve pragmatik bir yaklaşımın daha da keskinleşeceğini öngörebiliriz.
Dış Politikada Yeni Yollar
Trump’ın ikinci dönemi, dünya siyasetinde taşları yeniden oynatabilir. Özellikle Ortadoğu ve Avrupa üzerinde büyük etkiler yaratması bekleniyor:
Ortadoğu: Trump’ın, İsrail ve Körfez ülkeleriyle yakın ilişkilerini güçlendirmesi muhtemel. Filistin meselesinde ise önceki dönemdeki gibi İsrail yanlısı bir tutum sergileyebilir. Bu da bölgedeki dengeleri daha da hassas hale getirebilir.
Rusya ve Ukrayna: Trump’ın Rusya ile daha yumuşak bir ilişki kurma eğilimi, ABD’nin Ukrayna’daki savaşta nasıl bir rol oynayacağına dair yeni soru işaretleri yaratıyor. Avrupa, bu politikaların değişmesinden doğrudan etkilenecektir.
Çin ve Ticaret Savaşları: Trump’ın “Önce Amerika” politikası, küresel ticaretin dinamiklerini yeniden şekillendirebilir. Özellikle Çin ile olan ekonomik rekabet, sadece ABD ve Çin’i değil, dünya ekonomisini sarsacak bir dizi yeni önlemi gündeme getirebilir.
İç Politikada Bölünme ve Yeniden Yapılanma
Trump’ın dönüşü, ABD içinde de büyük bir bölünme yaratabilir. Proje 2025 ile birlikte federal hükümette köklü değişiklikler hedeflenirken, muhalefetin buna tepkisi şimdiden yükselmiş durumda. Trump’ın kendisini “halkın sesi” olarak konumlandırması ve karşıtlarını “elitlerin temsilcisi” olarak göstermesi, toplumdaki kutuplaşmayı daha da derinleştirebilir.
Ancak bu dönemin tek etkisi siyasi olmayacak. Trump’ın ekonomik korumacılığı artırma, göç politikalarını sertleştirme ve iklim değişikliği konusunda önceki dönemine benzer bir kayıtsızlık sergileme eğilimi, ABD’nin iç dinamiklerini de kökten değiştirebilir.
Küresel Düzenin Sarsılması
Trump’ın dönüşü, dünyada “çok kutuplu düzen” arayışlarını güçlendirebilir. Çin, Rusya ve Türkiye gibi aktörler, Trump’ın politikalarının sonucunda daha bağımsız hareket etme yoluna gidebilir. Bu durum, ABD’nin uluslararası sistemdeki hegemonyasının daha fazla sorgulanmasına neden olabilir.
Öte yandan, Trump’ın dış politikadaki pragmatizmi, belirli ülkelerle iş birliğini güçlendirebilir. Ancak bu iş birlikleri, uzun vadede küresel istikrarı ne kadar destekler, bu büyük bir soru işareti.
Yeni Dünya, Yeni Belirsizlikler
Donald Trump’ın ikinci başkanlık dönemi, hem ABD hem de dünya için derin etkiler yaratacak bir dönemin başlangıcını işaret ediyor. İçeride reformlar, dışarıda pragmatizm ve sert güç kullanımı, bu dönemin ana temaları olabilir. Ancak Trump’ın liderliği, aynı zamanda büyük belirsizlikler ve öngörülemeyen sonuçlar doğurabilir.
Trump’ın söylemi, destekçileri için bir umut ışığı, muhalifleri için ise bir tehdit olarak görülüyor. Ancak ister destekleyelim ister eleştirelim, Trump’ın ikinci dönemi, dünya düzeninde yeni bir sayfa açacak gibi görünüyor. Bu yeni sayfa, belki de sadece ABD’yi değil, tüm insanlığı etkileyecek bir hikâyenin başlangıcı olacak. Şimdi soru şu: Bu hikâyeyi kim, nasıl yazacak?
Rafet Ulutürk