Tarih: 25.06.2024 09:51

TÜRK TOPLUMUNUN DEMOGRAFİK YAPISINI DEĞİŞTİRMENİN YOLU : SOY ADI YASASINDAKİ DEĞİŞİKLİKLER -2 (TÜRK VATANDAŞLIK YASASI İLE BİRLİKTE)

Facebook Twitter Linked-in

İlk yazı ( KENDİNİ UNUTAN (UNUTTURULAN) TÜRK TOPLUMUNA KENDİNİ ANIMSATMA YOLLARINDAN BİRİ : SOY ADI YASASI-1) ile bütünlük oluşturması açısından anımsatalım.
21.06.1934 tarihinde kabul edilen 2525 sayılı “SOY ADI YASASI”nın 1. maddesi;
“Her Türk öz adından başka soy adını da taşımağa mecburdur.” olarak düzenlenmiştir. 
“İstikbal Göklerdedir” diyerek bir ipucu veren Atatürk’ü dinleyerek köklerini bilen Türk, geleceğine giderek, Oğuz Kağan’ın bırakıtına (miras) sahip çıkacaktır, çıkmalıdır.
Söz konusu önemli bu kanunun işlemesine, uygulanmasına yönelik olarak bir de “SOY ADI NİZAMNAMESİ” düzenlenmiştir. Yürürlük maddeleriyle birlikte toplam 54 maddeden oluşan bu ayrıntılı nizamname pek bilinmez. 
Bu nizamnamenin de 1. maddesi yasadaki düzenlemenin aynısı olarak yazılmıştır;
“Her Türk, öz adından başka soy adı da taşımayacaktır.”
Ancak; 25.03.2009 tarihinde hem yasada hem nizamnamede değişiklikler yapılmıştır.
Anlatılan değişiklikler daha çok kadınların soyadlarıyla ilgiliydi. Bunda sorun yok. 
Ancak şeytan ayrıntıda gizlidir derler. 
Asıl can alıcı değişiklik 1. maddede olmuştu. Maddenin yeni biçimi;
“Her Türk vatandaşı, öz adından başka soyadı da taşımak zorundadır.”  
Aradaki farkı görebildiniz mi?
Nizamnamede onlarca değişiklik daha yapılıyor. Daha doğrusu maddeler kaldırılıyor. Kaldırılan maddelerden iki tanesi şunlardır.
Madde 42: 
“Her köy defterine, yerlisine ayrı, yabancısına ayrı olmak üzere birden başlayarak hane numarası gibi soy adı numarası konacaktır. Her mahalle defterine de köy defteri gibi yerlilere ayrı, yabancılara ayrı olmak üzere numara yürütülecektir.”
Madde 51:
“Soy adlarını nüfus kütüğüne ve doğum kâğıdlarına yazma işinde ihmali görülen memurlar hakkında kaymakamlar bir haftalığa, valiler on beş günlüğe kadar maaş kesme cezası verebilirler.”  
Bu değişikliklere ve kaldırılan maddelere bakıldığında tek başlarına bir şey ifade etmiyor gibi gözükebilir. Bunu aklımızın bir köşesinde tutalım.
11.02.1964 tarihli 403 sayılı “Türk Vatandaşlığı Yasası” bulunmaktadır. Bu yasanın 1. maddesi;
“Türkiye içinde veya dışında Türk babadan olan ya da Türk anadan doğan çocuklar doğumlarından başlayarak Türk vatandaşıdırlar.” 
biçiminde düzenlenmiştir. Bununla birlikte 29.05.2009 tarihli 5901 sayılı yeni baştan düzenlenmiş “Türk Vatandaşlığı Yasası” bulunmaktadır. Son düzenlemeler ışığında (bu yasada madde 7) 
“Türkiye içinde veya dışında Türk vatandaşı ana veya babadan evlilik birliği içinde doğan çocuk Türk vatandaşıdır.” 
Olarak karşımıza çıkmaktadır. Aradaki değişikliğe dikkat ettiniz mi?
Soy Adı Nizamnamesi ile aynı değil mi?
“Türk” ibaresi yanına “vatandaş” sözcüğü eklenmiş…
Yeni vatandaşlık yasasına dikkatlerden bir ek daha eklenmiş sessiz sedasız…
Türk vatandaşlığının kazanılmasında istisnai haller bölümündeki Madde 12/d…
“Göçmen olarak kabul edilen kişiler.” 
Şimdi tüm değişiklikleri birleştirelim. 
Oysaki bir üst düzenlemede (Madde 12/c) “Vatandaşlığa alınması zaruri görülen kişiler” ibaresi bulunmaktadır. Bu ihtiyacı karşılayamayacak nitelikte miydi?
Göçmen kişilerin vatandaşlığa alınmasında ne gibi bir gerekçe olabilir? 
O dönemler Türkiye’nin çevre ülkelerle herhangi bir sorunu olmadığı açık değil miydi?
Türkiye göçmenler için hazırlandı mı?
Yalnızca iki ay ara ile yapılan hem Soyadı Yasası hem de Türk Vatandaşlık Yasası değişiklikleri önceden kurulu plan üzerine mi oluşturuldu?
Bu değişiklerle sonradan yapılacak vatandaş olarak yapılacak göçmen kişilerin kaydı tutulmasının önüne geçilmiş olmuyor mu?
Türkiye’nin demografik yapısının bozulmasının yasal altyapısı oluşturulmamış mı?
Sorular sorular…
Her şey açık değil mi?
Murat Kalyoncu (Türkbilimci)
Bürküt Birliği Başkanı




Orjinal Habere Git
— HABER SONU —